CANLI TARİH
İki bin yılının Ocak ayında hayata gözlerini yumdu kayınbabam. Öldüğünde doksan yaşındaydı. Ben o zaman kırk beş yaşlarındaydım. Kayınpederimi çok severdim. Eski topraktı; evleri İstanbul'da bir apartmanın dördüncü katında ve asansörsüzdü. O yaşında günde bir veya iki defa o merdivenleri iner ve çıkardı; gazete veya evin bir ihtiyacını almak için. Yakındaki camiye de namazlarını kılmak için giderdi. Yaşayan tarihti o; nelere tanık olmuş, kimleri görmüştü. 1927 yılında bekârken ziraat teknisyeni olarak göreve başlamış. Bir ara Ankara'da Atatürk Orman Çiftliği'nde de vazife yapmış. Atatürk'ü o zaman birkaç kez yakından görmüş. Söylediğine göre, Atatürk kayınbabamdan bir defasında da bir şey sormuş. Ayrıca şiir meraklısıydı. O göç dalgasında Bulgaristan'dan çocuk muhacir olarak gelmişti Eskişehir'e. Annesi yanındaydı. Eskişehir'e yerleşmiş ve bir ev almışlardı. Daha sonra evlenmiş ve çocukları olmuştu. Çok yıllar sonra bir gün Âşık Veysel yurt gezisine çıktığında Eskişehir'e gelir ve kayınbabamın misafiri olur. Birkaç gün yanında, misafir odasında kalır. Otururken, konuşurken Veysel'in ağzından şiirler dökülür. O güne kadar hiç duyulmamış şiirler... Zaman zaman dertlenir, "Keşke o anda o şiirleri bir kâğıda yazsaydım. Türk edebiyatına bir katkım olurdu kendisine o şiirleri vererek..." diye. Dağarcığında 15-20 şiir vardı, ezbere bilirdi. Eve konuk geldiğinde, o andaki konuşulan sohbete göre o şiirlerden bazılarını söylerdi. Sabah erken kalkardı, kahvaltısını tam saatinde yapardı. Sabahları bir yumurta yemeği âdet haline getirmişti. Mutlaka akşamları yatmadan önce bir elma yerdi. İlaçlarını düzenli alırdı. Enerjisini ve yaşama sevincini ileri yaşlarında da kaybetmedi. İleri görüşlüydü; üç kızının üçünü de okutmuş, meslek sahibi yapmıştı. Uzun sayılabilecek yaşıyla canlı bir tarihi kaybettiğimizde çok üzülmüştük... Onu unutamıyorum.
Erdal KARASU
YazarEşsiz Boğaz’ı ile iki kıtayı birbirine bağlayan, bir çağı kapatıp bir çağın açılmasına neden olan, doğal güzellikleri, tarihî binaları, sarnıçları, çeşmeleri, yalıları, sarayları, kasırları, kiliseler...
Yazar: Erdal KARASU
Bir Anadolu kasabası olan Darende’de dünyaya gelmişti Hulûsi Efendi. Kanatlı kapılı büyük evlerinin bahçesi sanki bir gül bahçesiydi. Gül dallarının, meyvelerle dolu kayısı ve elma ağaçlarının altında...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Toplumda en çok güven duyulan, saygı gören ve bir nesil yetiştirmiş, onlara yön vermiş insanlardır öğretmenlerimiz. Seçtikleri bu onurlu, sorumluluk taşıyan meslek zordur; bir o kadar da fedakârlık is...
Yazar: Erdal KARASU
Çocukluğumda ve lise yıllarında tavşanlara karşı ilgim pek fazlaydı. Şu yaşımdayım; hâlâ da öyle…İlk anımsadığım, amcamla birlikte otomobille Sivas’tan dönüyorduk yaşadığımız ilçeye… Vakit akşamdı, bi...
Yazar: Erdal KARASU