Bir Gün Kudüs'te
İçinde birçok kültürün ve inancın izlerini barındıran Kudüs’ün toprağı, tarihin izlerine şahitlik ediyordu. Bu topraklarda büyüyen Feyza, Sare ve Durunaz, sanki bu toprakların canlı birer yansımasıydılar. Babalarının “Korkmayın kızlarım. Biz onlardan üstünüz. Çünkü biz Müslümanız.” sözleri onların içindeki gücü ateşleyerek cesaretlerini artırıyordu.
Mescidin kapısından geçerken, Yahudi askerlerinin silahlarını görmek, sadece fiziksel bir engel değil, aynı zamanda ruhlarının sınavıydı. Ancak, bu topraklarda yaşayan pek çok insan gibi Feyza, Sare ve Durunaz İsrailli askerlerin gözlerine bile bakmadan, dimdik durmanın ne demek olduğunu biliyorlardı.
O gün, Kudüs'ün gökyüzünde bulutlar yoğunlaşmış, bir gerginlik havası hakimdi. Mescid-i Aksa'nın eşiğinde, inancın yükünü taşıyan Feyza, Sare ve Durunaz, Yahudi askerin el işaretiyle çağrıldıklarında, gökyüzü adeta onların iç çatışmalarını yansıtıyordu.
Bu sırada, mahallenin genç delikanlısı Osman, yaklaşıyordu. İsrailli asker, Osman'a uzaklaşmasını istediğinde, Osman'ın sakin tavrı, etrafındaki sessizliği daha da belirginleştiriyordu.
Keyif için yapıldığı açıkça belli olan eyleme karşı Osman, sessizce direnişin kutsal ateşini yakıyordu. Osman’ın cesaretiyle etraftaki sessizlik âdeta bir inancın dirilişinin müjdesini veriyordu. Bu an, sadece bir buluşmanın değil, aynı zamanda bir başkaldırının, bir direnişin ve bir umudun doğuşuydu.
Osman, kızlara oradan uzaklaşmalarını söyledi. Diğer İsrailli askerler, hızla olay yerine gelerek Osman'a silahını vermesi için baskı yaptılar. Bu sırada sayıları artan askerler, ne yapacaklarını şaşırmışlardı.
Gerilim dolu anlardan sonra polisler gelip Osman'ı gözaltına alırken, Feyza, Sare ve Durunaz hem korku hem de gurur doluydu. Akşam, Osman'ın gözaltına alındığına dair bir haber vardı. Kardeşler, yaşadıklarını Orhan Dedelerine anlattılar. Oysa o gün, Kudüs topraklarında bir kahraman doğmuştu.
Bir kahramanın ardından, acı dolu bir hikâye başlamıştı, ama aynı zamanda umut dolu bir direniş de...
Erbay KÜCET
YazarGazze’de insanlık yok ediliyor,Uyan dünya uyan uykudan uyan.Masum yavrulara kurşun değiyor,Kulağını tıkar vahşeti duyan.Kudurdu azgınlar durur mu yine?Fosfor bombaları yapışır tene,Bombalar yağarken a...
Şair: Rabia BARIŞ
Safiye Hüseyin, Osmanlı’nın ilk hasta bakıcılarındandı. Savaş sırasında Reşit Paşa Vapuru Hastanesinin baş hastabakıcısıydı.Burada, yüzlerce Mehmetçik’in yarasını bir anne şefkatiyle sarmıştı.Safiye H...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Meryem, sabahın erken ışıklarıyla gözlerini açtı. Geceyi hatırladığında kalbi sıkıştı; patlama sesleri, korku dolu çığlıklar ve babasının koruyucu kolları zihninde canlandı. Gazze'nin o karışık ortamı...
Yazar: Erbay KÜCET
Bir elin nesi var, iki elin sesi var demiş atalarımız. Bir elimizle yapabileceğimiz şeyler sınırlı iken iki elimizle birçok şeyi başarabiliriz. Yalnızken başaramadığımız birçok faaliyeti de birl...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN