“ÇOCUĞUM SADECE DERS ÇALIŞSIN, ONDAN BAŞKA BİR ŞEY İSTEMİYORUM.” DEMEK DOĞRU MU?
Bazı anne babalardan şunu duyuyorum: "Aman hocam, bizim çocuk sadece ders çalışsın, ondan başka bir şey istemeyiz." İşin ilginç tarafı, böyle söyleyen ailelerin çocukları, ders çalışma sorumluluklarını da kendi üzerlerine almıyorlar. Genelde karşımıza; çalışmayı sevmeyen, sabırsız, sorumluluk almayan, empati becerisi zayıf çocuk tipi çıkıyor. Çocuk, ailede ekibin bir parçası olduğunu hissetmeli. Yaşadığı evin içerisinde yalnızca kendisinin yaşamadığını, yine tek kendisinin istekleri doğrultusunda karar alınamayacağını yaşına ve gelişimine göre bilmelidir. Sadece hayatın iyi ve mutlu anlarına ortak edilen çocuk, karşılaştığı ilk zorlukta narin ve kırılgan yapısı ile darmadağın olabiliyor ya da tam manası ile ailenin hâliyle hâllenemediğinden kendisini o eve ait hissetmiyor. Bununla ilgili olarak çocuk, yaşadığı evde uyması gereken birtakım kurallar ve üzerine alması gereken bazı sorumluluklar olduğunu öğrenmelidir. Burada çocuk için 3 önemli dönem vardır: 0-6 yaş arasını kapsayan okul öncesi dönem, 7-15 yaş arasını kapsayan okul dönemi ve 15 yaş ve üzerini kapsayan ergenlik dönemi. Bu üç döneme göre anne babanın tutumu ve çocuğun evdeki işlerde sorumluluk alma şeklinin değişiklik göstermesi gerekir. Çünkü çocuk gelişiminde bu 3 yaş grubunun ihtiyaçları birbirinden farklıdır. Bu konuda Hz. Ali’nin çocuklarla iletişimde aklımızda olmasını istediği şu sözünü hatırlayalım: “Çocuklarla 7 yaşına kadar çocuklaşın, oynayın. 7–15 yaş arasında çocuklarınızla arkadaş olun. 15 yaşından sonra da çocuklarınızla istişare edin.” Burada ilişkimizi, oyun çağında oyun üzerinden götürmeyi anlıyoruz. Kuralları, sorumluluk duygusunu oyun oynayarak kazandırmayı ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in, "Çocukla çocuklaşın." buyruğuna uyarak bir peygamber ahlakını hayatımıza geçirmeyi düşünebiliriz. Arkadaşlık döneminde ise arkadaşça bir iletişim kurma aklımıza gelebilir. Yoksa çocuğumuzun kendi yaşıtında birçok arkadaşı olacaktır. Ebeveyni ise sadece bizleriz. Sadece hangi yaşta neye ihtiyaç duyuyor, o yaşın gelişim dönem özelliklerini bilerek çocuğumuzla ilişki kurmalıyız. Çünkü anne baba tutumlarında çocuklukta kurulan iletişim ciddi önemli duruyor. İletişimin en önemli öğesi olan etkin dinlemeyi hayatımıza dâhil etmeliyiz. Etkin dinlemede çocuk gerçekten dinlenildiğini hissedecektir. Çocuğun kendisini değerli görmesi için, ailesi tarafından kabul edici bir dille dinleniyor olması, bu noktada önemlidir. Yine, ona ayıracağımız zamanın en pahalı oyuncaklardan çok daha değerli olduğunu unutmayalım. Günümüzde imkânların genişlemesi, çocuklara genelde konforlu bir hayat sunulmasını sağlarken, anne babalar çocuk yetiştirmenin zorluğunu bu dönemde daha fazla hisseder oldular. Çocuğu yetiştirme ve eğitme mesuliyeti anne babanın omuzlarındadır. Sorumluluğumuzda olan çocuğumuzun yetişmesindeki kararları tamamen ona bırakmak ise, bilgi ve tecrübesi olmayan bir çocuğa ağır bir görev yüklemek demektir. Bu görevin ağırlığını kaldıramayan çocuk, başta anne babasına saygı duymayacaktır. Çünkü sığınacağı, fikir alacağı, yanlışını doğrusunu göreceği bir yetişkin modelinden yoksundur. Çocuk, gelişimsel olarak yönlendirilmeye ihtiyaç duyan bir varlıktır. Desteklenmeye ve yol göstericiliğe gereksinim duyar. Yine her çocuk, belirli kurallar etrafında sınırları olduğunu bilme hakkına sahiptir. Kuralsızlık demek, hayata uyum sağlamakta zorlanmak demektir. "Çocuk değil mi, şimdi yapar, büyüyünce yapmaz. Şimdi üzmeyelim çocuğu. 'Hayır' dersem üzülür, hatta psikolojisi bozulabilir." gibi düşünceler çocuğa sınırsız özgürlük getirir. Çocuk kurallarla belirlenen sınırda, kendini güvende hissedecektir. Sağlıklı anne baba tutumuyla çocuğumuzun erken dönemde sağlıklı bir güven duygusu ve olumlu bir benlik algısı geliştirmesine yardımcı olabiliriz. Yine ona vereceğimiz sorumluluk bilinci ile çocuğumuzun kendi ayakları üzerinde durmasını, kendi davranışlarının sorumluluğunu almasını, kendi hayatındaki problemlerle baş etme becerisi kazanmasını sağlayabiliriz. Böylelikle çocuğumuz içi dolu olan bir değerlilik duygusu hissedebilir. Sınırlarını bilmeyen, her istediğini istediği anda yapan şımarık çocukları özgüven sahibi çocuklarla karıştırmamak gerekir. Sergilemiş olduğumuz sağlıklı anne baba tutumlarıyla, geleceği şekillendirecek sağlıklı bir nesil yetiştirebilmek duasıyla...
Asuman DÜZGÜN
YazarBugün bilim ve teknolojideki olağanüstü gelişmelerle dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan bir olay, anında evlerimize misafir olup gündemimizi değiştirebiliyor. Teknolojideki bu baş döndürücü ilerlem...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
Küresel markalar, varlıklarını sürdürebilmek için sürekli yeni tüketicilerin eklendiği bir tüketim toplumuna ihtiyaç duyarlar. Kapitalist sistemin çarklarını devam ettirmek adına geliştirdikleri strat...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
Çocuk, üzerine hayal kurulan, dua edilen, evin en kutsî misafiri aynı zamanda en değerli emaneti. Emanet kelimesi bizde bir kimliği temsil eder: Emin olunan kişi. Bu insan, mesuliyet alanıyla ilgili a...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
Cicero: "Akıl, bir tarla gibi ekilmeye ve bakılmaya ihtiyaç duyar." der. Aklı besleyen ve zihni keskinleştiren en eski yöntemlerden birisi kuşkusuz okumadır. Kişiyi geliştirerek dönüştüren, bunun neti...
Yazar: Asuman DÜZGÜN