BALKANLARDAKİ TÜRK İZLERİ
Aslında bizim Balkanlar’la ilişkimiz çok eskilere uzanmaktadır; “Türkler V. asrın ilk yıllarından itibaren Balkanlar’a girdiler.
Aslında bizim Balkanlar’la ilişkimiz çok eskilere uzanmaktadır; “Türkler V. asrın ilk yıllarından itibaren Balkanlar’a girdiler. Atilla’nın Balkanlar’ın büyük bir bölümünü ele geçirerek İstanbul yakınlarına kadar geldiği biliniyor. Tarihen kolayca tesbit
edilebileceği gibi bu geliş Slavlar’ın Balkanlar’a gelişinden
epeyce öncedir. VII. yüzyıldan itibaren ise Türk asıllı Bulgar
kabilelerinin Balkanlar’a inişine tanık oluyoruz. Fakat bunlar daha
sonra Slavlaştılar. XI. ve XII. yüzyıllarda ise Peçenek¸ Kuman
ve Uz Türkleri Balkanlar’a gelip yerleştiler. XII. yüzyıl
ortalarında ise muhtemelen Moğol istilâsından kaçan Sarı Saltuk
ile sonraları onun adıyla anılan Türkmen aşireti Balkanlar’a
geçerek Dobruca dolaylarında ilk İslâmi cemaati meydana getirmiştir.
Fakat Balkanlar’la asıl uzun süreli ve kalıcı ilişkiler Osmanlılar
zamanında başlamış ve günümüze kadar devam etmiştir.
Osmanlılarda bu ilişkileri ilk başlatan Orhan Gazi’nin büyük
oğlu Rumeli fatihi adıyla anılan Süleyman Paşa’dır. Bosna’nın
fethi ise 1463’te Fatih Sultan Mehmet’e nasip olmuştur.1
Osmanlı döneminde asgari Bosna nüfusu kadar Anadolu Türk’ü Bosna
Beylerbeyliği sahasına yerleşmiştir. Yani bugünkü Bosnalıların
ya annesi Anadolu Türkü veya babası Anadolu Türküdür.
Osmanlı’nın zorla Müslüman etmesi gibi bir durum söz konusu
olmamıştır.
II. Kosova Muharebesinden sonra kendi istekleri ile Müslüman olan Boşnakların¸
1091’de Edirne yakınlarında Bizans ve Kıpçak ittifakı karşısında
perişan olarak Macarlara sığınan Peçeneklerin evladı olduğu bilinir.
Ancak Macar devletine sığınan Peçenekler yerleştirildikleri bölgede
kesif Slav toplulukları arasında kalmışlardır.2
Bosna’daki Osmanlı eserini en iyi temsil eden şey Bosna halkının
kendisidir. Boşnakların siyasal ve toplumsal model olarak¸ tüm yıkım
ve katliamlara¸ yakın geçmişlerindeki provokatif deneyimlerine
rağmen bir arada yaşamada¸ Saraybosna’nın çok kültürlü yapısını
korumada gösterdikleri bilinç bence Osmanlı’nın bıraktığı
en anlamlı tarihî mirastır.
Mostar müftüsünün vecize gibi sözü: “Artık
bundan sonra kimse bizi yok edemez; zira mezarların parklara dönüştürüldüğü dönemden
parkların mezarlık yapıldığı bir savaş döneminden geçerek
kimliğimizi korumanın bedelini ödedik.”3 Sırp katliamıyla hatırladığımız
Bosna aslında taşıdığı Osmanlı mirasının¸ Osmanlılık kimliğinin bedelini ödedi.
Bu bize Osmanlılık denilen olgunun sadece Türklerden ibaret olmadığını
da işaret ediyor.
Rum Gazileri
“
Bunlar ve nicesi¸ evvelkilerdir
Cennet mekândırlar¸ yanabilmezler”
N. Yıldırım Gençosmanoğlu
Balkanlar’da Türk kültürü ve dili ile ilgili izler
13. yüzyıldan itibaren görülür. 14. yüzyıldan sonra
dinî tasavvufî edebiyat yayılmaya başlamıştır. Bunun
somut örneklerinden olan aynı zamanda Mostar’da görülmesi
gereken yerlerden biri de Blagey’dir. Son derece güzel bir mekân¸
bir tekke için en elverişli su kenarı. Doğa ve mimarlık güzellikte
yarışmış âdeta.
Balkanlar’da 14. ve 18. yüzyıllar arasında Balkan halkları dil ve
dinlerini değiştirmeden Türk usûlü yaşamışlardır.4
Bu tarzın bu rahatlığın¸ bu serbestliğin¸ bu hoşgörülü hayatın
sonunda Makedonya’da¸ Bosna’da Hristiyan halk¸ kitleler halinde İslâm
dinine geçmişlerdir. “Osmanlı ile birlikte yaşama
biçimleri¸ gelenek ve görenekleri¸ kültürleri¸ cami¸ hamam¸
medrese¸ tekke¸ türbe değişimin simgeleri olmuştur. Özellikle
15. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasal alanda da güçlü olduğu
bu dönemlerde edebiyatta da etkili eserler ortaya çıkmıştır.
Gül budanmış dal dal olmuş
Menekşesi yol yol olmuş
Siyah zülfün tel tel olmuş
Ben bu yerlerden gideli
Gurbet ellere düşeli
Ö
ksüz Âşık
Â
şıklar sazını ve bağlı bulundukları âşıklık geleneğini
ta Balkanlar’a taşıyarak buralara yaymışlardır. Çeşitli
tarikatlara bağlı dervişler¸ şeyhler gelerek tekkeler kurmuşlardır.
Buralarda yetişenler Balkan divan edebiyatının ve Balkan Türk tekke
edebiyatının temellerini atmışlardır.5
Rumeli coğrafyasında o kadar tutulur ki divan şiiri. Sadece Bosna’da
26 büyük şair¸ Belgrat’ta ise 11 büyük şair
yetişmiştir.6
Balkanlar’da doğmuş pek çok şair de İstanbul’a
giderek şöhret olmuşlardır. Osmanlı’dan sonra “Balkan
Kökenli” Türkiye Cumhuriyeti bünyesinde pek çok Türk
şair ve yazarlar biliyoruz. En bilinenleri; Yahya Kemal Beyatlı¸ Mehmet Âkif
Ersoy¸ Ömer Seyfettin. Milli Edebiyat akımına öncülük eden
Genç Kalemler Mecmuası Selânik’te başlar yayına. Aslında
Osmanlı izleri Anadolu’dan çok Rumeli’de daha iyi görülebilir.
Bu kayırmadan çok ayırmamanın neticesidir. Sırp ve Hırvat dillerinde 7000
Türkçe kelimenin bulunması ne büyük etkiler¸ neler bırakıldığının
bir delili değil midir?
“
Ben ölürüm BOSNA-HERSEK düşerse
Uz¸ Kıpçak¸ Tacik bana küserse
Fikir atım¸ sevi dağın aşarsa;
Maraş¸ Antep¸ Şırnak vatanım derim
Şakak kemiğinden süzülür terim”
Sıddık Özer
Bosna-Hersek Müslümanları yaşadıkları bölgelerde¸ üstelik
de yüzyıllar boyunca süren Türkçe ve oldukça da
güzel bir edebiyat meydana getirmişlerdir. Bosna’daki Müslüman
Türk edebiyatının ilk dönemi olarak kabul edilen XVI-XVII. yüzyıllarda
daha çok lirik türde edebî eserler verilmiştir. Bu dönemde
Ziyai¸ Nekresi¸ Derviş Paşa¸ Beyazidagiç¸ Mezaki¸ Sabit
gibi şairler öne çıkarlar. Hele de Sabit’in Miraç ile
ilgili manzumesi çok ünlüdür.7
Hülâsa Kemal Tahir’in dediği gibi Türkiye’nin yolu
tarihinden kesiliyor. Bu eşsiz eserler¸ bu kültür¸ bu birikim
ister istemez bizi dünya devleti konumuna getirmiştir. İstesen de
sıyrılamazsın. Sorumluluk var üstünde. Büyüklüğün
gereği bu.
Bosna Hersek Destanı
“
Bosna’nın dağları dumandır¸ kardır
Müminin sükûtu sade vakardır
Orda Osmanlı’nın kokusu vardır;
Yüksekte olmalı¸ iman yüksekte!
Her şehit bir tohum¸ Bosna-Hersek’te”
Ahmet Çelen
Dipnot
1- İsen¸ Mustafa¸ Balkanlarda Değişen Sınırlar¸ Türkiye Günlüğü¸
Sayı:19¸ Yaz-1992¸ s. 90
2- Kafalı¸ Mustafa¸ Bosna-Hersek Meselesi¸ Türk Yurdu¸ Temmuz-1995¸ Sayı:
95¸ s. 3-4
3- Kemal Kahraman’ın Balkanlardaki Osmanlı Varlığı Üzerine Akif Emre
ile Yaptığı Konuşma¸ Çerçeve¸ sayı: 25¸ Ocak-2000¸ s. 123
4- Artun¸ Erman¸ Rumeli Kültürü¸ Balkan Türk Edebiyatlarına
Genel Bir Bakış¸ Sayı: 8¸ Kış-2004¸ s. 68
5- Artun¸ Erman¸ a.g.e.¸ s. 69
6- Doğan¸ M. Nur¸ Divan Şiirinde Rumeli Coğrafyası ve Rumeli Şehirleri¸
Rumeli Kültürü¸ Sayı: 9-10¸ 2004¸ s. 23
7- Mometak¸ Fehim¸ Türkçe Yazılmış Bosna Edebiyat Mirasını
Araştırmak (Çev: Altay Suroy)¸ Yedi İklim¸ Sayı: 55¸ Ekim-1994¸
s. 41
Cemil GÜLSEREN
Yazar"Ben oldum olası memleketimizi¸ memleketin şehirlerini anlatan kitapları öncelikle alır okurum¸ onlara kanım daha çok kaynar. Onlarla hemencecik kaynaşırız. Samimi dillidirle...
Yazar: Cemil GÜLSEREN
"Artık misafirlik¸ kültür tarihimizin kitaplarında kaldı. O da terim olarak. Ev¸ hane¸ aile hep yalnız kaldı. Yalan oldu hısım akraba. Donanımlı¸ son derece lüks evler dış...
Yazar: Cemil GÜLSEREN
Her ilim dalı ‘hoca-talebe’ münasebetinin zorunlu olduğu süreçlere şahitlik eder. Örneğin bir ustanın dizinin dibine oturmadan usta bir marangoz olunmayacağı gibi bir kimsenin alanında uzman bir hocan...
Yazar: Fatih ÇINAR
Şeyh Abdurrahman Erzincanî’nin soyu, Orta Asya’dan gelerek Erzincan’a yerleşmiştir. Evlâd-ı Rasûl’den ve Yıldırım Bâyezîd devri meşayihlerindendir. Zamanının gerekli ilimlerini memleketi olan Erzincan...
Yazar: Resul KESENCELİ