BİR EGİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ BAŞLARKEN: EĞİTİMİN YAPI TAŞLARI
Eğitimin insan hayatının merkezinde olduğu, insanın doğumundan ölümüne kadar olan süreçte hep eğitilerek geliştiği ve büyüdüğü bir gerçektir. Eğitim denince aklımıza hep örgün eğitim, okullarda öğretmenler tarafından verilen eğitim çeşidi gelse de işin özü bu kadarla sınırlı değildir. Bireyin dünyaya geldiği andan itibaren, içine girdiği ailede, yaşadığı kişiler tarafından yetiştirilip eğitilmesi hayata hazırlandığı bir eğitim sürecidir. Bu süreç bireyin gelişimi için ne kadar bilinçli ve etkin olarak geçirilirse, gelecek yaşantısının eğitim mânâsında temeli de o düzeyde sağlam olarak atılmış olacaktır. Bundan dolayı gelişim alanlarının bu süreçteki desteklenme oranı gelişimsel açıdan bireylerin kişiliğini, kapasitesini, sosyalliğini ve yeterliliğini belirleyecektir. Bu süreçte eğitime destek olan ve eğitimin yönünü belirleyen kişiler, kurumlar ve yaşantılar söz konusudur. Çocuğun içinde bulunduğu aile ortamı ve aile fertleri eğitimin temel taşlarıdır. Bu taşların sağlam olabilmesi için farkındalık düzeyi yüksek ve eğitime önem veren anne babalar olunması, hem davranışlarla hem de sözlerle çocuklara etkin rol model olunması gerekmektedir. Ailede nitelikli olarak sağlanan eğitim ortamının dış çevrede de desteklenmesi eğitimin verimini artıracaktır. Bu açıdan ele aldığımızda eğitim sistemimizde, verilen bilginin yönünü çizen ve onları uygulama kolaylığı sağlayan yöntem ve tekniklerin olması elzemdir. Bu yöntem ve teknikler hem eğitimi kolaylaştıracak hem de onu verimli hale getirecektir. Etkin bir eğitim için Mahmud Esad Coşan Hoca Efendi’nin şu sözü oldukça dikkat çekmektedir: “Kur’an-ı Kerim ne yapacağımızı, hadis-i şerifler de onları nasıl yapacağımızı gösterir.”1 Rabb’imizin Kur’an-ı Kerim’de çizdiği eğitimin önemi ve gerekliliğini gösteren âyetlere baktığımızda, “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?”2, “Oku! Yaratan Rabb’inin adıyla oku. O, insanı alaktan yarattı. Oku, Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O, insana kalemle yazı yazmayı ve bilmediğini öğretendir.”3 şeklindeki âyetleri görmekteyiz. Bu âyetler doğrultusunda eğitim şekillendiğinde kişilerin hevesle, gayretle eğitime sarılmaları, kendilerinden geçip çocuklara, gençlere ve gelecek nesillere faydalı olmaları, ebeveyn ve eğitimcilerin etkin aile ortamı ve kurumlarda çocukları yetiştirip, onların eğitilmelerinde model olmaları gerekmektedir.4 Yüce Yaratıcımızın buyurduğu eğitim ve öğrenim bütün bireyleri kapsamakta, toplumun çekirdek yapısı olan aileden başlayarak, okul, çevre ve toplumla devam etmektedir. Eğitimin şart olduğunu ve ilim öğrenmenin farz olduğunu vurgulayan bu âyetler bize çocukluktan, gelecek yaşantılara kadar kişinin kendini geliştirmesinin ve etkin bir eğitim almasının önemini göstermektedir. Bunu yaparken de, “Rabb’inin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et.”5 âyet-i kerimesi bize nasıl yapacağımıza dair yol haritası sunmaktadır. Hoşgörü ve iyilikle, davranışlarla ve sözlerle güzel ve etkin örnek olarak bir eğitim süreci oluşturmak ve bütün insanlığa erişebilmek eğitimin bir diğer yapı taşıdır. Eğitimin farziyetinden ve davranışsal boyutunun ardından, pratik olarak ele aldığımız eğitim uygulamaları gelmektedir. Bu konuda ilk başvuracağımız kaynak elbette ki Peygamber Efendimiz’in hayatı olacaktır. Hadis-i şerifleriyle aktardığı yaşantılar ve örneklemeler eğitim mânâsında, hem anne babalara hem de eğitimcilere ışık tutacak mahiyettedir. Mesela Muaviye b. Hakem es-Sülemi adlı sahabinin aktardığına göre, “Ben Rasûlullah’tan daha güzel eğitim veren bir öğretmen görmedim. Beni ne azarladı, ne dövdü ve ne de hakaret etti.”6 şeklindeki sözü bütün eğitim hayatında örnek teşkil edecek bir durumdur. Ayrıca Hz. Muhammed (s.a.v.)’in üzerinde önemle durduğu bir konu da terbiyedir ve Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Hiçbir baba evlâdına güzel edep ve terbiyeden daha değerli ve üstün bir miras bırakamaz.”7 Kur’an-ı Kerim önderliğinde ve hadis-i şeriflerden yola çıkarak oluşturabileceğimiz her türlü eğitim yöntemi, iyi nesiller yetiştirmede, bilinçli olarak eğitimde önümüze ışık tutmaktadır. Kur’an ve hadis önderliğinde iyi bir eğitim alarak bilgilerini yoğurup eğitimde kullanmak tebliğ ve irşadda en etkili yollardan biridir. Ayrıca ünlü mutasavvıflardan İmam Gazâlî de eğitim üzerinde titizlikle durmakta, eğitime çocukluk döneminden başlanılması gerektiğini söylemekte ve bu süreçte anne, baba ve eğitimcilere ciddi vazifeler düştüğünü önemle vurgulamaktadır. Özellikle ahlak eğitiminden bahseden mutasavvıf, kritik dönemlerde kritik bilgilerin ve ahlâkî prensiplerin atlanmadan çocukların eğitimine dâhil edilmesini söylemektedir. Gazâlî’ye göre; çocuk, anne ve babasının yanında ilâhî bir emanettir. Onun temiz kalbi, saf, kıymetli, her türlü, nakış ve suretten boş bir cevherdir. O, nakşedilen her şeyi kabule uygun, kendisine yönelen her şeye yönelir durumdadır. Kendine iyilik telkin edilir ve iyi işler yaptırılırsa çocuk iyi bir insan olarak yetişir. Dünya ve âhirette saadete ulaşır.8 Eğitimden amacın, kişideki ruh tohumunun temizlenip yeşermesi, fidanlaşması ve sonrasında da sağlam, yıkılmaz çınarlara dönüşmesini sağlamak olduğunu söyleyen Gazâlî’nin bu konuda anne, babalara, eğitimcilere önemle vurgu yapmakta, eğitim sonunda elde edilecek verimin artması için de çevresel şartların düzenlenmesi gerektiğini söylemektedir.9 İnsan hayatının vazgeçilmez bir unsuru olan eğitim; kişinin donanımın artmasını sağlamakla birlikte çevresinde olan her türlü varlık ve şartlardan da etkilenmektedir. Bu etkilenmenin seviyesini en ideal düzeye çıkarabilmek için eğitimin yapı taşlarına dikkat etmek gerekmektedir. Bu yapı taşları nitelikli aile ortamı, bilinçli ebeveynler, donanımlı eğitimciler, Kur’an-ı Kerim’in ve Peygamber Efendimiz’in eğitim konusunda yönlendirmeleri doğrultusunda oluşturulan eğitim sistemleri ve çevresel şartlardır. Bu yapı taşlarına önem verilerek oluşturulan her bir eğitim modeli hem bireye hem de topluma dönük olacak ve verimli sonuçlar alınabilecektir.
Emine Elif ÇAKMAK İGALÇİ
YazarMilletler millî ve manevî değerleriyle yaşar ve değerlere bağlı oldukları sürece ayakta kalırlar. Milletlerin tarihinde önemli olaylar vardır. İnsanlar yaşananlardan ders çıkarır ve ibret alırsa bir d...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Cemal Öğüt Hoca, 1887 Yunanistan’da bulunan Mora Yenişehir'e bağlı Alasonya'da dünyaya gelmiş, 1903 yılında İstanbul Dâru'l-Fünûn Hukuk Fakültesi’ni bitirmiş, hafızlık yapmış, Düzceli Zâhid Kevserî'de...
Yazar: Aydın BAŞAR
“Sabretme kavramı biraz kendimizi dinlemekle de alakalı, hayata bakışımızın hızlı bir şekilde ilerleyip hayatımızdaki olan biteni anlamadan ömür vadesini doldurmak ne kadar doğru?” Sabretmeyi ...
Yazar: Erol AFŞİN
Eğitimin temel unsuru eğitimci olduğuna göre, en mükemmel özelliklerin onlarda bulunması gerekir. İslâm terbiyesi bir duygu, niyet, düşünce, eylem güzelliğidir. Niyetin, duygunun, düşüncenin, davranış...
Yazar: Ali ÖZKANLI