BABA, ANNEME BAĞIRMA
Şair ve yazar Özcan Ünlü'nün yeni romanı "Baba¸ Anneme Bağırma" Biberon kitaplar tarafından Mayıs 2005'te okuyucuyla buluşturuldu.
Çocuk psikolojisinin romanı olarak sunulan kitap 125 sayfadır. 12 yaşındaki bir kız çocuğunun gözünden aile içi şiddeti ele alıyor ve çocuğun ailesinden başlayarak içinde bulunduğu çevreye yabancılaşmasını ve yalnızlaşmasını sürükleyici bir üslupla işliyor.
Asıl mesleği gazetecilik olan Özcan Ünlü edebiyat alanında ortaya koyduğu eserlerle de kendini kabul ettirmiş hak ettiği yere ulaşmış bir yazarımızdır.
Kitapta¸ 12 yaşındaki Özlem
Şair ve yazar Özcan Ünlü'nün yeni romanı "Baba¸ Anneme Bağırma" Biberon kitaplar tarafından Mayıs 2005'te okuyucuyla buluşturuldu.
Çocuk psikolojisinin romanı olarak sunulan kitap 125 sayfadır. 12 yaşındaki bir kız çocuğunun gözünden aile içi şiddeti ele alıyor ve çocuğun ailesinden başlayarak içinde bulunduğu çevreye yabancılaşmasını ve yalnızlaşmasını sürükleyici bir üslupla işliyor.
Asıl mesleği gazetecilik olan Özcan Ünlü edebiyat alanında ortaya koyduğu eserlerle de kendini kabul ettirmiş hak ettiği yere ulaşmış bir yazarımızdır.
Kitapta¸ 12 yaşındaki Özlem'in gözünden anne baba ilişkisini¸ anlaşmazlık¸ şiddet¸ ahlak¸ anlayış¸ hoşgörü¸ tahammül¸ sabır¸ sevgi¸ saygı¸ sahiplenme ve değer verme kavramlarını yorumlayan yazar¸ ilk gençlik hatalarının insanların sonraki yaşlarında hayatlarını nasıl mahvettiğini trajik bir kurguyla yansıtıyor.
Büyüklerin Suçunun Faturası Küçüklere
Aile içi iletişimsizliğin ispatı mı desek¸ tescili mi desek kitap için ne dersek diyelim bir şey çok çıplak bir şekilde ortada sonuç olarak.
Kötü başlangıç iyi gitmiyor dahası iyi bitmiyor. Ne yaparsan yap temel yanlış atılmış bir kere.
"Bu eserde sevgi sorgulanıyor mu?" derseniz¸ olmayan sevginin nesi sorgulansın.
Niye böyle olduk¸ bu denli katı acımasız korkuya dayalı güce bağlı sevgi olur mu? Dünyanın merkezine kendini koyan bir baba… Etrafımızda örneklerine oldukça rastlanan kahramanlar var. Çilekeş anne¸ katı baba¸ mağdur çocuk. Olanı biteni anlamaya çalışan çocuğun aldığı cevap "-Lütfen yine başlamayalım kızım…" Oysa sevildiğini bilmek ve hissetmek yalnızca çocukların değil büyüklerin de ne kadar hakkı değil mi?
Ufacık bir gerginlikte kavga ediyoruz¸ anlaşılamadığımız zaman her şeye küsüyoruz¸ sevdiğimizi söylemekten hep kaçıyoruz (sevsek bile) başarıları alkışlamıyoruz (bu tam bize uygun bir tavır kıskanmak bizim halkın en bariz karakteristik özelliği de…) Dinlemesini bilmiyoruz. Çevremizde böyle tipler¸ ilişkiler o denli yaygın ki Özlem gözlemleriyle bizi gözetlemiş adeta bizi özetlemiş.
Özcan Ünlü'ye teşekkür ediyoruz. Çağdaş toplumun kediye köpeğe verdiği önemi çocuğundan esirgeyen dahası onun harçlığını bol vermekle¸ giysisini çoğaltmakla vazifesini yaptığını sanan bir modern toplum içinde daha başka sorumluluklarımızın¸ kaygılarımızın da olduğunu bu kitapla hatırlattığı için.
Didaktik tarz öne çıkmış. Ahlaki öğütler fazlaca serpiştirilmiş. Psikolojiyi kullanarak kendi kendine yapılan konuşmalar içten geçeni¸ akıldan geçeni dışa yansıtma tarzı hâkim.
Roman olarak alışılagelmiş dış mekân - tabiat tasvirleri yok. Kısa mesafelerle alt ve ara başlıklar bölümlere geçişi kolaylaştırmış.
Sayın Ünlü¸ peki kimlere seslenmiş derseniz en önde kızlara bilhassa genç kızlara evlilik çağına ermiş gençlere. Aklınızı başınıza devşirin dercesine "Bir cahillik ettik işte" dememeleri için. Olanla ölene ne çare? Ekonomik özgürlüğü olmayan kadının çaresizliğini çok çarpıcı bir şekilde yansıtmış. İşkence¸ küfür¸ dayak müstahak ona. Kitabı okudukça isyan ediyorsunuz. Ah bu çocuk. Zulme dayanmak zalime boyun eğmek bu çocuklar yüzünden. Bu kitapta dikkatimi çeken bir şey daha var. Doğrusu çoğumuz dayanamayız. Yazarımız iyi örnek çizmiş. Mağdur anne ve kız iyi dayanmışlar. Umutlarını yitirmiyorlar. Ve hiç beddua ağızlarından çıkmıyor babaya. Biz okuyucu olarak zor dayandık. Bir de sonunda bekliyorsunuz ki kötü adama bir şey olsun ya yola gelsin ya burnu sürtsün. Onu kaderine bırakıyor yazar.
Okurken kitapla birlikte kendinizi de okursunuz. Satır aralarında ne kadar bizden bir şeyler var görürsünüz. İşte o kadar yakınız kitaba.
Hepimizin nazlanacağı¸ konuşacağı¸ sağlıklı bir iletişim kuracağı biri olmalı ya da o biri biz olabilmeliyiz. Kitabın özü de bu zaten.
Cemil GÜLSEREN
YazarYavaşça gözlerini açtı. Nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Son hatırladığı şey zıplarken bir tele takıldığı ve karnının çok acıdığı idi. Ne kadar çabalasa da o telden kurtulamamış bitap düşmüştü. ...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Sultan I. Abdülhamid’in yedinci kadınefendisi ve II. Mahmud'un annesidir. Eski hayatı ve Osmanlı Sarayı’ndaki yaşantısı hakkında çok sağlam ve tatmin edici bir bilgi yoktur. Kafkas kökenli olması muht...
Yazar: Zühal ÇOLAK
Sevgili çocuklar; “Bizim en vefalı dostlarımız kitaplardır.” desem abartmış olur muyum acaba? Beni bu yargıya götüren etkenlere bir göz atalım isterseniz. Hiç unutmam; orta ikinci sınıfa gidiyordum....
Yazar: Sırrı ER
"Yakınları olarak siz duyar mısınız¸ duymaz mısınız? Deyiverirler hep birlikte; Başınız sağ olsun. Allah rahmet etsin.' Siz bir canı kaybettiniz. Dostlarınıza telefonda Kaybettik'...
Yazar: Cemil GÜLSEREN