AMENTÜMÜZ YÜCE YARATICI’MIZI TANIYALIM “ALLAH’A İMAN”
Allah, Yüce Yaratıcı’mızın özel adıdır. Biz, her şeyi yoktan var edenin Allah olduğuna inanırız. Her şeyin sahibi ve yöneticisi O’dur. Onun eşi ve benzeri yoktur. Allah’ın zatını göremeyiz ama varlığını ve kudretini eserlerinde görürüz.
Aklını kullanan ve normal düşünce becerisine sahip olan herkes, hiçbir şeyin kendiliğinden olamayacağını, her eserin, basit bir masanın ya da bir evin mutlaka bir ustasının olması gerektiğini düşünür. O halde koskoca dünyanın, Güneş sisteminin ve kâinatın da sonsuz güç ve kudret sahibi bir yaratıcısının olması gerekir. İşte bu yaratıcı, Allah (cc.)’tır.
Allah’ın Zatî Sıfatları
Allah’ın zatî (varlığıyla ilgili) sıfatları hakkında şu bilgilere sahibiz:
- Vücut: Allah’ın nasıl olduğunu bilmediğimiz bir bedeni vardır.
- Kıdem: Allah ezelîdir, başlangıcı yoktur.
- Beka: Allah’ın sonu yoktur, ebedîdir.
- Vahdaniyyet: Allah tektir, eşsizdir.
- Muhalefetü’n-li’l-havadis: Sonradan yaratılanlara benzemez.
- Kıyam bi nefsihi: Varlığı kendindendir, var olmak için başkasına ihtiyacı yoktur.
Allah’ın zatını ve mahiyetini (nasıl biri olduğunu) asla bilemeyiz. Bu hususta düşünmek de doğru değildir. Bizim zihnimiz onun zatını kavrayamaz, her neye benzetilirse benzetilsin o değildir, onu bir şeye benzetmek de caiz değildir. Biz Allah’ı fiilleri, faaliyetleri ve eserleri ile tanırız. Buna göre, Allah’ın subutî sıfatları şunlardır:
Allah’ın Subutî Sıfatları
- Hayat: Allah diridir.
- İlim: Allah her şeyi bilir.
- Semi’: Allah her şeyi işitir.
- Basar: Allah her şeyi görür.
- İrade: Allah diler ve dilediğini yapar.
- Kudret: Allah’ın her şeye gücü yeter.
- Kelam: Allah, kulları ile konuşur. Vahiy göndermesi, Kur’an, Allah’ın kulları ile konuşmasıdır.
- Tekvin: Allah dilediğini yaratır.
Biz Allah’ı, Kur’an’ın kendisini tanıttığı kadarı ile tanıyabiliyoruz. İhlas Suresi’nde, Ayete’l-Kürsi’de
1, Haşr Suresi’nin son ayetlerinde ve daha çok ayet sonlarında yer alan er-Rahman, er-Rahim, el Aziz vd. sıfatlarında Allah bize kendisini tanıtır. Allah’ı tanıtan 99 güzel isme Esma-i Hüsna denilmektedir. Halk arasında Kulhü olarak bilinen surede Allah bize saf tevhit inancına göre tanıtıldığından, İhlas Suresi denilmiştir. Sure mealen şöyledir:
“De ki ‘Allah tektir. Samet’tir. (Her şey ona muhtaçtır, O hiçbir şeye muhtaç değildir.) O, doğmamış ve doğurulmamıştır. Hiçbir şey O’nun dengi değildir.”2
Yahudiler, Üzeyir (a.s.)’ı, Hristiyanlar da Hz. İsa (a.s.)’ı oğlu kabul ettiler. Müşrikler de meleklere Allah’ın kızları diyorlardı. Bütün bunlar şirktir, yani böyle inananlar Allah’a ortak koşmuş olurlar. Allah’a yakınlaşmak için bazı nesneleri kutsal kabul etmek, Allah’ın belirlediği kutsallar dışında yeni kutsallar icat etmek şirktir; şirke düşene de müşrik denir. Müşrik Allah’a inansa bile onun imanı geçersizdir.
Allah’a iman etmek, O’na en iyi şekilde ibadet etmeyi gerektirir. Çünkü O, hiçbir mecburiyeti yokken bizi yaratmış, bize sayısız nimetler vermiştir. Allah’a imanımızın bir gereği olarak, O’nu çokça anmamız (zikir) ve O’na şükretmemiz gerekir. Yüce Yaratıcımız, şöyle buyuruyor:
“Beni anın ki ben de sizi anayım, bana şükredin, nankörlerden olmayın.”3 Allah’a inanmamak, ona yanlış inanmak, inanılsa bile gaflete düşüp unutmak, sadece iş düşünce O’nu hatırlamak büyük bir nankörlüktür.
Allah katında ibadetlerimizin ve kulluğumuzun kabul olması için imanımızın Allah katında sahih ve makbul olması gerekir. Bu sebeple zihnimizde oluşan inancın, amentüde belirlenen inanç esaslarına tam olarak uyup uymadığını bilmemiz ve gözden geçirmemiz gerekir.
Dipnot
1. 2/Bakara, 255.
2. 112/İhlas, 1-4.
3. 2/Bakara, 152.