BİLİM TARİHİ SOHBETLERİ
Bilim Tarihi Sohbetleri, dünyaca ünlü âlimlerden Fuat Sezgin’le yapılan röportajların derlendiği bir çalışma. Bu kitabı hazırlayan Sefer Turan’ı da bu vesileyle tebrik etmek gerekir. Biz bu röportajları okurken Fuat Sezgin’in ne kadar büyük bir ilim adamı olduğunu ve onun bilimler tarihi üzerine düşüncelerini görüyoruz. Fuat Sezgin İslâm bilimleri tarihi hakkında, ülkemiz hakkında ve hayatı hakkında etkileyici ve yararlı ayrıntıları paylaşıyor bu sohbetlerde. Fuat Sezgin Hoca “Bilimler Tarihçisi Fuat Sezgin” kitabında derlenen konuşmalarında günde 17 saat çalıştığını ve Arapçayı 6 ayda öğrendiğinden şu şekilde söz ediyor: “Evimizde babamdan kalma 30 ciltlik bir Taberî Tefsiri vardı. Onu okumaya başladım. Başlangıçta anlamıyordum. Türkçe tefsirlerle karşılaştırarak, yavaş yavaş tefsirin içine girmeye çalıştım. Günde aşağı yukarı 17 saat çalışıyordum. Erken kalkıyordum, gece geç yatıyordum, evden hemen hemen hiç çıkmıyordum. 6 ay sonra Taberî Tefsiri’nin 30 cildini bitirmiş oldum. Başlangıçta hemen hemen hiç anlayamadığım bu tefsiri 6 ayın sonunda gazete gibi okuyordum. O hızla, yani 17 saatlik bir tempoyla çalışırsanız bunu siz de başarırsınız, bundan eminim.” Fuat Sezgin Hoca’nın kurduğu İslâm Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nde Müslümanlar tarafından geliştirilmiş 800’den fazla çalışma sergilenmektedir. Bu konuda Fuat Hoca şunları söylemekte: “Ben başlangıçta bunları maket halinde, model halinde ortaya koymaya başladım. Acaba 30 aleti bir araya getirebilir miyim? Bir müze olmasa bile, bir odayı doldurabilir miyim diye düşünüyordum, çok mütevazı bir şekilde başladım. Gittikçe iş ilerledi. Bugün aşağı yukarı enstitümüzde yapmış olduğumuz aletlerin sayısı 800’ü geçti.” Müzeyi kuruşunun nedenlerinden birisinin de Türklerde ortaya çıkan aşağılık duygusunu yok etmek olduğunu belirten Fuat Sezgin Hoca, Türkler geçmişini unutup bugün kendini Batı karşısında aciz hissettiğini ve bunu değiştirmek gerektiğini şu cümlelerle ifade ediyor: “Müze gelişiyor, açılırsa, istediğim şekilde kurulursa ki, öncelikle Türkler, mensubu bulundukları medeniyetin ne kadar yüksek olduğunu görecekler; benim ilk hedefim bu. Sonra birçok Müslüman, Arap bunu görecek. Tahmin ediyorum birkaç milyon turist bunu görecek. Müslümanlarda bir aşağılık duygusu var, Avrupa medeniyetini yanlış tanıma var, oradaki yerini bilmeme var. Bu durumu tasfiye etmiş olacağız.” Fuat Sezgin’e göre bilimsel gelişme tüm medeniyetlerin ortak çabası ile ortaya çıktığını, onu yalnızca Batı’ya mâl etmenin büyük bir yanlışlık ve tarafgirlik olacağını şu şekilde açıklıyor: “Bilim insanlığın ortak mirasıdır. Rönesans’ı doğrudan doğruya Antik Çağ’a bağlayan düşünce yanlıştır. Hiçbir ülkenin ya da toplumun tekelinde değildir. Onda herkesin katkısı vardır. Ben medeniyet tarihini bir bütün olarak kabul ediyorum. Bu, bütün insanlığın müşterek malıdır. Eğer Kongo’daki insanların bugün o medeniyetin gelişmesine katkıları yoksa da, onlar bizim Afrika’nın ücra bir köşesinde kalan kardeşlerimizdir. Bizler, Yunanlılar ve bugünkü modern Avrupalılar modern teknolojiyi geliştirmişlerse, o başka bölgelerde yaşayan insanların da bu süreçte katkısı vardır. Ben bilimler tarihine böyle bakıyorum. Bilimler tarihinin gelişmiş safhalarında, insanlığın büyük ve müşterek tarihinden öğrendiğimize göre Babillileri, Çinlileri, Hintlileri, Mısırlıları da buluyoruz. Yunanlıları da… Bu böylece gelişiyor. Biz, İslâm kültür çevresinin yaratıcı bilginlerinin, bir alma ve özümleme döneminin ardından 900-1600 yılları arasında gösterdikleri başarılarını ortaya koymak istiyoruz. Bu başarılar 16. yüzyılın ikinci yarısından bu yana Avrupa’daki yaratıcılığın zeminini oluşturdular.”
Yusuf HALICI
YazarAyçiçeği tarlaları ve meyve bahçeleri ile bezeli olan Tekirdağ'da kiraz ve üzüm olukça ünlüdür. Hem Marmara hem de Karadeniz’e kıyısı olan Tekirdağ Türkiye’nin en özel şehirlerinden biridir. Kilometre...
Yazar: Yusuf HALICI
Doğu Karadeniz Bölgesinin kapısı konumundaki Ordu ili, doğa güzellikleri, bitki örtüsü, mavi ve yeşilin kucaklaştığı kıyıları, koy ve kumsalları, hemen kıyı şeridinden başlayan dağları, uçsuz bucaksız...
Yazar: Yusuf HALICI
Tasavvuf yolunda nefis mücâhedesini sürdürmekte olanlara mürîd ve mutasavvıf, bu mücâhedeyi tamamlayıp kemale ermiş olanlara sûfî denilmektedir. Sufiler, bid’atlerden ve nefsin kölesi olmaktan kaçınan...
Yazar: Yusuf HALICI
Asıl adı Cafer olan “Seyyid Battal Gazi” kaynaklara göre VIII. yüzyılda Emevîler devrinde Malatya’da doğmuş, vefatına kadar Malatya’da yaşamış, son gazasında Eskişehir yakınlarındaki bugün kendi adını...
Yazar: Yusuf HALICI