ÇOCUĞUMA ALLAH’I NASIL ANLATMALIYIM?
Din eğitimi sevgi üzerine kurulmalıdır. Allah’ın azabı değil rahmeti işlenmelidir. Allah’ın cezalandırıcı değil, esirgeyici, bağışlayıcı olduğu ve çok sevdiği ile eğitime başlanmalıdır. Çocuklara, Allah’ın sevdiği, koruduğu, bağışladığı, hoşgörülü olduğu ve ödüllendirdiği anlatılmalıdır. İnanç duygusunun temeline bakıldığında iki esas duygu görülür: Allah sevgisi ve Allah korkusu. Bu duygular insanları ibadete yönelten en büyük faktörlerdir. Burada bizim için önemli olan, çocuk üzerindeki etkilerdir. Aslında İslâmiyet’i yeni öğrenen biri için de bu durum önemlidir. Allah korkusu ile başlandığı zaman kesinlikle olumsuz sonuçlar alınmaktadır. Yani çocuklara Allah öğretilirken ya da İslâm’ın kendisi öğretilirken sevgi ile başlanmalıdır. Çünkü çocuklarda vicdan 7 yaş civarı oluşmaya başlar ve bunun gelişimi birkaç yıl sürer. Dolayısıyla Allah korkusu ile başlanması, haklı ve haksızı ayıramayan çocuklar üzerinde sadece korku oluşturacaktır. Çocuk eğitilirken her an karşılaştığımız bazı yanlışlar vardır. Bunlar çocukların sürekli Allah’tan korkmasına, daha doğrusu, Allah’ın sadece ceza verdiğini düşünmelerine sebep olmaktadır. Mesela, “Bir daha yalan söylersen Allah seni taş yapar.”, “Allah seni kör eder.”, “Odanı toplamazsan Allah seni sevmez.” Duyduğumda ya da karşılaştığımda çok üzüldüğüm başka bir telkin ise “Allah baba sana kızar.” denmesi. Bu ifade tarzı zaten Hristiyanlıktaki teslis inancının taklididir. Allah sevgisine dayalı bir iman öğretimi, bağlanma ve çocukların ümit duygularının gelişmesine katkı sağlayacaktır. Çocuk ruhunu Allah korkusu ile disipline etmek, bir süre için mümkün görülse de bir süre sonra çocuk üzerinde çok olumsuz etkiler gösterecektir. Allah sevgisi verildikten sonra, on-on bir yaşlarından sonra, gerektiği zaman Allah korkusu da işlenebilir. Tabii bu yaş bazı çocuklar için erken yaş olabilir. Allah, iman, din öğretimi nasıl olmalı? Din öğretiminde nelere dikkat edilmeli? Bunu kısaca ele almak istiyorum: İlk kural, çocuk mantığı ile düşünmek… Bunu yukarıda ele aldım aslında. Çocukların her konudaki sorularına cevap verirken yetişkin mantığı ile değil, çocuk mantığı ile düşünmeliyiz. Yapacağımız küçük bir hata, onların zihinlerini karıştırmaya yetecektir. Çocuklar, dört yaşına kadar ben-merkezci bir düşünceye sahiptir. Canlı, cansız ayırımı yapamazlar; onlara göre her şey canlıdır. Bu sebeple masallarda geçen olaylara inanırlar, uydurma olduğunu düşünmezler. İki, üç yaş civarında çocuğun kelime dağarcığı oturmaya, değer ve inançlar şekillenmeye başlıyor. Bu nedenle çocuklara konuşma çağına başladıktan sonra kelime-i tevhit öğretilerek, soru cevaplı telkinlerle din eğitiminin başlatılması gerekir. Allah, peygamber ve melek gibi kavramlar, çocuğun çevresindeki konuşma ortamında sıklıkla kullanılmalıdır. Dört, beş yaş civarında çocukların sevgi ile ilgili kavramları öğrendiği bilinmektedir, Allah’ın kullarını ne kadar çok sevdiğini ve yarattığı şeylerle bunu bizlere nasıl gösterdiğini anlatmak gerekiyor. Okul öncesi eğitimde masalların ve dini hikâyelerin rolü büyük olduğundan, doğru davranışları ve dini bu yolla öğretmek de daha kolay kabul ediliyor. Bu yaştaki çocuklara ibadet ve dua gibi şeyler ilgi çekici geldiğinden, bu konularda anne babayı taklit etmelerine izin vermek gerekiyor. Çocuğun yanında namaz kılmak, camiye giderken onu da götürmek, yemeklerden önce ve sonra verdiği nimetlerden dolayı Allah’a sesli olarak şükretmek, namazlardan sonra yine sesli olarak dua etmek çocuğu Allah’a yaklaştırıyor. Gördüğü her şeyin insan eliyle yapıldığını düşünen çocuğun, Allah’ı büyük bir insana benzetmesini ve bu yönde sorular sormasını da anlayışla karşılamak gerekiyor. Ancak, “Allah gökyüzünde oturur. Cennette oturur.” şeklinde İslâm itikadına aykırı cevaplar vermek de uygun görülmüyor. Altı ve yedi yaş civarında, çocukların da kendilerini büyüklere ve anne-babaya beğendirme eğilimi baskınlık kazanıyor. Bu nedenle, yedi yaş çocuğunun ibadetlerini, dua ediyor ya da şükrediyor olmasını sözle ya da küçük hediyelerle takdir etmekte fayda vardır. Sekiz ve dokuz yaşlarında çocuk, soyut düşünme ya da vicdan muhakeme yetilerini kazanmaya başlıyor. Bu nedenle sekiz yaşına kadar çocuğa cehennem, günah-sevap gibi kavramlardan bahsetmemek, yaptığı yanlışları günah olarak tanımlamamak gerekir. Din eğitiminin oyunlarla, kitaplarla, çizgi filmlerle ve bulmacalarla verilmesi de uygun bir yöntemdir. On yaş ve sonrası eleştirel düşünmeye ve sorgulayıcı bir tavır takınmaya başlayan çocuk, özellikle aile bireylerinin söylediklerine karşı daha tepkili ve şüpheci yaklaşabiliyor. Bu nedenle, bu yaşlarda verilecek din eğitiminin aile bireylerinden ziyade arkadaş çevresine, cami ve okul derslerine bırakılması tavsiye ediliyor. Zaten daha önce adım adım yaşa göre gerekli dinî eğitim ve Allah inancı verilen çocuk, artık sosyal ortamda daha iyi öğrenecektir. Unutmayalım! Allah öğretimi ve din öğretimi yaşa göre adım adım ilerlemesi gereken bir eğitim sürecini kapsar.
Eşref BOLUKÇU
YazarHey Gidi Çanakkale Dağlar taşlar inledi Hey gidi Çanakkale!... Yedi düvel dinledi Hey gidi Çanakkale!... Canlar ayrıldı dosttan Yürekler yandı yastan Yazıldı büyük ...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Basralı bir Allah dostu, cuma namazını kılmak üzere henüz tan yeri ağarmadan mescide gitmek için yola çıktı. Vakit erken olduğu için yolu üzerinde bulunan kabristana uğradı ve içeri girdi. İki rekât n...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Ahlâk, bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimlerini ve kurallarını ifade eder.Ahlâk, insanın amaca yönelik olarak kendi arzusuyla iyi davranışlarda bulunup kötülükten uzak ...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Hayatın olumsuz taraflarını daha çok mu görüyoruz? Gelmeyen yarının daha kötü olacağını mı düşünüyoruz? Henüz gelmeyen gelecek için her geçen gün daha çok mu kaygılanıyoruz. Ya da geçen geçmişe mi tak...
Yazar: Eşref BOLUKÇU