ANNE-BABA VE ÇOCUK İLŞKİLERİ
Millî ve manevî değerlerin her geçen gün zayıfladığı toplumumuzda özellikle yaşlılara karşı büyük bir sorumsuzluk yaşanıyor. Huzur evlerine başvuruların daha çok çekirdek ailenin hâkim olduğu batı bölgelerinden yapıldığı belirtilmektedir. Bu durumu değerlendiren uzmanlar toplumu ayakta tutan manevî değerlerin güçlendirilmesi gerektiği üzerinde duruyorlar. Son yıllarda huzurevlerine sadece kimsesizlerin değil, çocukları tarafından açıkta bırakılan insanlar da başvuruyor. Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden çok başvuru olmuyor. Oralarda toplumsal değerler daha güçlü olduğu için, aileler büyüklerine sahip çıkıyor. 2015 rakamlarına göre Türkiye’de 297 huzurevi var. Bunun 109’u devletin ve bu huzurevlerinde 11 bin 156 yaşlı konaklıyor. Türkiye genelindeyse, yaklaşık 20 bin yaşlı huzurevinde kalıyor. Huzurevi maliyetli bir model. Bir yaşlının devlete aylık maliyeti 3 bin lira. Evinde bakımın maliyeti daha düşük. Engelli ve yaşlı bireylerin evde bakımlarından, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı sorumlu. Hizmet, gündüzlü ya da yatılı olmak üzere iki türlü veriliyor. Şu anda da 5517 yaşlıya evde bakım hizmeti sunuluyor. Bu işin uzmanları hedeflerini şöyle açıklıyor. “Yerel yönetimlerle birlikte gerektiği kadar, örneğin haftada bir kez, yemeğinin yapılması. Yemeğini yaparsınız koyarsınız. Sağlıkla, ilgili destek verirsiniz. Örneğin, ihtiyacı olan yaşlıyı alıp doktora götürmek mümkün. Evinde kan almak da olabilir. İlaç alıp almadığını takip etmektir. Biz bu tip destekleri, yerinde vermek istiyoruz. Yaşlılarımızın evini temizleyip, yemeğini yaparsanız, sağlık kontrollerini de yaptırırsanız huzurevine gitmesine gerek kalmaz.” Bir sosyolog, yapılan bu başvuru yoğunluğunu toplumda yaşanan sosyal değişime bağlıyor. Sosyal değişime örnek olarak da modern çalışma hayatını, çekirdek aile yapısını ve manevî değerlerin zayıflatılmasını gösteriyor. Bugün aile bireylerinin bir arada yaşamaya teşvik edileceğine, bunun tam tersi yapılmaktadır. Aile içi bağlar kaybolunca insanlar kendilerini ya sokakta buluyor, ya da kendilerini bu kurumlara atıyor. Bu tek başına bir eğitim meselesi değildir. Toplum olarak bu konunun üzerinde hassasiyetle durmak gerekir. Ailede sevgi bağları küçük yaşlarda kurulmalı, temeller sağlam bir şekilde zamanında atılmalı ki, istenmeyen durumlar yaşanmasın. Bağlar zedelendiği zaman yukarıda anlattığımız huzurevleri denilen, bana göre huzursuzluk evinde yaşayanların sayısı üzülerek söyleyelim ki daha da artacaktır.
Ali ÖZKANLI
YazarYazar Fatih Çınar’ın Dervişane adlı kitabı okuyucusuyla buluştu. Kitabın önsözünde sûfîlerin yaşam alanlarının hemen hemen hepsinde bir şekilde hayata tesir ettiklerini belirten yazar. Bunu şu şekilde...
Yazar: Yusuf HALICI
Zembilli Mahlası Sekizinci Osmanlı şeyhülislâmıdır. İsmi, Ali bin Ahmed bin Cemâleddîn Muhammed’dir. Lakabı Alâeddîn el-Hanefî er-Rûmî’dir. Cemâleddîn Aksarâyî’nin torunudur. Dedesine nisbetle “Cemâl...
Yazar: Resul KESENCELİ
Yaşadığımız şu fâni dünyada sağlıklı, huzurlu ve mutlu olmamız yapacağımız her işimizde çok önemlidir. Nefsimizden başlayarak, ailemize topluma faydalı olmanın yollarını aramak zorundayız. Öncelikle k...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Çocuklarımız: en büyük değer, paha biçilemeyen bir kıymettir. Hangi bahçenin çiçeği olursa olsun aynı şefkati, aynı sevgiyi, aynı ölçüde hak ettiğini bütün insanların bilmesi ve uygulaması gerekir. Dü...
Yazar: Ali ÖZKANLI