BOSTAN
Kitabın adı: Bostan Yazar: Sadi-i Şirazi Hazırlayan: Sadık Yalsızuçanlar Yayınevi: Antik Yayınları Yayın yeri ve yılı: İstanbul/2018 Sayfa sayısı: 270 Yaş aralığı: 14 İşlenen konular: Adalet, işi ehline verme, kıskançlık, gıybet, elindekiyle yetinme… Sadi (1210-1292), VII. yüzyıl İran edebiyatının en ünlü şairlerindendir. Nizamiye Medreseleri’nde eğitim görmüş, Şam, El-Cezire, Belh gibi pek çok şehri dolaşmış; İslâm filozofu Sühreverdi’nin (1154-1191) tasavvuf anlayışından etkilenmiştir. Sadi, İran şiirinin öncüsü kabul edilir. Yalın bir üslubu vardır. Tasavvuf düşüncesi ile insanlara olgunlaşmanın yollarını anlatır. Sadi’nin en ünlü eseri Bostan’dır. Bostan, mesnevi biçiminde kaleme alınmıştır. Onun bir diğer ünlü eseri de Gülistan’dır. Gülistan, nesir olarak yazılmıştır. Her iki eser de Türk edebiyatını derinden etkilemiş, özellikle Farsça öğretiminde temel eserler olarak kullanılmışlardır. Bostan; Tevhid, Naat, Cihar-ı Yar-i Güzin ve Peygamberin Çocukları, Kitabın Yazılma Nedeni, Ebubekir bin Sad bin Zengi’nin Övgüsü, Atabek Mehmed Sad’ın Övgüsü ve bunları takip eden on bölümden oluşmaktadır. Bostan’da yer alan on bölümde şu temalar işlenmektedir: Birinci bölümde adalet, ikinci bölümde iyilik ve güzellik, üçüncü bölümde aşk ve tasavvuf, dördüncü bölümde tevazu, beşinci bölümde hoşnutluk, razı olmak, altıncı bölümde elindekiyle yetinme, yedinci bölümde edep ve güzel ahlak, sekizinci bölümde verilen nimetler karşısında şükretmek, dokuzuncu bölümde günahlardan tövbe etmek, onuncu bölümde ise dua ve yakarış. Bostan’da ele alınan konularda Sadi, iyi bir insan ve iyi bir kul olmanın yollarını anlatmaktadır. Bunu yaparken verdiği öğütlere kulak verilmesini ister. Onun öğütleri birer hikmettir. Bir yerde şöyle söyler: “Sadi, öteki şairler gibi ömrünü güzellerin gözleri, zülüfleri, yanakları ve benlerine övgülerde bulunarak geçirmez. Bu öğütler hikmettir. Sadi hikmete çok önem verir.” Hikmet dolu eserini insanların çok rahat anlayabileceği bir üslupla kaleme almıştır. Vermek istediği mesajları hikâyelerle açıklar. Hikâyelerin sonunda asıl mesaj yer alır. Yine anlatılmak istenen konu tasavvufun umdeleriyle yoğrularak aktarılır. İyiliğin anlatıldığı ikinci bölümde yer alan şu hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Cömertliğiyle meşhur Hatem-i Tai’nin adeta rüzgârla yarışan simsiyah bir atı vardır. Bu atın namı da Hatem’in namı gibi ülke sınırlarını aşmıştır. Rum hükümdarı da hem Hatem’in hem de atının namını duymuştur. Rum hükümdarı vezirini Hatem’e gönderir. Ondan atını ister. Böylece Hatem’in gerçekten eli açık bir insan olup olmadığını öğrenmek ister. Vezir, fırtınalı, yağmurlu bir gecede Hatem’in obasına ulaşır. Hatem, veziri ve yanındaki heyeti evine götürür ve onları önce bir güzel doyurur ve ardından da vezirle gelenlere içi altın dolu keseleri hediye eder. Sabah olur ve vezir Hatem’e Rum hükümdarının onun meşhur atını istediğini söyler. Hatem bunu duyunca çok üzülür. Vezire niçin Rum hükümdarının isteğini daha önce söylemediğini sorar. Zira atını misafirlere ikram etmek için kesmiştir. Vezir şaşırır. Bu durumu anlamakta zorlanır. Hatem’in ona verdiği cevap çarpıcıdır: “Ünü dört iklimi tutmuş bir ata sahip olmaktansa cömert bir isme sahip olmak daha önemlidir.”
Sait ÖZER
YazarYusuf Hemedanî Hazretleri’ne sormuşlar: - Bugünler gelir geçer, Allah dostu gerçek şeyhler ahirete göçerse, selamete ulaşmak için ne yapalım? - Onların eserlerinden her gün sekiz varak/sayfa oku...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Boyun, 7 adet omuru ile kafayı taşıyan ve çok hareketli bir bölge olması nedeniyle yaralanmalara açık olan bir bölgedir. Boyun veya ense ağrısı genel olarak batıcı tarzda olmaktan çok künt ağrılar şek...
Yazar: Nesibe AYDIN
Kitabın adı: Kızıl Aslan ve Kırk KurtYazar: Tuna DuranYayınevi: Hâkim YayınlarıYayın yeri: AnkaraSayfa sayısı: 60Yaş aralığı: 8+İşlenen konular: Tabiatın kirletilmesi, hayvanların yardımlaşması…Bu dün...
Yazar: Sait ÖZER
Bir hanımefendi anlatıyor: "Biraz fasulye ve biraz pilav alarak bakır bir tepsiye koydum. Üzerine patlıcan, salatalık ve birkaç tane de kayısı ekledim. Tam dışarı çıkacaktım ki babam sordu: "Ner...
Yazar: Sema KORKMAZ