ÇOCUK EĞİTİMİNDE AİLENİN ÖNEMİ
"Çocuk¸ anne baba elinde bir emanettir. Mum gibi her şekli alabilir. İyi tohum ekilirse¸ din ve dünya saadetine kavuşur." İmam-ı Gazali
Aile¸ nüfusu yenileme¸ milli kültürü taşıma¸ terbiye kazandırma¸ çocukları sosyalleştirme¸ ekonomik¸ biyolojik ve psikolojik faaliyetlerin yerine getirildiği bir kurumdur.1
Aile¸ sevgi¸ şefkat¸ merhamet duygularının yoğun olarak yaşandığı¸ sevinçlerin ve kederlerin paylaşıldığı sıcak bir ortamdır. Aile¸ kutsal bir birlikteliktir. Çünkü ailede başların tacı olan anneler¸ evin direği olan babalar ve ailenin meyvesini teşkil eden çocuklar bulunur.
Çocuklar bakıma ve korunmaya muhtaçtır. Sağlıklı bir beden ve ruh yapılarının oluşması için¸ ailesi tarafından fiziki ihtiyaçlarının karşılanması ve iyi bir eğitim verilmesi gerekmektedir. Dengeli¸ iyi kurulmuş¸ düzenli¸ huzurlu¸ sağlıklı iletişim ortamı olan bir aile¸ çocukların eğitimi ve gelişimi için benzeri bulunmaz bir okuldur.
Çocuk karakterinin ana temelleri¸ 0-3 yaş devresinde oluşmaya başlar. Aileleler bu devrede çocuklarına çok dikkat etmek zorundadırlar. Ayrıca çocuğun aileye en fazla bağımlı olduğu zaman bu dönemdir. Çocuklar bu yaş grubunda kendilerini saran sosyal atmosferi kavramaya başlar. Bundan dolayı aile büyükleri¸ davranışlarına dikkat etmeli bütün davranışlarının çocuklar tarafından izleneceğini unutmamalıdırlar.2
Çocuklarımız Rabbimizin bizlere bahşettiği birer emanettir. Emanete hıyanet etme duygusu Müslümanın semtine uğramaz. Gerçek Müslüman emanetin üzerinde hassasiyetle durur en az bağı ve bahçesinin bakımı ev işlerindeki titizliği kadar evladının kalbi ruhu ve manevi hayatıyla ilgilenmelidir. Bunları yerine getirmek için çok özel ve uzun zaman ayırmaya gerek yoktur. Anne ve baba ailede yaşayan diğer büyükler çocuklara iyi bir model olmalıdırlar. Ailede İslamî ve insanî değerler yerine getirilmiyorsa namaza¸ oruca gereken önem verilmiyorsa ahlaki değerler ayaklar altına alınıyorsa¸ o ailedeki büyüklerin söyleyecekleri sözler tesirli olamaz.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden mesulsünüz. Devlet reisi çobandır¸ bütün raiyyetinden mesuldür. Efendi çobandır; aile efradından mesuldür. Kadın bir çobandır¸ beyinin emanet ettiği nesnelerden mesuldür. Herkes çoban ve herkes güttüğünden mesuldür."
Yine başka bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: "Her doğan İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra ebeveyni onu Hıristiyanlaştırır¸ Yahudileştirir veya Mecusileştirir".
Şu bir gerçek ki her şey almaya müsait olan çocuklarımızı kendi örf¸ adet ve geleneklerimize uygun insanî ve manevî değerleri taşıyan¸ haktan ve adaletten yana olan sevgi¸ şevkat ve merhamet tohumlarıyla yoğrulan bir ruh haliyle yetiştirmezsek; ayrı bir kalıbın insanı olarak yetişmeleri kaçınılmazdır. Öyleyse iş işten geçmeden önce her halimizle çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Kıyamet gününde onlar bizden davacı olmadan önce üzerimize düşen görevleri yerine getirmeliyiz.
Aile içerisinde babanın çok özel¸ çok önemli bir yeri bulunmaktadır.
Çocuğun baba ile olumlu ilişkilere ihtiyacı vardır. Hal hareket ve tavırlarıyla¸ oturup-kalkmasıyla¸ verdiği kararları uygulamasıyla¸ verdiği sözleri tutması ve konuşmalarıyla örnek olmalı¸ ayrıca çocuğun güvenini kazanması gerekmektedir. Çocukların gelişim süresi içerisinde başarılı¸ sosyal etkileşimi iyi¸ yeterli öz güveni ve kendi kendini disipline etme gibi özelliklerin kazanılmasında; kendine güvenen¸ başarılı ve sosyal çevre ile diyoloğu iyi olan babanın etkisi ve önemi tartışılamaz. Hatta bazı araştırmalar¸ çocuklardaki okul başarı oranının¸ olumlu baba-çocuk ilişkisi arasındaki paralelliği vurgulamaktadır.
Baba-çocuk ilişkisinin pekiştirilmesi gerekmektedir. Çocuk gerek kişiliğinin gelişmesi¸ gerekse cinsel kimliğinin oluşması için baba ile özdeşleşmeye ihtiyaç duyar. Bunun yetersizliği¸ kişiliği¸ cinsel kimliği ve sosyal gelişimi olumsuz yönde etkiler.3
Çocuk eğitiminde babanın önemini şu hadis-i şerifte çok güzel görebiliriz:
Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: "Ahir zamanda babalarından ötürü evlatların vay haline!" bu söz üzerine sahabe¸ şaşkınlık içinde sorar:
"Müşrik babalardan ötürü mü onlara kıyıldı da heder oldular?"
"Hayır¸ mümin babaları onlara kıydı."
"Nasıl oldu Ya Rasulallah?"
"Babaları onlara feraiz-i dini¸ yani dinin temel rükünlerini öğretmediler". Ve devam ediyor ..
'Ben onlardan beriyim¸ onlar da benden beri olsunlar'. Yani evladını ihmal eden¸ çocuğunun heder olup gitmesine göz yuman¸ nesillerin mahvolması¸ yozlaşması karşısında vicdanı titremeyen anne babalardan ben uzağım; onlar da benden uzak olsunlar.'Anlamına gelen bu uyarıya uymaya şiddetle ihtiyacımız bulunmaktadır.
İnsan hayatı¸ bazı prensiplere¸ önemli kurallara¸ kanunlara olumlu ve kalıcı davranışlara bağlı olarak devam eder. Bir çocuk için aile ortamı hayat prensiplerinin kazanıldığı yerdir. Bütün karakter özellikleri burada oluşacak olumlu veya olumsuz davranışları aile ortamında kazanacaktır. Eğer kendimizde bir eksiklik varsa önce kendimizi düzeltmeliyiz.
Kendimizi düzeltip yeterli hale getiremezsek¸ onlara iyi bir model olamazsak¸ çocuklarımızdan iyi davranışlar bekleyemeyiz¸ hatta ne bekleyeceğimizi dahi bilemeyiz.
Ani ve sert tepki veren¸ kızan¸ bağırıp çağıran¸ emreden¸ tehdit eden¸ eksik bilgiye sahip olan¸ davranış metotlarını bilemeyen¸ başarısız olduğunda çocuğu suçlayan ve daha birçok olumsuz davranış içinde bulunan bir anne-baba¸ çocuğuna hangi 'İyiyi' ve hangi 'Doğruyu' kavratabilir.
Çocuk eğitimininde hoşgörünün değeri ölçülemez. Hoşgörü metotlarını kullanan aileler çocuklarında kalıcı bir değişiklik oluşturmada ve onları topluma kazandırmada güçlük çekmemişlerdir. Hoşgörü "karşılıklı anlayış"¸ olayların iyi tarafını görme ve müsamahalı bir disiplindir.
Hoşgörünün egemen olmadığı hiçbir eğitim başarıya ulaşamaz hoşgörüsüz çocuk eğitimi ise hiç düşünülemez. Hoşgörüyü temel yapmayan aileler¸karşılarında hoşgörüsüz bir evlat bulurlar. (Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu)
Sevilen ve kişiliğine saygı duyulan çocuk¸ başkalarını sever ve onlara saygı duyar. Bu nedenle disiplini sevgi ve hoşgörü temeli üzerine kurmak gerekir.
Çocuklarımızın din ve Allah inancı sağlam; beden¸ zihin¸ ahlâk¸ ruh ve duygu bakımından dengeli; sağlıklı gelişen bir kişiliğe ve karaktere sahip¸ insan haklarına saygılı¸ şahsiyete değer veren¸ topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı¸ üretici ve verimli bireyler olmaları temenni ve dualarıyla!..
Heyecan ve özlemle beklenen mübarek ramazan bayramının bütün İslam alemine sağlık¸ mutluluk¸ huzur¸ bolluk ve bereket getirmesi dileğiyle!..
Bayramınız Mübarek Olsun.
KAYNAKLAR
1- Erkal¸ 1987:76.
2- Yard. Doç. Dr. Halit Ertuğrul¸ Ailede Çocuk Eğitimi¸17.
3- Prof. Dr. Haluk Yavuzer¸ Çoçuk Eğitimci Kitabı¸ s. 77.
4- Yard. Doç. Dr. Halit Ertuğrul¸ Ailede ve Okulda Çocuk Eğitimi¸ 137.
Kevser BAKİ
Yazar“Hazret-i Peygamber (s.a.v) Efendimiz, muhtaç, zayıf ve fakirlere yardımı sever, nerede yardıma muhtaç kimse olursa onun yardımına koşar, ashabına bu hususta emirler verirdi. İyiliksever ve cömertti. ...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
"Allah'ın varlığının işaretlerinden biri de¸ size kendinizden olan eşler yaratmasıdır. Siz onlara ısınır¸ onlarla huzura kavuşursunuz."Allah'ın varlığının işaretlerinden biri de¸ size kendiniz...
Yazar: Kevser BAKİ
Her ilim dalı ‘hoca-talebe’ münasebetinin zorunlu olduğu süreçlere şahitlik eder. Örneğin bir ustanın dizinin dibine oturmadan usta bir marangoz olunmayacağı gibi bir kimsenin alanında uzman bir hocan...
Yazar: Fatih ÇINAR
Sultan I. Ahmed, 18 Nisan 1590 günü Manisa’da doğdu. Babası Sultan III. Mehmed, annesi Handan Sultan’dır. Çok mükemmel bir tahsil gördü. Arapça ve Farsçayı mükemmel derecede konuşurdu. Ok atmak, kılıç...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE