Camgöz ve Arkadaşları Uludağ'da
Sevgili çocuk dostlarım;
Bursa Ulu Camii’nde yaptığımız çekimlerin ardından, bugün Uludağ'a çıkıyoruz. Uludağ deyince bir ürperti geldi içime. Her yerin karla kaplı olduğunu düşününce bir üşüdüm sanki ama Zeliş'le Ömer'in heyecanını görünce, ben de merak etmeye başladım. Uludağ'a arabayla çıkarken, kenarlarda kar gördük. Yukarı doğru tırmandıkça kar örtüsü arttı. Tepeye çıktığımızda Selim ile Ali çekim yaparken, biz de çocuklarla teleferiğe bindik. Teleferikten aşağısı süper görünüyordu. Karlar içinde çam ağaçları ve aralarda kayak yapan insanlar. Az sonra bunların arasına sevimli bir kedi ile bir de köpek katılacaktı.
Teleferik sefamızdan sonra, Zeliş'le Ömer kızak kiraladılar. Onlar öne, Uzunkulak'la ben de arkaya oturdum. Kaymaya başlamadan önce, Zeliş atkı ve bere taktı bize. Etraftan insanların gülümseyerek bakmalarından anladığımıza göre çok sevimli olmuştuk. Biz de, en güzel halimizle miyavlayıp havlarken bir anda kaymaya başladık. Esen rüzgâr, kızaktan etrafa savrulan karlar ve kontrol edilemez bir hızla aşağıya doğru kaymak, çok heyecanlı ve eğlenceliydi. Çocukların da o kadar hoşuna gitmişti ki, kahkaha sesleri kızağın çıkardığı seslere karışıyordu. Bir süre bu şekilde kaydıktan sonra, birden dengemiz bozuldu. Kızağımız bir kaç takla atarken biz de etrafa savrulduk. Gözlerimi açmaya çalıştığımda, içine kar dolduğunu hissetim. Karın altında kalmıştım. Çocukların "Camgöööz!" diye bağırmasını, Uzunkulak’ın uzun uzun havlamasını duyuyordum ama silkinip karları üzerimden atamıyordum. Durumum sanki biraz umutsuz gibiydi. Bir süre sonra Ömer'in "İşte orda! Atkısının ucunu gördüm!" diye bağırmasıyla nasıl sevindim anlatamam. Üzerimdeki karları attıklarında ilk Zeliş'i gördüm. O anda sıçrayıp üzerine atlamak geldi içimden ama o kadar üşümüştüm ki kımıldayamıyordum. Zeliş "Canım Camgöz'üm." diye beni çıkarırken Ömer de atkısına sarmaya çalıştı. Uzunkulak gözleri yaşlı havlıyordu. Gözlerim dolarak tek tek baktım üçüne de. Beni seven ve düşünen dostlarımın olması harikaydı. Otele dönüp sıcak sütümüzü içerken, çocuklar kızaktan yuvarlanarak düşmemizi gülerek anlattılar Selimlere. Onlar anlatırken, bütün tüylerimde yine karın soğuğunu hissedip ürperdim.
Hoşça kalın…