ÇOCUKLARIN AHLÂK GELİŞİMİNDE AİLENİN ETKİSİ
Bugün bilim ve teknolojideki olağanüstü gelişmelerle dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan bir olay, anında evlerimize misafir olup gündemimizi değiştirebiliyor. Teknolojideki bu baş döndürücü ilerlemeye rağmen insanlık ailesi ise tam olarak huzur ve mutluluğu bulmuş değil. İktisadi imkânların ve gelişmişliğin çare olamadığı ahlâkî bunalım ve buhranlara bulunan sunî reçetelerse, ıstıraplı hâllerin sadece şekillerini değiştirmekle kalıyor. Bir toplumun sağlıklı ve uzun ömürlü oluşu, o toplumu meydana getiren bireylerin ahlâk ve erdem sahibi olmalarına bağlıdır diyebiliriz. Hoyratça yaşamın egemen olduğu bu zaman diliminde insanoğlunun güzel ahlâka her zamankinden daha fazla muhtaç olduğunu görüyoruz. Çünkü toplumsal huzur ve güven, ancak, insanların içine yerleşmiş ahlâk kurallarının işlemesi ile mümkün görülüyor. İslâm inancında olan birisi için güzel ahlâk sadece bu dünya için değil, ahiret yaşantısı için de gerekli bir durum. Biz ebeveynler, emanetçisi olduğumuz çocuklarımızın güzel ahlâkla bezenmiş bir kişilik geliştirmelerini canı gönülden isteriz. Tabii ki bunun gerçekleşmesi için sadece iyi niyet ve güzel temenniler yeterli değildir. Mükellef olunan ebeveynlikle ilgili üzerimizdeki sorumluluğun büyüklüğünce çaba göstermeliyiz. Unutulmamalıdır ki ahlâklı nesiller kendiliğinden yetişmeyecek. Hangi mesleği yapıyor olursa olsun 'önce iyi bir insan' olması için göstereceğimiz samimi gayretlerimiz ancak netice verecektir. Bizler, hangi durumlarda nasıl davranmamız gerektiğini içinde yaşadığımız aile ve toplumda öğreniyoruz. Neyin doğru neyin yanlış, neyin iyi neyin kötü olduğunu belirleyeceğimiz temel değer ve ilkelerimiz ilk olarak ailemiz tarafından bizlere aktarılıyor. Güvenli bir gelecek, güzel ahlâk zemininde tesis edilmiş şahsiyet sahibi bir nesille mümkün olacaktır. Peki, biz ebeveynler güzel ahlâk özellikleri ile donanmış çocukları nasıl yetiştirebiliriz? İlgilenilmeyen ve bakım yapılmayan bir bahçeyi gördüğümüzde, o bahçeyi genelde yabani otların ve dikenlerin bastığına şahit oluruz. Bahçesinde istenilen ürün ve görüntü elde etmek isteyen bahçıvan, o bahçeye ilgi ve zaman ayırmanın yanı sıra, neyi nasıl yapacağının bilgisini de öğrenmek zorunda. Yoksa iyi niyetli bir şekilde ayırdığı zamandan ve yaptığı bakımdan istediği sonucu alamaz. Aynen bunun gibi çocuklarımızın içinde bulundukları gelişim dönem özelliklerinin neler olduğunu bilerek eğitim ve terbiyeleri ile ilgilenmeliyiz. Örneğin 3-4 yaş çocuğunun hayal dünyası çok geniştir. Olmasını hayal ettiği bir şeyi olmuş gibi anlatabilir. Hayalini anlatan bu yaş çocuğuna 'yalan söylüyorsun' demek, o çocuğun kişilik gelişimine zarar verecektir. Yine çocuğumuzun yaş dönemine uygun duygusal ihtiyaçlarının yerinde ve zamanında, yeterince karşılanması gerekir. İhtiyaçları zamanında, yeterince karşılanmayan bir çocuk, hayatının her döneminde, fark etmediği anlarda doyurulmayan ihtiyaçları ile cebelleşirken bulur kendini. Çocukların ahlâk gelişimi ile ilgili dikkat edeceğimiz bir diğer önemli husus ise istediğimiz ahlâkî özelliği temsil edebilen bir ebeveyn olabilmektir. Olumlu davranışları olan bir çocuk yetiştirmenin belki de en önemli şartı, olumlu davranışları olan anne-babalar olabilmektir. Nasıl bir çocuk olsunlar istiyorsak öncelikle istediğimizi bizim yaşıyor ve yapıyor olmamız gerekir. Çocuklarımızı terbiye ederken üzerlerinde tesirimizin olması, bizim istediğimiz davranışı temsil etmemizle mümkün görünüyor. Çocuklar, başlangıçta, farkında olmadan taklit ederler ve zamanla bu davranışı alışkanlık haline getirirler. Ebeveynler olarak yarının emanetçisi olan çocuklarımızın ahlâkî değerlere sahip olabilmeleri, bizim değerlerle ilgili konuşmamızdan ziyade onları yaşamamıza bağlı. En güzel nutuk, davranışa dökülmüş değerlerdir. Davranışlarımızın pusulası hükmünde olan değerleri bir koza gibi düşünürsek koza örüldüğünde ortaya ahlâklı bir kişilik çıkacaktır. Bu değerleri üzerinde taşıyan anne-babalar, hâl dilleri ile en güzel örnek olurlar. Aile ortamı, gerçek hayatın prova edildiği bir sahnedir. Ve bu sahnenin başaktörleri ise çocuğun sevip değer verdiği anne-babasıdır. Unutulmamalıdır ki kişi, muhabbet beslediği ve takip ettiği kişinin ahlâkı ile ahlâklanır. Özellikle çocuğun okula başlaması ile birlikte çocuğu aile dışında etkileyen diğer faktörler devreye girer. Okul, arkadaş ve çocuğun yaşadığı çevre çocuğun ahlâk gelişimi üzerinde tesiri olan etkenlerdir. Çocuğun benimsediği rol model bazen bir film kahramanı, bazen bir kitaptaki kişi ya da oynadığı oyundaki bir karakter olabilir. Bu konuda Gazali'nin “İnsan, bulunduğu kabın şeklini alan sıvı gibidir.” sözü, kişiliğinin oluşmasında yetişme ortamının etkisini gözler önüne serer. Çocuklarımızın hayatına dokunan her şey bir şekilde onları etkileyecektir. İnternet ve bilgisayar da buna dâhil. Hiç tanımadığımız kalabalık bir şehirde çocuklarımızı nasıl ki tek başlarına bırakmazsak aynen bunun gibi bütün dünyayı içine alan internet ortamının kirli sokaklarında da onları başıboş bırakmayalım. Onların tertemiz kalp ve kafalarına virüslerin bulaşarak ahlâklarının olumsuz etkilenmesine müsaade etmeyelim. Güvenli internet kullanımı ile ilgili mutlaka bilgi sahibi olmalıyız. Ahlâk gelişiminde anne babanın rol model olmasının yanı sıra, takındıkları tutumlar da çok önemlidir. Çocuğun kişiliğinin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için küçük yaşlardan itibaren dengeli ve olumlu bir disiplin yöntemi uygulanmalıdır. Çocuk erdemli bir davranış sergilediği an, onu mutlaka görüp takdir etmeliyiz. Biz ebeveynler, genelde olumsuz davranış avcılığı yaparız. Olumlu davranışı, ‘zaten yapması gereken’ şeklinde düşünerek göz ardı edebiliyoruz. Fakat görülen ve takdir edilen davranışlar, alışkanlık hâlini alacaktır. Çocuklarımıza yaptığımız sürekli ikaz ve eleştirilerle onları 'söz sağırı' yaparak duyarsızlaştırabiliyoruz. Sonrasında da ‘Çocuğum beni hiç dinlemiyor.’ şeklinde yakınmalar başlıyor. Bizim önem verdiklerimiz ve önceliklerimiz, çocuklarımız için de değerli duruyor. Anne-babaların çocuklarına yönelik kaygıları, genelde okul ve sınav başarıları ile ilgili oluyor. Onurlu bir yaşamın en büyük başarı olduğunu aile çocuğuna hissettirebilmelidir. Yerine göre zor durumda kalan veya başarıya ulaşamayan ama değerlerinden taviz vermeyen çocuk, ailesi tarafından takdir edilmelidir. Değerleri için haz ve menfaatinden vazgeçmenin hayatında yüksek maliyete sebep olmasına karşın bedel olarak iç huzur ve rahat bir vicdan bırakması adına değerli olduğunu anlatabiliriz. Çocuğa okul ve sınavları kadar “Bugün birine yardım ettin mi?”, “Birinin mutlu olması için bir şey yaptın mı?” gibi sorularla hayatta tek önemli şeyin akademik başarı olmadığını, insana karşı duyarlı yaşamanın da önemli olduğunu gösterebiliriz. Yakalanmadığınız sürece her kuralı çiğneyebilirsiniz, zihniyeti çocuk yetiştirirken takınılan yanlış ebeveyn tutumları ile ilgilidir. Bu konuda eylemlerinin sonuçlarını düşünen ve davranışlarının sorumluluğunu alan çocuklar olmaları için yaşlarına uygun sorumluluklar vermeliyiz. Aşırı korumacı tutum sergileyen ebeveynler, çocuğun öz denetim kazanmasını geciktirebiliyorlar. Ya da korku ve baskı ile verilen eğitimde çocuk erdemli davranışlar gösteriyor gibi olsa da istenilen davranışı içselleştiremediği için otorite ya da korku kaynağı ortadan kalktığı an istediği gibi davranabiliyor. Çocuklara erken taklit dönemlerinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu nedenleriyle açıklamalıyız. Bu açıklamayı destekler nitelikte okuduğumuz masal ve izlettiğimiz filmlerle istenen değerin içselleştirilmesine yardımcı olabiliriz. Vicdanı aydınlık, güzel ahlâk sahibi çocuklar yetiştirirken aklın eğitilmesinin yanında, çok daha önemli olan kalp eğitimini de ihmal etmemeliyiz. Çocuğun temel duygusal ihtiyaçlarının karşılanması ile duyarlı bir kişilik geliştirmesine yardımcı olabiliriz. Çocuk, sevgi ve güven duygusuna ne kadar doyurulursa kendisini o kadar değerli hissedecektir. Bu durumsa kendisi ve çevresi ile iyi ilişki kurmasına ve hayata karşı memnuniyet duygusunun artmasına yardımcı olacaktır. Kendisi ile barışık insanın hayata karşı iradeli uyumu, onu ahlâken de güçlendirecektir. Hayata dair bütün fiillerde devreye giren ve kişinin yaşamının her köşesini tanzim eden ahlâkî değerleri çocuklarımıza erken yaşlarından itibaren kazandırmalıyız. Doğru istikametten şaşmadan, günlük hayatın içindeki met-cezirlerle savrulmadan yaşamak için sağlam ölçütlerle bezenmiş bir ahlâk, insanın giyebileceği en güzel elbisedir. Bu elbiseyi şahsiyetinde en zarif bir şekilde taşımak için “Ben, (başka değil, sadece) (iyi), güzel ahlâkı tamamlamak (uygulamak) için gönderildim.” diyen Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in ahlâkı ile ahlâklanmak ve bu ahlâkı çocuklarımıza da aşılayabilmek duasıyla...
Asuman DÜZGÜN
YazarHer anne baba çocuğunu her türlü tehlikeden korumak ve kollamak ister. Bu, emanet ehli olmanın da bir gereği diyebiliriz. Fakat bazen bu koruma güdüsü ile alınan ileri derecedeki tedbirler, anne babay...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
İnsan, çok yönlü ve gelişmeye açık bir varlıktır. Onun bu geliştirilmeye açık yönü, eğitim kavramının da özünü oluşturuyor. İnsanın eğitim süreci ise, doğduğu aile ortamında başlıyor. Dünyaya gözlerin...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
Ağız ve diş sağlığına ilişkin birçok hastalığın temelinde, ağız bakımının yeterli olmaması durumu söz konusudur. Dişlerde bakteri plaklarının oluşumunun engellenmesi, besin artıklarının uzaklaştırılma...
Yazar: Nesibe AYDIN
Yaratıcı bizleri dünyaya gönderirken, yaşamla mücadelemizde bizlere yardımcı olacak ve bizleri kamil insan olma noktasına taşıyacak teçhizatı da biz insanoğlunun hamuruna yerleştirmiştir. Bu mükemmel ...
Yazar: Asuman DÜZGÜN