ÇOCUK EĞİTMENİN YOLLARINI BİLİYOR MUYUZ?
J. Jaubert¸ "Çocukların öğütten daha çok örneklere ihtiyacı vardır." diyor. Eğer biz çocuğumuza iyi bir terbiye vermişsek çevre ona çok fazla tesir edemeyecektir. Kötü eğitimin ilk ve en etkili yolu¸ kötü örnek oluşumuzdur. Bir anne ve babanın kendisinin yapmadığı iyi ve güzel davranışları çocuğundan beklemesi¸ kötü ve çirkin bir davranışın da yapılmamasını beklemesi ne kadar mantıklıdır? Sigara içen baba¸ kendisi yalan söyleyen anne vb. örnekleri çoğaltmamız mümkündür. Ailenin iyi veya kötü karakterli bir çocuğa sahip olması kendi elindedir. Kötü bir çocuk¸ ya babanın ya annenin veya her ikisinin eseridir. Çocuğumuzda gördüğümüz kötü bir davranışın suçunu öncelikle kendimizde aramalıyız. Genelde anne-babalar veya öğretmen olarak bizler çocuklarımızda gördüğümüz yanlış davranışların suçunu¸ başta çocuğumuza sonra da çevreye yüklemeye çalışırız. Şunu iyi bilelim ki çocuk aileden ne görürse onu taklit eder. Çocuğumuzu kötü eğitmenin veya başka bir deyişle iyi eğitememenin ikinci basamağı da çocuğumuza yeteri kadar zaman ayıramamamızdır. Anne-babaların çocuklarıyla ilgili tartışmalarında şu ifadeleri çokça duymaktayız: "Çocukla niçin ilgilenmiyorsun?" sorusu karşısında karşı tarafın derhal savunmaya geçerek¸ "Dersine yardım ettim ya!" cevabını duyarız. Çocuğumuzla birlikte geçirdiğimiz bir iki saati yeterli görüyorsak vah bize eyvah bize! Bu birkaç saat ilgilenmekle anne ve babalık görevimizin bittiğini sanıyorsak çok yanılıyoruz. İlgilenmediğimiz zaman çocuğumuz zamanını ya sokakta ya da televizyon başında geçirmektedir. Çocuğuna zaman ayıramayan baba¸ kendi zevki için saatlerce kahvehanede zaman öldürmektedir. Veya annemiz misafirine yaptığı hazırlıklara¸ yapacağı pasta¸ çörek ve böreklere yeteri kadar zaman ayırabilmektedir. Çocuklarımızın kişiliklerinin oluşmasında en değerli dönem çocukluk dönemidir. Bu dönemde ona sevgi¸ ilgi ve yakınlık yeteri kadar gösterilmezse sonradan bu çocuk neden böyle oldu diye feryat etmenin hiçbir önemi yoktur. Zamanında ilgilenmediğimiz evladımızdan hayırlı birisi olmasını beklemek¸ herhalde hayal olur diye düşünüyorum. Çocuk eğitiminde üçüncü basamak da çocuklarımıza nasıl davranacağımızı¸ neyi¸ ne zaman¸ nerede vermemiz gerektiğini bilemememizdir. Çocuklarımızı¸ tabir yerindeyse¸ iki arada bir derede bırakmamızdır. Bu tutarsız davranışlarımız karşısında çocuklarımız kişiliklerini kaybetmektedir. Keyfimiz yerinde olunca yaramazlıklarına gülüp geçerken¸ işlerimiz yolunda gitmediği zaman çocuğumuzun basit bir hatasına çok büyük bir tepki vermemiz çocuğumuzun ruh dünyasını altüst eder. Çocuğumuzun ruhunda derin yaralar açar ve çocuğumuzla aramızda uçurumların oluşmasına sebep olur. Bu da bizim eğitim anlayışımızın yanlışlığını göstermektedir. Eğitim konusunda duyarlı ve dikkatli olmadığımız zaman¸ çocuğumuzun duygu dünyasının temel taşlarını farkında bile olmadan yıkabiliriz. Atalarımız ne derler: "Ne ekersen onu biçersin." Biz¸ anne-baba olarak¸ bin bir sıkıntı ve güçlükle yetiştirdiğimiz yavrularımızın hayırlı birer insan olmasını¸ başta kendine¸ ailesine ve içinde yaşadığı topluma yararlı olmasını can u gönülden isteriz. Mutlu bir aile yuvasını kim istemez ki? Karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan samimi ilişkiler hangi insanı mutlu etmez ki? En değerli zamanlarını çocuklarından ayrı geçirenlere¸ yavrularından sevgi¸ şefkat ve merhameti esirgeyenlere¸ kuş cıvıltılarını andıran sesleriyle¸ misk gibi kokularıyla¸ pırıl pırıl çiçek yüzleriyle onlara tahammül edemeyenlere bakıyor ve acıyorum. Bu insanların duygusuz¸ aynı zamanda bahtsız olduklarını düşünüyorum. "Merhamet etmeyene merhamet edilmez." buyrulmuştur. Sevgisiz¸ şefkatsiz ve merhametsiz ortamlarda yetişen çocuklar ruhen ve bedenen hastadırlar.
Sümeyye YILDIZ
YazarTalas’tan yukarı doğru tırmandığınız vakit, Reşadiye/Erciyes Kasabası, Zincidere derken Zincidere’nin mahallesi durumuna gelen eski Akçakaya Köyü’ne ulaşıyorsunuz. Burada Somuncu Baba’nın cami-i şerif...
Yazar: Sümeyye YILDIZ
“Sâde” yazmak, “basit” yazmak değildir. Çoğu kimse sâde kelimesini basit kelimesiyle aynı anlamda kullanır. Oysa sâde, içinde derinlik barındıran bir kavram… Fakat basit, sathîdir; yüzeysel, üstünkörü...
Yazar: Bilal KEMİKLİ
“Kim bir kavme (topluluğa) benzemeye çalışırsa o, onlardandır.”1 İnsanın öğrenme yollarından birisi de başkasını taklit etmektir. Yapacağı hareketi bir örnekte gören kişi o hareketi hayatına daha kol...
Yazar: Sümeyye YILDIZ
Sevgili çocuklar; “Bizim en vefalı dostlarımız kitaplardır.” desem abartmış olur muyum acaba? Beni bu yargıya götüren etkenlere bir göz atalım isterseniz. Hiç unutmam; orta ikinci sınıfa gidiyordum....
Yazar: Sırrı ER