CAMGÖZ KARDEŞ OKULDA
Sevgili çocuk dostlarım; Kardeş okuldakilerle tanışmak ve topladığımız bağışları vermek için gece yarısına doğru yola çıkarken, bütün Narlıbahçe halkının da kapımızın önünde toplandığını gördük. Hafize Teyze onları görünce çok sevindi. Hepsine tek tek teşekkür ederken “Canlarım, bu saatte neden zahmet ettiniz buraya kadar.” dedi. Okul müdürü “Siz hepimizin adına o kadar yola giderken, bizler de sizi uğurlamak istedik. Hafize Teyzem?” dedi ve sonra dualarla uğurladılar bizi. Yol boyunca hiç mola vermeden giderek sabah erkenden, kardeş okulun olduğu köye vardık. Köy halkı, muhtarları ve okulun iki öğretmeniyle birlikte, bizi köyün girişinde bekliyordu. Burada da büyük bir coşkuyla karşılandık ve hep birlikte okula gittik. Okulun bahçesi, her yaştan çocuklarla doluydu. Yakın zamanda olan depremden okulun çatısı çökmüş, duvarlarının bir kısmı yıkılmış, bir kısmında büyük çatlaklar olmuştu. Selim’le Ali bazı yıkılan evlerle birlikte yarı yıkılmış haldeki okulu da çektiler. Birkaç tane çocukla konuştular. Çocuklar biran önce okullarına kavuşmak istediklerini söylediler. Hafize Teyze toplanan paralarla birlikte, bilgisayar, akıllı tahta ve sınıfların masa ve sandalyelerinin alınacağının yazılı olduğu imzalı kâğıtları müdüre verdi. Toplanan para okulun yıkılıp tekrar yapılması için gerekli olan miktarın büyük kısmını karşılıyordu. Hafize Teyze yanında çok miktarda yiyecek ve içecek de getirdiği için, okulun bahçesine büyük sofralar kuruldu. Bu sırada köyün çocukları da Uzun Kulak’la benim etrafımı sardılar. Dünyanın neresinde olursa olsun, çocuklar çok tatlıydı ve her ne hikmetse bizi de çok seviyorlardı. Tabi biz de onları. Onlarla aramızda ortak bir dil varmış gibiydi. Hep birlikte bir süre köyün sokaklarında koşup oynadık. Bize inekleri, küçük buzağıları, keçi ve koyunları gösterdiler. Onlar bize bunları gösterirken, gıdaklayarak tavuklar ve “Üüüü, Üüüü!” diye öterek horozlar geldiler. Hepsi kendi dilinde bize “Hoş geldiniz! ”dediler. Aralarından bazıları deprem olduğu gece yaşadıklarını anlattı. İlk sözü köyün en yaşlı ineği olan Sarıkız aldı: - Biz hayvanlar insanların aksine deprem olmadan önce hissederiz olacağını. O gece de hepimiz aynı anda bağırmaya başlayınca evlerinde uyumakta olanlar, aniden uyanıp evlerinden çıktılar. Bu sayede evlerin bazıları yıkılsa bile, insanların hiçbirine bir şey olmadı. Sonra Karakaçan anlatmaya başladı: - Ben hissettiğim anda son sesimle bağırmaya ve kapılara çifte atmaya başladım. Duyan çıktığı için kimse göçük altında kalmadı. Uzun Kulak: - Arkadaşlar hepiniz ne kadar akıllı ve faydalısınız. İyi ki sizi tanımışız değil mi Camgöz? - Evet ya ben de çok sevindim sizleri tanıdığıma. O gün köyde çok güzel bir gün geçirdik. Yardımlaşmanın nasıl güzel bir davranış olduğunu bir kez daha gördük. Köyden ayrılırken bizden tekrar gelme sözünü aldılar. Görüşmek üzere çocuklar, hoşça kalın…
Raziye SAĞLAM
YazarEvet minik okurlarım, yine bir yazıda sizlerle beraberiz. Sizlere bir sorum olacak ilerde hangi mesleği yapmak istersiniz? Gelsin bakalım cevaplar… Eğer sorumun cevabı olarak doktor, diş hekimi, cerra...
Yazar: Hatice BOZOVA
Torun sevgisi bu dünyadaki en güzel sevgilerden biridir. Biri dört, diğeri iki yaşında olan Atlas Kerim ve Ada Melike’yle en güzel oyunları oynarken bunun daha çok farkında oluyorum. Çocukların büyüdü...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sevgili çocuk dostlarım;Bugün Uzun Kulak’la ormana gittik. İnsanlar yaz sıcağından kurtulmak için, yiyecekleriyle birlikte ormana gelerek yiyip içip güzel vakit geçiriyorlar. Biliyorsunuz ağaçlar hava...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sevgili çocuk dostlarım;Her zaman olduğu gibi bu bayramda da çiftlikte harika günler yaşıyoruz. Bayramdan birkaç günce Hafize Teyze’yle çevre köylere gittik. Hafize Teyze muhtarlarla görüşürken, biz d...
Yazar: Raziye SAĞLAM