ÇOÇUK EĞİTİMİNDE AİLENİN ÖNEMİ
Eğitimin en iyi gerçekleştirildiği yer kuşkusuz ailedir. Çocuk; ilk dinî ve ahlakî bilgilerini¸ tutum ve davranışlarını ailesinden öğrenir. Temel değerler yeni nesillere aile aracılığıyla aktarılır.
Eğitimin en iyi gerçekleştirildiği yer kuşkusuz ailedir. Çocuk; ilk dinî ve ahlakî bilgilerini¸ tutum ve davranışlarını ailesinden öğrenir. Temel değerler yeni nesillere aile aracılığıyla aktarılır. Çocuk için ailenin görevi¸ sadece onun maddî ihtiyaçlarını karşılamak değildir. Çocuğun maddî ihtiyaçları şu veya bu şekilde karşılanabilir. Öncelikle çocuğun temel ruhî ihtiyaçları karşılanmalıdır. Bunlar sevgi¸ disiplin ve özgürlüktür. Bebeklikte sevgi ihtiyacı daha yoğundur. İleriki yaşlarda ise¸ sevgi ihtiyacının yanında özgürlüğünü sağlama ve disiplin verme gereği ortaya çıkar.
Ailenin önemi¸ çocuğun gelişimine yardımcı olması ve eğitiminin kaynağı olan temel kurum olmasından kaynaklanmaktadır. İnsan ve toplum arasındaki ilişkiler aile aracılığıyla kurulabilmektedir. Çocuk¸ sosyal hayata uyum sağlayacak davranışları¸ kişiliğini oluşturacak karakterleri küçük yaşlarda öğrenir. “Yedisinde ne ise yetmişinde o” misali¸ bu davranış ve karakter değiştirilemeyecek şekilde yerleşir. Günlük hayatta “huy” dediğimiz bu davranışların temeli çocuklukta aile tarafından atılmaktadır. Çocuk¸ eşya ve diğer canlılarla olan ilişkilerinin temelini¸ nasıl olması gerektiğini de burada öğrenir. Cömertlik¸ cimrilik¸ temizlik¸ düzenlik¸ dağınıklık¸ çekingenlik¸ sosyallik¸ uyumlu olmak¸ saldırgan olmak v.b. alışkanlıkların kazanılması çocukluktaki aile eğitimine dayanmaktadır. Şımarık¸ bencil¸ bağımlı¸ kindar¸ hırçın güvensiz¸ ”mutsuz” veya kendisi ve çevresiyle barışık¸ uyumlu¸ paylaşımcı¸ sevgi dolu¸ kendine ve çevresine güvenen “mutlu” çocuklar... Çiçekler kadar çeşitli ve rengârenk çocukları aileler yetiştiriyor. Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Hepsinin sevgiye ihtiyacı var. Hepsinin duygusal¸ fiziksel ve zihinsel gelişimlerine yardımcı olunmaya ihtiyacı var. Hepsinin iyi bir şekilde yetiştirilmeye ve iyi bir eğitim almaya ihtiyacı var.
Çocuklarımız¸ Rabbimizin bizlere bahşettiği birer emanettir. Emanete ihanet etme duygu ve düşüncesi Müslümanın semtine dahi uğramamalı. İyi bir insan ve gerçek Müslüman olma yolunda çocukların üzerinde hassasiyetle durulmalı. En az¸ bağ ve bahçenin bakımıyla ilgilenildiği kadar ilgilenilmeli. Başkalarını irşad edebilmek için gece gündüz koşturmaktan¸ üç kuruş fazla para alabilmenin yollarını ve düzenbazlığını düşünmekten çocuklara da zaman ayrılmalı. Bir baba¸ “ben çalışıyorum¸ geçimlerini sağlıyorum¸ ailemi mutlu etmek için geceleri bile çalışıyorum¸ onlar için yetmez mi?” diyerek sorumluluktan kurtulamaz. Evet¸ çocukların maddî ihtiyaçları önemlidir¸ iş yoğunluğu belki fedakârlıktır ama baba olmasa da bir erkeğin çalıştığı işte aktif olması gerekir zaten. Çocuklarının manevî ihtiyacını¸ psikolojik ihtiyaçlarını¸ sosyal ihtiyaçlarını¸ sağlık durumlarını¸ kendisine duyulan ihtiyacı önemsemeyen hatta hissetmeyen bir baba ne kadar çalışırsa çalışsın¸ çocuklarının dünyasında birtakım boşluklar oluşacaktır. Bir baba çocuk için özgüven demektir.
“Cennet annelerin ayakları altındadır.” müjdesiyle birlikte¸ anneye düşen sorumluluk da vurgulanmaktadır. Kadının birinci görevi¸ çocuklarını yetiştirmek ve onların ilk öğretmeni olmaktır. Değerli anneler lütfen¸ yerleri silip-süpürmekten¸ koltukların¸ vitrinlerin her gün tozunu almaktan¸ camları silip- avizeleri parlatmaktan¸ örtüleri silkeleyip-eşyaların yerini değiştirmekten¸ abonesi olduğunuz dizileri seyretmekten¸ pasta –börek ikindi çayları derken çocuklara zaman kalıyor mu? Onun karnını doyurmak¸ elbise giydirmek ve üç kuruş harçlık vermek çocuk yetiştirmek değildir. Çocuklarımızın kalbi¸ ruhu ve manevî hayatıyla ilgilenmeliyiz. Küçük yaşlardan itibaren Allah ve peygamber sevgisini¸ Kur’an’a bağlılığı¸ dinimize sahip çıkma sorumluluğunu çocuklarımızın zihnine yerleştirmeli¸ kalplerinde bu duygu ve heyecanı yaşatmalıyız.
Aile; toplumun temel taşıdır. Ailenin sağlam olması¸ devletin ve milletin sağlam ve güçlü olması demektir. Çocuklarımıza vereceğimiz temel eğitim konusundaki ihmal¸ topyekûn millet adına ihmal sayılır. Onların çağdaş bilgilerle donatılması¸ güzel ahlak sahibi olmaları¸ salih ve saliha insan olmaları bizim elimizdedir. Çünkü onların tertemiz kalplerine sevgi ve saygıyı yerleştirmek¸ gönüllerini din¸ millet¸ vatan sevgisi ile doldurmak ve ilim-irfan sahibi olmalarını sağlamak bizim elimizdedir. Anne-baba çocuklara yaşantılarıyla örnek olmak zorundadır.
Çocuklarına sınır koymayan anne-babaların evlerinde zaman zaman küçük tartışma ve çatışmaların cereyan ettiği görülür. Çocuğa sınır koyma ile baskı altına almayı karıştırmamak gerekir. Hâl¸ hareket¸ davranış¸ konuşma v.s. sınırlarını bilen çocuk hayata daha iyi hazırlanır.
Çocuk eğitmek ve yetiştirmek için¸ öncelikle anne-babaların çocukluktan kurtulmaları ve kendilerini eğitmeleri gerekir. Çocuk evdeki yetişkinleri kendisine model alır. İyi bir model olunması için davranışlarla¸ söylenilenlerin tutarlı olması gerekir. Çocuğa konulan sınırların yanında belli kurallar olmalı. Ebeveynler bugün kızdıklarını¸ yarın hoş görüp; evde izin vermediği davranışa dışarıda izin veriyorsa zaten model tutarsızdır. Çocuk ne zaman nasıl davranacağı konusunda bocalar.
Çocuklarımızı dengeli¸ tutarlı¸ mutlu ve huzurlu bir aile ortamında yetiştirmek¸ temel eğitimlerini¸ temelden almalarını sağlamak ve topluma verimli bir insan olarak katılmalarına destek olabilmek için ailede uyulması gereken birkaç temel kuralı sıralayalım.
1- Aile fertleri çocukların hissedebileceği şekilde birbirlerine sevgi ve saygı duymalıdır.
2- Aile büyükleri çocukların gözü önünde birbirlerine hoş olmayan sözler söylemekten ve hakaret etmekten çekinmeli. Kavga ve tartışma ortamı oluşturmamalı.
3- Tertipli¸ düzenli ve temiz olmada çocuklara örnek olmalıyız. Temizlik hem dinimizin gereğidir¸ hem de böyle bir ortam huzurun parçasıdır.
4- Onlara büyük muamelesi yapılmalı fakat büyüklerden beklenen istenmemeli. Bazı yanlışları karşısında alay ve hakaret edilmemeli. Onların da onurlarının olduğu unutulmamalı. Çocuğun yaptığı hatayı sürekli hatırlatmak ve onu aşağılayıp¸ suçlamak yerine sorumluluklarını hatırlatmak daha iyi olacaktır.
5- Çocuklarında duyguları vardır. Onlarda birbirlerine hakaret edip kavga edebilirler. Ortada suç veya suçlu varsa araştırılıp¸ adil bir şekilde cezalandırılmalıdır.
6- Çocuklara öncelikle kendimiz örnek olmalıyız. Ayrıca doğruluk¸ kahramanlık¸ cesaret¸ mertlik timsali kişileri örnek göstermeliyiz.
7- Yaşına uygun sosyal faaliyetlerde bulunmasına izin verip¸ yetenekli olduğu alanlarda desteklemeliyiz.
8- Çocuklarımıza Allah’ı sevmeyi¸ yaratılmışları Yaratan’dan dolayı sevmeyi¸ hak-hukuk kavramını ve helal kazancın önemini öğretmeliyiz.
9- Her istediklerine kontrolsüz bir şekilde izin vermemeli¸ baskıcı tutum izlemeden yakından takip etmeliyiz.
10- Onları küçük yaşta cadı¸ öcü¸ hayalet¸ hortlak gibi gerçek olmayan şeylerle korkutmamalı¸ güven içerisinde ve kendinden emin bir şekilde büyümesine yardımcı olmalıyız.
11- Merakları gereği¸ uluorta sorular sorsalar dahi¸ sabırlı olmalıyız. Öğrenme meraklarını kırmadan anlayabilecekleri şekilde cevaplamalıyız.
12- Çocuklarımızın¸ sorunlarına arkadaşça yaklaşabilmeliyiz. Fakat her zaman onlarla çocuk olmamalıyız. Tutarsız bir ebeveyn asla. Çünkü baba babadır; anne annedir¸ çocuk da; çocuktur.
13- İyi bir iş yaptığında övülmeli¸ takdir edilmeli ve hediye verilmeli.
14- Çocukların¸ çocukluğunu yaşamasına müsaade etmeliyiz. Unutmayalım onlar birer çocuk ve bizim her hareketimizi izleyip model olarak davranışlarımızı kaydediyorlar.
Gençlerimiz¸ küçük yaştan itibaren en temel dinamiklerimiz olan¸ güneşler kadar aydınlık¸ dinî ve ahlakî değerlerimiz açısından sağlam bir şekilde yetiştirilir ve problemler dinî prensiplerimiz göz önünde tutularak halledilmeye çalışılırsa¸ daha güzel bir geleceğe yürünmüş olacaktır.
Kevser BAKİ
Yazar1. DİLEDİĞİNE MADDÎ VE MÂNEVÎ NİMETLERİNİ BOL BOL VEREN, RUHLARI BEDENLERE YAYAN El-Bâsıt da bir şeyi yayan ve genişleten demektir. Yüce Allah'ın en güzel isimleri arasında yer alan ‘el-...
Yazar: somuncueditor
Sözlükte “arınmak, saflaşmak, kurtulmak” manasındaki ihlâs kelimesi, terim olarak “ibadet ve iyilikleri riyadan ve çıkar kaygılarından arındırıp sadece Allah için yapmak” demektir. İslâmî literatürde ...
Yazar: Mustafa KARABACAK
Kanûnî’nin küçük oğlu Selim, 28 Mayıs 1524’te İstanbul’da dünyaya geldi. Annesi Hürrem Sultan, saray içinde sözü geçen, etkili bir kadındı. Saray kadınlarına ve hizmetkârlara, Şehzade Selim’in terbiye...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Dinî-tasavvufî eserlerde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in beden özelliklerini ve manevî şahsiyetini ifade için çok sayıda eser kaleme alınmıştır. Bunlardan Nûr-ı Muhammedî veya Hakîkat-i Muhammediye konulu e...
Yazar: Musa TEKTAŞ