CAMGÖZ VE ARKADAŞLARI SOFDAĞI YAYLASI’NDA
Sevgili çocuk dostlarım; Gaziantep’teki çekimlerin üçüncü bölümünde, Emine Göğüş Mutfak Müzesi’ne gidiyoruz. Mutfak deyince bir değişik iştahım kabarıyor. Ömer halimden bunu anlamış olmalı ki; - Boşuna heveslenme Camgöz! Müzedeki yemekler maket olacak. Hafize Teyze’m gülümsedi: - Canım çekimlerimizi yapalım da ardından illaki şahane Antep yemeklerinden yeriz. Çok sevindik ve gözümüzün önüne çeşit çeşit kebaplar ve her ne kadar biz yemesek de bol fıstıklı baklavalar geldi. Selim'in anlattığına göre, Emine Göğüş Mutfak Müzesi ülkemizde açılan ilk mutfak müzesiymiş. Müzede çekimler çok eğlenceli geçti. Antep mutfağında kullanılan mutfak gereçleri, yemek yapmada kullanılan malzemeler çok ilginçti. Sergilenirken kullanılan mankenler gerçek gibiydi. Çekimler erken bitince, Selim Antep'e 32 km uzaklıktaki Sofdağı Yaylası’na gitmemizi önerdi. Yemeği de orada yiyecektik. Yaylalar şehrin dışında ve oldukça yüksekte, çoğunlukla mera ve akarsuların da bulunduğu serin yerler. Bazı yörelerde özellikle yazları hayvan otlatmada kullanılırmış. Selim: - Sofdağı Yaylası’nda, böceklerle birlikte 124 çeşit hayvan türü, 267 canlı bitki türü yaşıyor. Sanıyorum bunun yüze yakını tıbbî bitki türleri. Ömer: - Tıbbî bitki ne demek Selim Abi? - İlaç yapımında kullanılan bitkiler Ömer'cim. Hafize Teyze gülümsedi ve - Ülkemin her karışı ayrı bir güzel ve bereketli. Allah'ın bizim için bir lütfu bu, dedi. Sofdağı Yaylası gerçekten harika bir yer. Aşağılarda hava çok sıcak olduğu halde, buraya çıktıkça çok serinledi. Birçok su kaynağı gördük. Hafize Teyze: - Çocuklar bu sulardan bol bol için. Bunlar çok lezzetli ve şifalı, deyince biz de her gördüğümüz sudan içtik. Etrafta çok güzel çiçekler, yemyeşil yüksek ağaçlar var. Hava öyle temiz ki; koşup oynarken oksijeni hissedebiliyoruz sanki. Gezimizin en güzel kısmı olan yemek yemeye geçtiğimizde, soframızda bütün Antep yemekleri vardı sanki. Simit kebabı, firik pilavı, pirpirim aşı, ali nazik kebabı, şekerli pide, muhammara, katmer ve maltıhalı köfte bunlardan bazıları. Ömer'le Zeliş'in hiç bu kadar yediğini görmemiştim. Hafize Teyze: - Maşaallah çocuklarıma. Selim iyi ki getirdin bizi bu güzel yerlere. Her gördüğüm güzellik için Allah'a şükrediyorum, dedi. Ömer'le Zeliş de bir ağızdan: - Biz de babaanne, biz deee, diye bağırdılar. Görüşmek üzere arkadaşlar hoşça kalın…
Raziye SAĞLAM
YazarBirkaç gündür iki ablamla birlikte Afyon Kaplıcalarındayız. Bu seyahat, hayatın yoğun temposu içinde, bir nefes alma gibi oldu. Çarşıyı gezerken, bir dükkânda çalışan bir çocuk, bizim uzaktan geldiğim...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Bir düğün mevsimini daha geride bırakıp sonbaharın ortalarına geldik. Gerçi son yıllarda düğünler artık illaki yaz ve bahar aylarında olmayıp kışın da yoğun bir şekilde yapılıyor. Görücü usulü ya da a...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sevgili çocuk dostlarım;Bugün çiftlikte kimse yok. Uzun Kulak’la canımız sıkıldığı için eğlenceli bir şeyler yapalım diye düşünürken biraz ileride Mavi Gök, Toprak ve Çınar’ı gördük. Hoplaya zıplaya n...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Torun sevgisi bu dünyadaki en güzel sevgilerden biridir. Biri dört, diğeri iki yaşında olan Atlas Kerim ve Ada Melike’yle en güzel oyunları oynarken bunun daha çok farkında oluyorum. Çocukların büyüdü...
Yazar: Raziye SAĞLAM