BAYRAK SEVGİSİ
"Bayrağımız millî birlik ve bütünlüğümüzün sembolü olduğu gibi¸ aidiyet duygusunu
da yani bir devlete¸ millete ait olma duygusunu da bayrağımız sayesinde yaşarız.
Bizlere düşen¸ rengini şehitlerimizin al kanından alan bayrağımızı sevmek ve gerekli
saygıyı göstermektir."
Bayrak¸ bir devletin (milletin) hâkimiyetini¸ bağımsızlığını¸ şerefini temsil eden¸ çeşitli renk ve şekillerden oluşan bir semboldür.[1] Tarih boyunca her millet¸ bazı işaret ve sembolleri kendilerine bayrak edinmiştir. Türkler arasında ilk zamanlardan beri kullanılan bayrak kelimesi¸ Divan-ı Lügati't Türk'te "batrak" şeklinde geçer. Batrak kelimesi daha sonra badrak ve bayrak şeklini almıştır.[2]
Türklerin İslâmiyet'ten önce de çeşitli renk ve şekillerde bayrakları olmuştur. Fakat İslâmiyet'i kabulünden sonra¸ bayraklarında İslâmî motifleri ön plana çıkarmışlardır.
Peygamberimiz (s.a.v.) döneminde de bayrak kullanılmış¸ Hz. Peygamberimizin (s.a.v) ilk defa¸ Medine'ye girerken bayrak kullandığı tespit edilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) katıldığı savaşlarda ve gönderdiği seriyelerde bayrak (livâ) ve sancak (râye) kullanmıştır.[3] Yine Peygamberimiz (s.a.v.) bizzat kendi eliyle¸ Mûte Savaşı'na giderken sancağı İslâm ordusunun kumandanı Hz. Zeyd (r.a.)'e teslim etmiş ve "Sen şehit düşersen sancağı Hz. Cafer (r.a.) alsın." buyurmuştur. Hz. Zeyd şehit olunca¸ sancağı Hz. Cafer almış¸ Hz. Cafer de şehit düşünce sancağı Hz. Abdullah b. Revâha almış¸ o da şehit düşünce sancağı Hz. Halid b. Velid (r.a.) almış ve Müslümanlar zafere ulaşmışlardır.
Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan'ın Malazgirt Savaşı sırasında üzerinde Kelime-i Şehâdet yazılı bayrağı vardı. Anadolu Selçuklu Hükümdarı Gıyaseddin Mesut¸ tarafından Osman Gazi'ye gönderilen bağımsızlık alametleri arasında¸ beyaz bir bayrak olduğu da bilinmektedir. Osmanlılar böylece ilk zamanlarda beyaz bayrak kullanmışlardır. 14. yüzyıldan itibaren¸ diğer Türk-İslâm devletlerinde olduğu gibi Osmanlı Devleti'nde de çeşitli bayraklar kullanılmıştır. Padişahın¸ devlet ileri gelenlerinin¸ ordu ve donanma birliklerinin çeşitli renk ve şekillerde bayrakları vardı. Padişahların şahsına ait bayraklar¸ daha ziyade beyaz renkteyken 16 yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman döneminde sarı¸ siyah¸ yeşil renkte bayraklar da kullanılmaya başlanmıştır. Barbaros Hayreddin Paşa başta olmak üzere¸ meşhur denizcilerimizin bayrakları hep yeşildi.[4] III. Selim devrinde ilk defa bayraklarda ay ile yıldız bir arada kullanılmıştır. Bu yıldız sekiz köşeliydi¸ bu sekiz köşeli yıldız II. Mahmut döneminde de kullanılmıştır. 1826'da Yeniçeri Ocağı'nın kapatılmasıyla birlikte¸ onlara ait bütün bayraklarda yasaklandı. Böylece bu dönemde bayrak ifadesi yerine "al sancak" ifadesi kullanılmaya başlandı. 1844 yılında I. Abdülmecit dönemince sekiz köşeli yıldız beş köşeli hâle getirildi.
Bugünkü ay yıldızlı bayrağımız 29/5/1936 tarih ve 2994 sayılı kanun¸ 28/7/1937 tarih ve 7175 tarihli kararname ile değişmez/değiştirilemez şeklini almıştır.
Bayrağımız bize milletimizin bir devlet olma yolunda harcadığı çabayı¸ bu uğurda verilen kutsal mücadeleyi ve binlerce şehidimizi hatırlatır. Bayrağımıza duyduğumuz sevgi ve saygı¸ aslında bu kutsal mücadeleye ve binlerce şehidimize duyduğumuz sevgi ve saygıyı ifade eder. Şair Mithat Cemal Kuntay¸ "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/ Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır" diyerek bayrağımızın Müslüman-Türk Milleti için ne anlama geldiğini çok veciz bir şekilde ifade etmiştir. Bayrağımızın kırmızısı vatanımız uğruna canlarını fedâ eden şehitlerimizin kanıdır. Ay yıldız ise dinimiz İslâmiyet'i temsil eder. Bu nedenle her Müslüman evladının¸ şanlı mazimizin ve tarihimizin sembolü olan bayrağımıza sevgi ve saygı göstermesi gerekir.
Sonuç olarak söylemek gerekirse¸ bayrağımız millî birlik ve bütünlüğümüzün sembolü olduğu gibi¸ aidiyet duygusunu da yani bir devlete¸ millete ait olma duygusunu da bayrağımız sayesinde yaşarız. Zira bayrağımız¸ bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin ve istiklâl ve hürriyet âşığı milletimizin en büyük sembollerinden birisidir. Bizlere düşen¸ rengini şehitlerimizin al kanından alan bayrağımızı sevmek ve gerekli saygıyı göstermektir.
[1] Mehmet Doğan¸ Büyük Türkçe Sözlük¸ İz Yay.¸ İstanbul 1996¸ s. 122; İlhan Ayverdi¸ Misalli Büyük Türkçe Sözlük¸ C. 1¸ Kubbealtı Neşriyat¸ İstanbul 2006¸ s. 289.
[2] Orhan Köprülü¸ "Bayrak"¸ DİA.¸ C. 5¸ TDV. Yay.¸ İstanbul 1992¸ s. 247; Komisyon¸ "Bayrak"¸ Ansiklopedik İslâm Lügati¸ Tercüman Yay.¸ İstanbul 1985¸ s. 121.
[3] İbrahim Sarıçam¸ Hz. Muhammed (s.a.s.) ve Evrensel Mesajı¸ DİB. Yay.¸ Ankara 2005¸ s. 303.
[4] Mithat Sertoğlu¸ Osmanlı Tarih Lügati¸ Enderun Kitapevi¸ İstanbul 1986¸ s. 40.
Mehmet DERE
YazarYavuz Sultan Selim’in kısa süren saltanatından sonra Osmanlı Devleti’nin başına geçen oğlu Kanûnî Sultan Süleyman da babası ve dedeleri gibi tasavvufa meyilli bir padişahtı. Hatta o tasavvufa meyli ba...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
"İslâm¸ insanların bencil tutkularından¸ aşırı mal sevgisi ve hırstan korunabilmesi için cömertliği ahlâkî bir fazilet olarak kabul etmiştir. Bizim için her hususta en güzel örnek ...
Yazar: Mehmet DERE
“Sâde” yazmak, “basit” yazmak değildir. Çoğu kimse sâde kelimesini basit kelimesiyle aynı anlamda kullanır. Oysa sâde, içinde derinlik barındıran bir kavram… Fakat basit, sathîdir; yüzeysel, üstünkörü...
Yazar: Bilal KEMİKLİ
Sultan I. Abdülhamid’in yedinci kadınefendisi ve II. Mahmud'un annesidir. Eski hayatı ve Osmanlı Sarayı’ndaki yaşantısı hakkında çok sağlam ve tatmin edici bir bilgi yoktur. Kafkas kökenli olması muht...
Yazar: Zühal ÇOLAK