“ÇOCUKLARA” YALAN SÖYLEMEYİ KİM ÖĞRETİYOR?
Yalan, doğruların olduğu gibi değil de olduğundan farklı şekilde anlatılmasıdır. Yalan, iletişim kurulan kişiyi kandırmadır, aldatmadır. Çocuklar genelde yalanı; kendilerini zor durumdan, cezadan, ayıplanmaktan ve tepkilerden kurtarmak için söylerler. Yine çocuklar yalanı; çıkarı için, cezadan korktuğu için, kusurlarını kapatmak ve eleştirilmemek için söylerler. Söylenen yalanlar kişiyi bu durumlardan kurtarıyorsa kişi, aynı durumlara düştüğü zaman yine yalana başvuracaktır. Hiçbir çocuk zevk olsun diye yalan söylemez. Zevk olsun diye söylenen yalanlar süreklilik arz ediyorsa psikolojik rahatsızlığın ifadesidir. Okul öncesi dönemde çocuklar hayalle gerçeği birbirine karıştırabilirler. Bu yaştaki çocuklar, temel kavramlar tam gelişmediği için, olayları farklı şekilde anlatabilirler. Bu gibi durumlarda çocuğun söylediklerinin üzerinde durmamak, olumlu ve olumsuz hiçbir tepki vermemek gerekir. Çocukların soyut zekâsının geliştiği 10-11 ve yukarı yaşlardaki yalanları üzerinde durmak gerekir. Yalan konusunda çocuğa aşırı tepki vermek yerine yalan söyleme nedenleri üzerinde durulmalıdır. Çünkü hiçbir çocuk eğlence olsun diye de yalan söylemez. Çocukların Yalan Söyleyebileceği Durumlar Çocuklar hatalarına aşırı tepki ve ceza verildiğinde, yeteneklerinin üstünde bir beklenti içine girildiğinde, aşırı eleştirildiğinde, başkalarıyla olumsuz kıyaslandığında, cezadan kurtarıp ödül aldırdığında, karşısındaki kişiden ilgi ve sevgi ihtiyacı gibi nedenlerden dolayı çocuklar yalan söyleyebilir. Çocukların Yalanları Konusunda Yapılması Gerekenler Çocuğa yalan söyleme konusunda model olmamak gerekir. Çocuklar, anne babasını taklit edeceğinden ailesinin söyleyeceği her şey, onlar için zamanı gelince kullanılmak üzere model olacaktır. “Annem evde yok, babam gelmedi.” sigara, alışveriş gibi şeylere bulunan para, harçlığa gelince çocuğa “Param yok…” vs. Doğru söylersen hiçbir şey yapmayacağım deyip sonra doğru söyleyen çocuğa ceza vermemek gerekir. Verilen ceza çocukta güven problemi yaratacağından yalanı alışkanlık haline getirebilir. Hata işlediği zaman yalan söylemeyip doğru söyleyen çocuklar ödüllendirilmelidir. Çocukları aşırı eleştirmemeli ve çocuktan mükemmel davranma beklentisi içinde olunmamalıdır. Aksi takdirde, çocuk kendisini size beğendirmek için yalana başvurabilir. Bazı çocukları günah keçisi ilan edip de her şeyi ondan bilmemeli. Çocuk, nasılsa inanmayacaklar diye doğruları söylemekten çekinebilir. Çocuğa yeteri kadar ilgi ve sevgi göstermek gerekir. Çünkü çocuk, anne babasının ilgisini çekmek için de yalana başvurabilir. Çocuğun hatalarına karşı aşırı tepkiden kaçınılmalı. Çünkü çocuk, tepkilerden kurtulmak için de yalan söyleyebilir. Çocuğu başkalarıyla kıyaslamamalı; çünkü çocuk, kıyaslananı kötülemek, kendisini övmek için yalan söyleyebilir. Çocukların yalanlarını pekiştirmemek gerekir. Çocuğun yalanı ödül olarak geriye dönüyorsa yalana devam edebilir. Çocukların makul istekleri yerine getirilmeye çalışılmalı. Çocuk, isteklerini yalan söyleyerek elde ediyorsa yalana devam edebilir. Çocuğu kendi yalanlarımız konusunda aracı olarak kullanmamalı. Çünkü bu durum, çocukta yalanı zamanla alışkanlık haline getirebilir. Yalanın kişiler arası iletişimi kestiği, insanlarda güvensizlik olacağı, yalan söylenen insanın kendini değersiz hissedeceği konusunda çocuğa bilgi verilmelidir.
M. Emin KARABACAK
YazarÇocukların doğumdan itibaren anne babalarıyla geçirecekleri kaliteli zamanlar, çocukların gelişimleri için çok değerli ve önemlidir. Çünkü çocukların fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişimleri, ...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Ramazan deyince biz anne babaların aklına genellikle eski ramazanlar özellikle de çocukluğumuzda tuttuğumuz oruçlar gelir. Çocukluğumuzda oruç deyince de aklımıza ilk tekne orucu gelir. Onun için çocu...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Büyükanneler ve büyükbabalar, torunları tarafından sürekli sevilmek ve onların ilgisini çekmek için aşırı kollayıcı bir tutum içine girerler. Büyükanne ve büyükbabanın torunlarına karşı bu kadar hoşgö...
Yazar: M. Emin KARABACAK
6 Şubat sabahı Kahramanmaraş merkezli “Asrın Felaketi” olarak tarif edilen bir depremle uyanmıştık. Tarihinin en büyük depremiyle karşılaşan ülkemiz, yaraları yine devlet ve millet olarak el ele verer...
Yazar: M. Emin KARABACAK