Allah’ı Sevmek Demek
Sevgili okurlar, Allah ve Peygamber sevgisi, imanımızın temelidir hatta belki de imanımızın kendisidir. Allah’ı ve Peygamberimizi sevmeden gerçek anlamda inandığımızı söylemek zor olur. Peygamber sevgisi, Allah sevgisinden sonra gelir. Peygamberi sevmek, aslında Allah’ı sevmek demektir.
Allah’ı seven, O’nun elçisini de sever. Aynı şekilde, salih insanları, âlimleri, takvalı kişileri ve hayır sahiplerini sevmek de böyledir. Çünkü sevdiklerimizin sevdikleri de sevilir. Gerçekten sevilen sadece Allah’tır; O’ndan başka gerçek anlamda sevilecek bir varlık yoktur.
Bir örnekle açıklayalım: İnsan, ilk olarak kendisini sever. Bunun anlamı, kişinin varlığını sürdürmesini istemesidir çünkü yok olmak istemez. Bu, insanın yaratılışında olan bir özelliktir. Ama bu sevgi, aslında Allah’ı sevmek için bir neden oluşturur. Çünkü insan, varlığını ve hayatını Allah’tan alır. O, insanı yoktan yaratmıştır ve hayatını sürdüren her şey, Allah’ın kudretiyle var olmuştur.
Yani insan kendisini severken, aslında varlığını ona veren Allah’ı sevmelidir. Allah’ı sevmemek, O’nu ve kendisini doğru bir şekilde anlamamaktan gelir. Sevgi, bilgiyle gelir. Bir insan, annesini ve babasını neden sever? Çünkü onlar onu dünyaya getiren, büyüten ve eğiten kişilerdir. Ama aslında annesini ve babasını sevmesinin arkasında, onları ona veren Allah’tır. O yüzden gerçek sevgi, en önce Allah’a duyulmalıdır.
Müminler, birbirlerini sadece Allah için sevmelidirler. Eğer birisi başka birini yalnızca kişisel çıkarları için seviyorsa bu sevginin Allah katında bir değeri yoktur. Kur'an’da, kıyamet günü Allah’tan korkanlar dışında, çıkarları için birbirini sevenlerin düşman olacağı belirtilmektedir.
Allah şöyle buyuruyor: “O gün, Allah’tan korkanlar hariç, birbirine dost olanlar düşman olurlar.” (Zuhruf, 43:67) Allah ve Peygamber sevgisiyle birbirini seven kişiler, birbirlerine karşı saygılı olurlar. Birbirlerine haksızlık yapmazlar, başkalarına zarar verecek davranışlardan kaçınırlar.
Kendileri için iyi ve güzel ne isteseler, aynı iyiliği ve güzelliği sevdikleri için de isterler. Birbirlerine her zaman faydalı ve doğru tavsiyeler verirler. Zor zamanlarda, üzüntüde ve sıkıntıda birbirlerinin yanındadırlar; acılarını paylaşırlar. Yardıma ihtiyaçları olduğunda, ellerinden gelen her şekilde birbirlerine yardım ederler.
Peygamberimiz de bir hadisinde şöyle demiştir: “Allah, rahmetini yüz parçaya ayırdı. Doksan dokuzunu kendi yanında tuttu, bir parçasını ise yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmetle bütün canlılar birbirini sever, hatta bir kısrak, yavrusunu emzirirken bile, yavrusuna zarar vermemek için ayağını yukarı kaldırır.”
Bu, Allah’ın rahmetinin ne kadar büyük olduğunu ve bu rahmetin her şeyde görüldüğünü anlatan bir örnektir.
Editör
YazarAllah, her şeyin yaratıcısı ve yöneticisidir. O, gökleri ve yeri yaratan, her şeyin üzerinde gücü olan tek varlıktır. O'ndan başka hiçbir yaratıcı yoktur. Allah, her şeyi gören, işiten ve her şeyin iç...
Yazar: Editör
Çocuklara saygı kavramını öğretmek, onların toplumsal kuralları anlaması, sağlıklı ilişkiler kurması ve başarılı bir iş ile aile hayatına sahip olabilmesi için gereklidir. Ebeveynler, çocuklarının say...
Yazar: Editör
“Muktedâ”: Peşinden Gidilen, Sünnetine Uyulan (s.a.v.)Peygamberimiz’in bir ismi şerifi de “Muktedâ” idi. Yani sahabe-i kiram Peygamberimiz’e uyar ve onun peşinden giderdi. Sahabe efendilerimiz, Hz. Mu...
Yazar: Editör
Kâinatta her şeyin yaratıcısı, sahibi ve yöneticisi Allah’tır. “Allah” lafzı, O’nun özel adıdır. Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak aklî ve ahlakî bir mecburiyettir. Çünkü akıl, zaman ve mekânı b...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL