AZİM VE BAŞARI
Azim, bir işi başarma isteğidir. Emektir, vazgeçmemektir, direnmektir. Ancak bu şekilde çalışanlar başarıya ulaşır, kendilerine ve çevresine faydalı olabilirler. Azmin ilk şartı inanmaktır. “Başaracağına inanmak, başarmanın yarısıdır.” sözü, bunu doğrulamaktadır. Başarı varsa, arkasında bir fedakârlık, bir emek söz konusudur. Kimisi uykusundan, kimisi malından, kimisi dinlenmesinden, kimisi gezmesinden feragat etmiştir. Ama bu fedakârlığın meyvelerini görmüştür. Düşünmeden, planlamadan girişilen işler insanı bazen hayal kırıklığına uğratabilir. Şartların elverişsizliği ve türlü nedenler yüzünden izlediğimiz yol olumlu neticeler vermeyebilir. Yaptığımız işlerde karşılaştığımız zorluklar, farklı ilham kaynağımız olabilir. Bu defa başka bir yol denememiz gerekir. “Suyu düşünmek, susuzluğu gidermiyorsa, odunu düşünmek de, insanı ısıtmaz." bir şeyi sadece düşünmek ve istemek insanı hedefine ulaştırmaz. Gayret, mücadele, kararlılık ve azim olması gerekir. Azim inanmak ile doğrudan ilişkidir. Başarının elde edilmesi için o başarıya inanılması şarttır. Başarabileceğine inanan kişi azimli bir insandır. Bu yüzden insan önüne çıkan engellerden korkmayarak, kendisine inanmaya, başarıyı düşleyerek ve azmederek yoluna devam etmelidir. Böyle yapanlar bir gün mutlaka başarıya ulaşacaktır. Bir işin ilk denemede başarıya ulaşamamış olması hiçbir zaman yapılamayacağı anlamına gelmez. Unutmayalım ki, Fatih Sultan Mehmet tarih boyunca 28 defa kuşatılmış, ama alınamamış İstanbul'u 29. kuşatmada almıştır. Önemli olan inanmak, azim, gayret, mücadele ve kararlılıktır. Başarma konusunda hırs ve azmi birbirine karıştırmamak gerekir. Hırs gerektiğinde yıkıcı olabilir, azim ise yapıcıdır. Hırslı olanlarda amaç “ötekini geçmek”tir. Azimde ise üzerine aldığı sorumluluğu tamamlamak esastır Hırs, başarıya ulaştırabilir ama bu başarı genel olarak huzur vermez. Hırs olduğunda sürekli birileri ile rekabet etme ve onları yenme ihtiyacı duyulur. Bu da ruhsal yönden mutluluk vermez. Azim ise, huzuru önemli ve öncelikli görür. Başkalarıyla yarışa girmeden sadece görevi koyduğu için gayret eder. Bu durumda; daha sağlıklı ilişkiler kurarak huzurlu bir yaşam sürer. Bir çocuk, ilk başta zorlanarak, acemice yaptığı bir şeyi ilerde profesyonelce yapmayı başardığında şöyle düşünür: Bilmiyordum, çok denedim, şimdi kusursuz yapıyorum. Yani öğrenmenin tek seferde olamayacağını anlar. Azimli olursa, çıkacak engelleri aşarak sonuca gideceğini öğrenir. Bu şekilde sadece okulda değil, hayatta başarılı olur. Azimli öğrenci zirveden önce basamaklara odaklanır. Çünkü zirveye uçarak varılmaz. Önündeki basamaklarda kendine güveni, arkada bıraktığı basamaklardan gelir.
Naciye BEYZA
YazarYelpaze: Sallandığında küçük bir hava akımı yapan ve özellikle yüzü serinletmeye yarayan, küçük, katlanabilir, taşınabilir araç. Yelkenli: Yelkeni olan, rüzgâr gücünden yararlanarak yelkenle giden ...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Hoşgörü; insanın kendinden farklı düşünen inanç ve davranışlarda bulunan kişilere karşı saygılı, sevecen olması hâlidir. Hoşgörü hiçbir menfaat gözetmeksizin insanlara yardımcı olmaktırHoşgörü bir vur...
Yazar: Naciye BEYZA
Sevgi, sevilen varlığın mükemmelliği, güzelliği, insana olan faydası gibi sebeplere dayanır. Bu açıdan baktığımız zaman Peygamber Efendimiz sevgiye en çok layık olandır.Peygamberler, Allah'ın kulu ve ...
Yazar: Naciye BEYZA
İmanın şartlarından biri de meleklere iman etmektir. Melekler nuranî varlıklardır. Dişi veya erkek ayrımı söz konusu değildir. Sürekli Allah'ın emrettiği gibi ibadet ile meşguldürler. İnsanlar gi...
Yazar: Naciye BEYZA