BÂBIÂLİ'DE HAYAT
Edebiyatımızın üretken ismi Mehmet Nuri Yardım'ın yeni kitabı Çağrı Yayınları aracılığı ile okurlarla buluştu. Bâbıâli'de Hayat adını taşıyan kitap¸ isminin kaynağı olan Bâbıâli'yi yalnızca bir semt olarak anlatmıyor¸ O semte anlam kazandıran bir devri¸ yaşayanların tanıklıkları ile yâd ediyor.
Edebiyatımızın üretken ismi Mehmet Nuri Yardım'ın yeni kitabı Çağrı Yayınları aracılığı ile okurlarla buluştu. Bâbıâli'de Hayat adını taşıyan kitap¸ isminin kaynağı olan Bâbıâli'yi yalnızca bir semt olarak anlatmıyor¸ O semte anlam kazandıran bir devri¸ yaşayanların tanıklıkları ile yâd ediyor.
Kitapta Mehmet Nuri Yardım'ın 1985 - 2013 yılları arasında yapmış olduğu röportajlar yer alıyor. Yazar¸ Bâbıâli'nin basınyayın hayatının kalbi olduğu zamanları yaşamış ve o dokuda izler bırakmış olan 26 önemli ismin izinden giderek onlara sorular yöneltmiş; semtin¸ en azından basınyayın dünyasının eski rûhuna tekrar kavuşabilmesi için neler yapılmasI gerektiğini onların hâtıra¸ gözlem ve tecrübelerini konuşturarak ele almış.
Bâbıâli'de Hayat'ın sayfalarında gezinmek¸ birbirinden değerli pek çok ismin kültür sohbetlerine kulak vermek gibi. Örneğin bir sayfada Dursun Gürlek tashihin mâhiyetiyle ilgili düşüncelerini beyan ediyor; İbnülemin Mahmud Kemâl İnal'e dâir yapmakta olduğu araştırmalardan detaylar paylaşıyor.
Başka bir sayfada ise Gürbüz Azak¸ merhum yazarımız Peyami Safa ile ilgili hüzünlü bir hâtırasını anlatıyor; insanlarımızın¸ özellikle de gençlerimizin millî ve mânevî kültürümüzü çok iyi tanıması gerektiğinin altını çiziyor. Hüseyin Movit medya ve eğitim dünyasında sıklıkla yapılan dil yanlışlarını sıralarken (ki kitabın en ilginç yerlerinden biri o kısım) okuyucu kendi yanlışlarını gözden geçirme ihtiyacı hissediyor. Yazıkatüristimiz Lütfü Oflaz mizahın Türkiye'deki mâcerâsını edeb çerçevesinde değerlendiriyor. Söyleşilerin içinde en dikkat çekici olanların başında ise Olcay Yazıcı'nın cümlelerinin ağırlandığı bölüm geliyor. Yazıcı'nın tesbitleri özümüzden nasıl uzaklaştığımızı ortaya seriyor; okurken¸ "merhum haklı¸ kültürel çölleşme geleceğimizi tehdit ediyor¸ fakat şükür ki ırmaklar da onlar gibi emektarların sayesinde sonsuza akmaya devam ediyor." diyorsunuz.
Röportajların satır aralarında Beşir Ayvazoğlu'nun çocukluğunda iflah olmaz bir Jules Verne ve çizgi roman okuyucusu olduğu; Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın okuma yazması olmamasına rağmen tashihe fazlasıyla önem verdiği gibi pek çok enteresan gelen¸ gülümseten detaya da rastlamak mümkün.
Lâkin kitap sadece bir anılar söyleşisi olarak düşünülmemiş. Yazarın sorduğu ustaca sorular konuklarını mâzinin sayfalarında yolculuğa çıkarırken tecrübelerini süzerek okuyucuyla paylaşmalarına da vesile olmuş. Dolayısıyla kitap¸ basınyayın dünyasına ilgi duyan ya da dâhil olmak isteyenler için yol gösterici olma¸ üslup kazanmaları için duayenlerden öneriler barındırma mâhiyetini de taşıyor.
Gerek konuşmacıların bahsettiği eserler¸ gerekse söyleşilerin sonunda yer alan kaynak niteliğindeki kitaplar listesi ise bu tür kitapları başka değerli kişileri ve eserleri keşfetme vesilesi olarak görenler için hazine niteliğinde.
Her şeyden önemlisi¸ kitapta yer alan feyizli röportajlar ve anlatılan irfanla örülü zamanlar gösteriyor ki¸ artık sadece turistik bir bölge olarak görülen ve özellikle de yemeiçme mekânlarıyla işgâl edilen Bâbıâli ve çevresinin târihimizi şekillendiren o eski dokusunun daha fazla bozulmadan korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması lâzım! Zîrâ değerlerimizin göz göre göre yok olmasından anlaşılıyor ki¸ toplumun sadece midesi için değil¸ asıl beyni için verimli beslenmeye ihtiyacı var!
Bâbıâli'de Hayat Mehmet Nuri Yardım Çağrı Yayınları
Tel: 0212 516 20 80
Hüsnâ KARANFİL
YazarSultan I. Abdülhamid’in yedinci kadınefendisi ve II. Mahmud'un annesidir. Eski hayatı ve Osmanlı Sarayı’ndaki yaşantısı hakkında çok sağlam ve tatmin edici bir bilgi yoktur. Kafkas kökenli olması muht...
Yazar: Zühal ÇOLAK
Yavuz Sultan Selim’in kısa süren saltanatından sonra Osmanlı Devleti’nin başına geçen oğlu Kanûnî Sultan Süleyman da babası ve dedeleri gibi tasavvufa meyilli bir padişahtı. Hatta o tasavvufa meyli ba...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Her ilim dalı ‘hoca-talebe’ münasebetinin zorunlu olduğu süreçlere şahitlik eder. Örneğin bir ustanın dizinin dibine oturmadan usta bir marangoz olunmayacağı gibi bir kimsenin alanında uzman bir hocan...
Yazar: Fatih ÇINAR
“Yaratılanı yaratandan ötürü sevmek” mefhumu, insanlara genel manada güzellikleri telkin eder. Yaratılmışların en şereflisi olan insan elbette ki, “ahsen-i takvim” olduğu için fıtrî olarak da, cismî o...
Yazar: Musa TEKTAŞ