CEZAYİRLİ HASAN PAŞA OSMANLI DEVLETİ’NİN ABD’Yİ VERGİYE BAĞLAMASI
Cezayirli Hasan Paşa, Osmanlı Devleti’ne hizmet etmiş, cesaretiyle tanınmış sadrazamlardandır. Heybetli görünüşünden dolayı önceleri kendisine “Palabıyık” lakabı verilmişse de sonraları “Cezayirli” ve “Gazi” unvanları ile anılıp meşhur olmuştur. Cezayirli Hasan Paşa’nın 1720’de Gelibolu’da doğduğu bilinmektedir. Diğer bir rivayete göre ise, küçük yaşta İran sınırında esir düşmüş daha sonra da Tekirdağlı bir tüccar tarafından köle olarak satın alınıp büyütülmüştür. Sonradan efendisi tarafından azat edilen Hasan Paşa, onun verdiği bir miktar sermayeyle, yiğitlerinin şöhretini duyduğu Cezayir’e gitmek için yola çıkmış; ancak yolda gemileri yabancı bir gemiye rampa edince, Hasan Paşa, çok genç olmasını rağmen düşman gemisine sıçrayıp büyük bir gayretle cenge katılmıştı. Rüzgârın yön değiştirmesiyle gemiler birbirinden ayrılınca, Hasan Paşa düşman gemisinde kalmış, geminin mürettebatından on beş kadarını yalnız başına öldürdükten sonra, diğerlerini geminin ambar ve kamarasına kapatmak suretiyle gemiyi ele geçirmişti. Lakin deniz ortasında yapayalnız kaldığından, Cezayirliler tarafından kurtarılarak Cezayir’e götürülmüştür. Hasan Paşa’nın bu cesareti o zamanki Cezayir Dayısı tarafından pek takdir edildiğinden, gemi kendisine bırakıldığı gibi, bir de kahvehane verilerek ‘Dayı’lar arasına katılmıştır. Kısa zamanda şöhrete ulaşarak Tlemsen Beyi olan Hasan Paşa, Cezayir’dekiDayıların hasetliğine maruz kalıp, hayatı tehlikeye düştüğünden İspanya’ya geçmiştir. Oradan Napoli’ye, oradan da İstanbul’a gelmiştir. Kendisi denizciliğiyle meşhur olduğundan, kaptanlar sınıfına alınarak, bir de gemi verilmiştir. 1770’te mîr-i mîranlık payesiyle kaptan olmuş ve Limni Adası’nı Hıristiyanlardan alıp “Gazi” unvanını kazanmıştır. Aynı sene içinde vezir olan Hasan Paşa, kaptan-ı deryalığa getirilmiştir. Daha sonra Boğaz muhafızı, ardından da Anadolu eyaleti ile Rusçuk seraskeri oldu. Aynı sene ikinci defakaptan-ı deryalık görevi verildi. 1780’de Mora vilayeti de ilave olarak idaresine verildi. 1786’da sadaret kaymakamı olan Hasan Paşa, iki sene sonra kaptan-ı deryalıktan azledilerek kendisine Özi Kalesi başkomutanlık vazifesi verildi. Rus Mücadelesinde Özi Kalesi Hüznü 1787-1792 Osmanlı-Rus ve Avusturya savaşları dolayısıyla Mısır’da fazla kalamayan Hasan Paşa, Rus cephesine memur edildi ve donanma ile Karadeniz’e çıktı. Hazinenin sıkıntısı dolayısıyla, Sultan I. Abdülhamid’in harp yardımı talep ve iradesi üzerine, kendi servetinden 12 bin kese akçe altını tereddütsüz çıkarıp devlete verdi, Topkapı Sarayı’na gönderdi.Çeşme olayında Hasan Paşa’nın Kaptan Paşa olarak bulunmadığına herkes hayıflanırdı. O da, olayı hiç hatırından çıkarmaz, Ruslardan intikam almak isterdi. Bu bakımdan, Rus cephesine tayin edilmesine sevindi ve Özi Kalesi’nin yardımına gitti. 1788’de yapılan Yılan Adası Muharebesi’nde Rus donanmasını mağlup etti. Ancak Özi’nin Ruslar eline geçmesini engelleyemedi. İstanbul’da aleyhinde yürütülen faaliyetleri ise, eski kölesi Sadrazam Yusuf Paşa engelledi. I. Abdülhamid’in Özi’nin düşmesi sonucu üzüntüden vefatı üzerine, yeni padişah III. Selim tarafından Anadolu Valiliği ve İsmail Seraskerliği görevine getirilerek kaptan-ı deryalıktan azledildi. Gazi Hasan Paşa’nın Bir Nutku Gazi Hasan Paşa, 1787-92 Rusya Seferi’nde, Karadeniz’e gidişinden bir gün önce donanmayı hümayun kaptanlarını yanına çağırıp, kendilerine şöyle hitap etmiştir: “Benim nereden geldiğim ve ne yaptığım cümlenizin malûmudur. Lakin nam alacak ve din ve devlet uğruna can verecek vakitler şimdidir. Niyetim düşmanın hakkından gelmek yada ölmektir. Bunun için bilcümle cariye ve kölelerimi azat edüb her birine hizmetlerine göre mükâfat eyledim. Ve borçlarımı kâmilen eda eyledim. İyalimi dahi fi-mabaad görmeyeceğimi cezm ile veda edüb gidiyorum. Ve eğer sağ kalup da avdet eder isem, bu da Allahu Teâlâ Hazretleri’nin bir inayetidir. Sizi öteden berü yoldaş bilirim. Bu defa cümlenizi yanıma celb etmekten garaz, bu niyetimi söylemektir, içinizde cesaret edemeyüp de ölmekten kaçacak var ise, gücenmeyipkendisine derhal izin veririm. Yok, eğer cenk üzerinde iken gayretsizlik edüp de “Hava muhalif idi, askere söz geçiremedim.” gibi özür ve bahaneler ile emrimi dinlemeyen olur ise, Padişah başı içün bu makûleye aman ve zaman yoktur. Ama gayret ve hizmet edenlere memûlden ziyade mükâfat derkardır. Bu şurût ile gitmeye razı olan kalsun.” deyince cümle bahriye kumandanları kalkıp hayat ve mematta beraber olmak üzere yemin ve kasem etmişler ve bu niyet-i halisane ile Karadeniz’e gitmişlerdir. Tarihi Başarı: ABD’nin Vergiye Bağlanması Gazi Hasan Paşa, Osmanlı’nın Cezayir Valisi iken, Cezayirli korsanlardan ciddi sıkıntılar çeken, zor anlar yaşayan ve ticaret gemileri yağmalananABD ile “koruma-kollama” anlaşması imzalamıştır. Amerikan Kongresi’nin, 07 Mart 1796 yılında onayladığı bu anlaşmaya göre Akdeniz’e çıkan Amerikan ticaret gemileri Osmanlı Deniz Kuvvetleri tarafından korunacak, bunun karşılığı olarak da ABD Osmanlı Devleti’ne bir kereye mahsus nakden 642.500 Amerikan Doları ödeyecekti. Ayrıca her yıl 12.000 Cezayir altınına denk gelen 21.600 dolar da vergi verecektir.Vergi ödemesi, Cezayir Dayısı’nın belirleyeceği uluslararası sularda gerçekleşiyordu. Amerikan Kongresi, anlaşmayı 1796’nın 07 Mart’ında onaylamış, böylece ABD Başkanı ve ABD Kongresi Osmanlı Devleti’ne resmen vergi vermeye başlamıştır. Aslına bakarsanız Osmanlı Devleti ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilk vergilendirme anlaşması, Amerikan Elçisi Joseph Donaldson ile Cezayirli Hasan Paşa arasında, 5 Eylül 1795 günü yapılmıştır. Yani ABD olarak uzun zaman, Osmanlı Devleti’ne vergilerini ödemişlerdir. Osmanlı ise bunun karşılığında ABD ticaret gemilerini korumuştur. Bu antlaşma İngilizce değil Arapça olarak kaleme alınmıştır. Osmanlı’nın ABD üzerinde ciddi bir etkisi, yaptırımı görülmektedir. Bu anlaşma gayet temiz, kolay anlaşılır bir Türkçe ile kaleme alınmıştır.Aramızdaki anlaşmalar bu kadarla da kalmıyor 4 Kasım 1796’da Trablusgarp, 28 Ağustos 1797’de Tunus Dayıları ile anlaşmalar imzalamak mecburiyetinde kalmışlardır. Şunu unutmamak lazım ki, bütün bu anlaşmaları Osmanlı Padişahı Sultan Mustafa Han oğlu Sultan Selim Han (III. Selim) adına yapılmıştır. Bu anlaşmaların en dikkat çekici tarafı ise “Besmele” ile başlamasıdır. Her anlaşma Bismillahirrahmanirrahim ile başlıyor ve her metnin hemen girişinde şöyle deniyor: “Bu anlaşma dünyanın hâkimi, denizlerin ve karaların hükümdarı, hükümdarların efendisi, sultanlar sultanı, imparatorlar imparatoru, Sultan Mustafa Han’ın oğlu Sultan Selim Han’ın dikkati nazarları altında imzalanmıştır. Allah, O’nun hükmünü daimi kılsın.” Anlaşma bir devre mahsus değildir. Sonraki yıllarda biraz daha genişletilmiş, Önceki vergi miktarına 36 toplu Crescent firkateyninin ilave olunduğu ve Cezayir Dayısı’na ‘armağan’ edildiği belirtilmiştir. Ulusal Kongre Kütüphanesi kayıtlarına göre, Amerika Birleşik Devletleri’nin 1800 yılı bütçesine haraç ödemeleri için tam tamına 2 milyon dolar konmuştur ki, bu para o günkü ABD bütçesinin yüzde 20’si kadardır. Zengin bir kimse olan Gazi HasanPaşa, servetini hayır işlerinde harcadı. İstanbul tersanesinde, Kalyoncular kışlasını ve camiini inşa ettirdi. Midilli’ye dört saat mesafeden su getirtti, çeşmeler yaptırdı. Bakla’da çeşme, Vize’de cami, hamam, üç çeşme, Midilli’de Paşa köşkü ve büyük havuz, Çanakkale ve Şumnu’da tekke, Çanakkale’de bir hisar, Limni, Sakız, İstanköy ve Rodos adalarında çeşmeler yaptırdı. Hanımına ait Öküz Limanı’nda yalı, Kasımpaşa’da bir konağı vardı. Çeşme faciasında mahvolan donanmanın yeniden inşası için bütün masrafları kendisi karşılamıştı. Fakirleri, öksüz ve yetimleri, dul kadınları, evlenecek kimsesiz kızları gözetir ve korurdu. 1789 senesinde kendisine vezir-i azamlık payesi verilmişti. Hasan Paşa’nın sadrazamlığı üç buçuk ay sürdü. 1790 senesi Mart ayında Hakk’ın rahmetine kavuştu. Şumnu’da yaptırmış olduğu zaviyeye defnolundu. Kaynakça 1. Ahmet Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, İstanbul, 1309, C., 3. 2. Ali Rıza İşipek, Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Deniz Basımevi, 2009, İstanbul 3. Atilla Çetin, Tarih ve Medeniyet Dergisi, S. 8, Ekim 1994. 4. Bkz. Gazavat-ı Gazi Hasan Paşa, Süleymaniye Külüphanesi, Esad Efendi, no: 2419/1. 5. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Cezayirli Gazi Hasan Paşa’ya Dair, Türkiyat Mecmuası, İstanbul 1942. 6. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C., IV. 7. İsmail Hami Danişmend, Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C., 5. 8. Mahir Aydın, Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C., 7, İstanbul, 1993. 9. Yavuz Bahadıroğlu, 07.04.2009 tarihli Osmanlı Valisi Cezayirli Hasan Paşa ABD Başkanı George Washington’a karşı başlıklı yazısı.
Resul KESENCELİ
YazarGeçmişin silueti canlansa gözlerimde Yeniden uyansa tarih kendi küllerinden Mazinin kapısında bir umut bekleyerek Dilimden dökülen tılsımlı kelimelerle Açıl susam açıl desem bir masalda gibi ...
Yazar: Mehmet SERTPOLAT
1.BeyitDostdan gayrı ki yok dünyaca hiç vârım benimOlmasın dünyâda andan özge bir yârım benim(Benim dosttan başka dünyada hiç kimsem yok, dünyada ondan başka bir sevgilim/ sevdiğim olmasın.)Öyle bir d...
Yazar: Resul KESENCELİ
Kardeş kelimesi sözlüklerde, aynı anne ve babadan doğan veya ortak değerlere ve vasıflara sahip kimseler olarak tanımlanmaktadır. Arapça’da ise kardeş kelimesi, “uhuvvet” kelimesiyle ifade edilir ki a...
Yazar: Mehmet DERE
"N’ideydin ey gönül Kârûnlara Musa mısın yâ ne N’ideydin ey gönül bî-fâide ömr eyledin ifnâ"( Divan-ı Hulusi-i Darendevi )KârûnKârûn, Hz. Musa (a.s.)'nın kavminden idi ve onun zamanında yaşamıştı. Hat...
Yazar: Resul KESENCELİ