Anasının Kuzusu
Çanakkale’nin köylerinden her gün bıyığı henüz terlememiş, çocuk denilebilecek yaştaki yüzlerce genç, savaşa katılmak üzere birliklere katılıyordu. Kısa süreli bir eğitimden sonra bölük bölük cepheye gönderiliyorlardı.
Yüzbaşı Sırrı Bey, ikindi vakti yeni gelen askerleri denetlerken, içlerinden Hasan isimli genç bir Mehmetçik’in saçının bir tarafının kınalanmış olduğunu gördü ve sordu;
- Hiç erkek kınalanır mı?
Hasan, sebebini bilmediğini söyledi. Ve son derece utangaç bir ses tonuyla sözlerini tamamladı:
- Buraya gelmeden evvel, anam kınalamıştı komutanım.
Hasan, komutanının isteği üzerine hemen anasına kısa bir mektup yazdı. Başına kına yakmasının sebebini sorgulayan mektubunda, duygularını satırlara şöyle döktü:
“Anacığım, kardeşlerimi askere gönderirken başlarına kına yakma, utandım. Kumandan efendi bana sordu, cevap veremedim. Niye benim saçımı kınaladın? Kardeşlerim de cevap veremeyip utanmasınlar.”
Bir süre sonra annesinden beklediği mektup ve cevap geldi. Anasının, mektubunda geçen sözler gerçekten de çok ibret verici ve düşündürücüydü. Duygu ve özlem dolu mektupta, anası şöyle diyordu:
“Ey gözümün nuru Hasan’ım,
Vatan sevgisi içimizde alev alev yanıyor. Sen ecdadından, babandan aşağı kalamazsın...
Ben, senin anan isem; beni ve seni Allah yarattı, vatan büyüttü. Allah, bu vatan için seni besledi.
Bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor... Sen bu ailenin seçilmiş bir kurbanısın...
Hasan’ım, söyle kumandan efendiye:
Bizim köyde kurbanlık ayrılan koyunlar kınalanır... Ben de seni evlatlarımın arasından vatana kurban adadım. Onun için saçını kınalamıştım...
Hüküm Allah’ındır... Allah, seni İsmail Peygamberin yolundan ayırmasın! Seni melekler şimdiden rahmetle anacaktır. Gözlerinden öperim...”
Anasının mektubu geldikten bir süre sonra Kınalı Hasan şehit düştü. Hasan, yılmadan düşman üzerine atılmış; ancak bir çarpışmada ağır yaralanarak Kocadere Köyü’ndeki sargı yerine getirilmişti.
Fakat tedavi edilmeye fırsat kalmadan o kınalı başını, Allah ve vatan yolunda kurban etmişti. Diğer şehitlerle birlikte, Hasan’ın da kimlik tespitini yapıp köy mezarlığına gömeceklerdi.
Yedek Subay Mehmet Efendi, üzerini ararken anasının mektubunu ve kendisinin henüz tamamlayamadığı şu duygu yüklü şiirini buldu:
Anam yakmış kınayı adak diye,
Ben de vatan için kurban doğmuşum.
Anamdan Allah’a son bir hediye,
Kumandanım ben İsmail doğmuşum...
İsmail ÇOLAK
YazarSiyonistlerin, Osmanlı’yı inkıraza uğratma ve Filistin’de Siyon devletini inşâ etme projesinin hayata geçmesi açısından patlak veren Birinci Dünya Harbi, en elverişli ortam ve altın bir fırsat mesabes...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Eşsiz Boğaz’ı ile iki kıtayı birbirine bağlayan, bir çağı kapatıp bir çağın açılmasına neden olan, doğal güzellikleri, tarihî binaları, sarnıçları, çeşmeleri, yalıları, sarayları, kasırları, kiliseler...
Yazar: Erdal KARASU
Sevgili arkadaşlar, yaşadığımız şu dünya üzerinde insanlar, hayvanlar ve bitkiler olmak üzere sayısız canlı yaşamaktadır. Kâinatın yaratıcısı olan Yüce Rabb’imiz her canlıyı yaşadığı ortama uyum sağla...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN
Maraşlı Müderris Mehmed Alparslan Efendi, halk arasında “Vezir Hoca” ya da “Vezir Fakı” olarak bilinirdi. O belki de, hocaların ve sarıklı mücahitlerin “veziri” idi.1883’de Maraş’ta doğdu. Aslen Cerit...
Yazar: İsmail ÇOLAK