Bir Kutu Merhamet
Çocuk kutuyu yavaşça açtı. İçindeki kartonları tek tek önüne dizdi. Dört büyük karton ve onlarca minik pulu da kartonlardan büyük olanın üzerine koydu. Arkadaşlarını çağırmadan önce son kontrollerini yaptı. Böyle önemli bir görevi öğretmeni neden ona vermişti hâlâ bilmiyordu. Bilmese de olurdu. Öyle veya böyle bu görevi başarıyla yerine getirmeliydi.
Arkadaşlarını çağırmak için yan odaya geçti. Odaya girdiğinde tüm bakışlar kendisinde toplanmıştı. “Hadi bakalım millet, oyunumuz hazır!” dedi duraksamadan. “Yaşasın!” diye bağıran çocuklar hep birlikte oyunun olduğu odaya geçtiler.
Öğretmeni çocuktan ana teması “merhamet” olan bir kutu oyunu tasarlamasını istemişti. Otuz beş kişilik sınıfta neden kendisine bu görevi verdiğini sorduğunda öğretmeni “Merhametin yansımasını en çok sende görüyorum canım oğlum.” cevabını vermişti.
Çocuk arkadaşlarına tek tek hangi kartın ne işe yaradığını ve minik görev pullarının amacını anlattı. Oyun sonunda kazananın merhamet madalyası alacağını söylemeyi de ihmal etmedi.
Oyun oynayan arkadaşlarının heyecanını kalbinde hissetti. Hayvanlara, doğaya, dünyadaki tüm varlıklara ve insanlara merhameti ince ince işleyen bir kutu oyunu tasarlamak çocuğu oldukça zorlamıştı. Görevleri belirlerken her detayı düşünmüş, merhametin bir çocuğun kalbine kalıcı bir şekilde, bir oyun vasıtasıyla, nasıl yerleştirilebileceğine kafa yormuştu. Sonuç, uğraştığına değdiğini gösteriyordu. Arkadaşları apar topar bahçeye çıkmış, görev pullarında ağaçlar ve karıncalar ile ilgili olan görevi gerçekleştirmeye çabalıyorlardı.
Çocuk onları izlerken “Peygamberim gibi olmaya çalışmak ne güzel şey...” diye geçirdi içinden.
O sırada ağaçlardaki karıncalar da çocukla aynı şeyi düşünüyorlardı...
Seda BAYRAK DURGUT
YazarDedemlerin bizi ziyaretinin ikinci günüydü. Dedem her fırsatta Peygamberimiz’i anlatmaya devam ediyordu. Hadislerin, Peygamberimiz’in sözleri, sünnetleri ise yaptıkları olduğunu hemen kavramıştım. Pey...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Soğuk mu soğuk bir kış günü pencereden bakıyordu. Kar taneleri gökyüzünden damla damla akıyordu, diye bir giriş yazacaktım kiiiii. En parlak hâliyle gözlerime çarpıp kısa bir süreliğine görmemi engell...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT
Elindeki çiçekleri sımsıkı tuttu küçük kız.Sümbüller, papatyalar, menekşeler, laleler…Buket büyüktü, kız küçük.Ama kararlıydı, her birini tek tek yerine yerleştirecekti.Mutlu olmayı bilirdi küçük kız....
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT
Uzun zamandır annesini izliyordu çocuk. Annesi, gözlüğünü yakına bakarken çıkarıp uzağa bakarken takıyordu. “Anne, niye uzağa bakarken gözlük takıyorsun?” diye dayanamayıp soruverdi bir gün. “Uzağı iy...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT