BİR SIRLI HİKMET: HÜDÂYÎ YOLU
Tasavvuf büyükleri ilâhî sırların ve gerçeklerin bilgisine hikmet derler. Mânevî sırlara vâkıf olan kalp- ler, mârifet ehli insanlarda bulunur. Hikmet ehli çoğunlukla sükût eder ve ihtiyaçtan fazla konuşmaz ama söyledikleri söz ve hareketlerinde bir cevher vardır. Onlar Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in izini takip eden salih ve sıddîkların zümresinden olarak, Allah katında makbul insanlardır. Şeyh Üftade Hazretleri, Akbıyık Sultan ve Hacı Bayram-ı Veli tarikiyle Şeyh Hamid-i Veli/Somuncu Baba Hazretleri’ne uzanan bir mâneviyat silsilesi vasıtasıyla, bu selsebil çeşmeden beslenen Aziz Mah- mud Hüdâyî Hazretleri’nin hayatı hikmetlere doludur. Dergimizin bu sayısında bu konuyla ilgili birkaç yazı okuyacaksınız. Biz de o yüce insanın hikmetli hayatından bir iki hatıra nakledelim: Bir gün Üftâde Hazretleri talebeleri ile kırlarda sohbet etmektedir. Bir ara talebeler etrafa dağılarak her biri birer demet çiçek toplarlar. Hüdâyî Efendi ise elinde kurumuş ve sapı kırılmış bir çiçek olduğu hâlde döner. Herkes hediyelerini şeyhleri Üftâde Hazretleri’ne takdim eder o da kabul ederek memnu- niyetini belirtir ve dualar eder. Hüdâyî de hediyesini verince, Üftâde Hazretleri: “Oğlum, arkadaşlarınız demet demet çiçek getirdiler. Siz bize bir tek solmuş çiçeği mi lâyık gördünüz?” buyurur. Hazret-i Hüdâyî de; “Efendimize ne getirsem azdır. Fakat koparmak için el uzattığım her çiçek Allahu Teâlâ’yı tesbih ediyordu. Bu tesbihi işiterek el çekip hiç birini koparamadım. Ancak kurumuş ve sapının kırılmış olmasından dolayı bu çiçeği tesbihten kesilmiş gördüm. Bu sebeple bunu getirebildim.” diye cevap verir. Azîz Mahmûd Hüdâyî bu cevabıyla şeyhinin bir kat daha muhabbet ve teveccühünü kazanır. Çünkü Üftâde Hazretleri Hüdâyî’ye her zaman; “Evlâdım, her zerrede Hakk’ı göreceksin, her zerreye Hak muamelesi yapacaksın, başka yolu yok, bu böyledir.” diye öğüt verirdi. Sevinci, talebesi- nin bu mertebeye ulaşmasından gelmektedir. Rivayet olunur ki, Sultan Ahmed Camii ve Külliyesi ta- mamlanınca, açılış merasimine başkanlık etmesi için Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri davet edilir. O gün deniz, çok fırtınalı ve dalgalıdır. Bu sebeple kayıkçılar, denize açılmaya cesaret edemezler. Hüdâyî Hazretleri, Üsküdar İskelesi’ne iner. Beş-altı müridiyle birlikte kendi kayığına binerek dalgalar arasında Sarayburnu’na doğru yol alır. Allahu Teâlâ’nın izni ile kayığın ön, arka ve yanlarından deniz, bir kayık mesafesinde süt liman olur ve dalgalar kayığa hiç tesir etmez. Hiç kimse, korkudan denize çıkamazken, Hüdâyî Hazretleri kayığıyla selâmetle karşıya geçer. Sultan Ahmed Camii, muhteşem bir merasimle ibadete açılır. Cuma hutbesi, teberrüken bu büyük velîye okut- turulur. Bu hadiseden sonra, hâlen Üsküdar ile Sarayburnu arasındaki bu deniz yoluna, “Hüdâyî Yolu” denmektedir. Kayıkçılar, şiddetli fırtınalarda bu yolu takip ederler. Bugün “Asrın Projesi” olarak nitelendirilen Marmaray, bir hikmet-i ilahi olarak, “Hüdâyî Yolu” olarak bilinen İstanbul Boğazı’ndaki o deniz yolunun altına inşa edilmiştir. Allah dostlarının söz ve hareketlerinde mutlaka hikmet vardır. Selâm ile…
Bekir AYDOĞAN
YazarUNESCO, doğumunun 900. yıldönümüne rastladığı için 1993 yılını Ahmed Yesevî yılı olarak ilan etmişti. Türkiye’nin önerisi ile 38. UNESCO genel konferansında 2016 yılı, ölümünün 850. yılı nedeniyle Ahm...
Yazar: Derya KILIÇKAYA
Yüce dinimiz İslam okumaya büyük önem vermiştir. Kur’an-ı Kerim’in ilk ayetinin, ilk emrinin “Oku” olması bize bunu öğütlüyor. Sevgili Peygamberimiz, Bedir savaşında almış olduğu esirler içerisi...
Yazar: Bekir AYDOĞAN
Prof. Dr. Kadir ÖZKÖSE - Prof. Dr. H. İbrahim ŞİMŞEK Yûsuf el-Hemedânî (k.s.), Türk dünya- sının İslâmlaşmasını ve Anadolu’nun Türkleşmesini sağlayan Yesevîlik ile Nakşîliğin kolbaşıdı...
Yazar: Halil İbrahim ŞİMŞEK
Sultan Vahdeddin içinde bulunduğu şartların zorlamasıyla vatanı terk etmek zorunda bırakılmıştır. Bir iç savaş çıkmaması, devletin ve hanedanın onur ve itibarını korumak amacıyla hicret etmiştir. Onu ...
Yazar: Bekir AYDOĞAN