AKIL VE DÜŞÜNME BECERİSİ
Akıl, Allah’ın en büyük nimetlerindendir. İslâm nimeti (mükellefiyet), akıl nimetine sahip olanlara teklif edilmiştir. İnsan, aklı sayesinde diğer varlıklardan daha değerli bir varlık olmuştur. İnsan; aklı ile hayvanlardan, nefsi ile de meleklerden ayrılmaktadır.
Aklın değeri hakkında şunları söyleyebiliriz:
- Akıl, her şeyin başıdır ama her şey değildir.
- İyi ve güzelin ne olduğunu din belirler; akıl ve idrak, izafi olduğu için ve telkin ve tesirlere de açık olduğu için yanılabilir.
- İslâm’ın muhatabı, akıllı insandır.
- İnsanların din yorumu kaynak değildir, ancak yorumlardan istifade edilebilir. İnsanların din anlayışı, dinde esas kabul edilemez. Dinin yorumu din değildir, adı üstünde yorumdur.
- İbadetler, bir hikmete binaendir. Akıl her zaman hikmetleri kavrayamaz. İbadetlerin emredilişinin sebep ve hikmetleri vardır. Akıl ile bu hikmetlerin bir kısmını anlayabiliriz, anlayamadığımız durumlarla da karşılaşabiliriz: namazların rekât sayısı gibi...
- Değer hükmü koymada akıl yeterli değildir. Arafat Dağı ile yemyeşil bir dağı kıyasladığımız zaman Arafat Dağı hakkında hiçbir fikri olmayan biri, yeşil dağa daha güzel der ama bir mü’min, Arafat Dağı’nın değerini çok iyi bilir.
- Aklın alameti; nefse hâkim olmak, ölümden sonra lazım olacakları hazırlamaktır.
- Kişi, aklı ve ilmi ile kurtulur.
- Aklın sözlük anlamı; engellemek, bağlamak ve alıkoymak, ıstılahî anlamı ise idrak, diyet, muhakeme yeteneği ve zekâdır.
- Akıl; anlar, kavrar, karar verir, tercih yapar, tedbir alır, harekete geçirir ve yönetir. İnsanı aklı, aklı da kalp/niyet yönetir. İnsan; 7 yaşında mümeyyiz, 12-14 yaşlarında akıl-baliğ olur, 18 yaşında ise reşit sayılır.
- Her insanın akıl, zekâ, anlayış, kavrayış ve idraki farklı olduğu için insanların seviyesine göre konuşmak gerekir.
- Akıl güçlüdür ama sınırsız değildir. Her şey akıl ile anlaşılamaz. Hz. Ali der ki: “Eğer her şeyi akıl ile anlayabilseydik, meshin üstünü değil altını meshetmemiz gerekirdi.” Yine Peygamberimiz (s.a.v.) Hz Ali’ye hitaben, “Allah katında, akıldan daha değerli -ekrem- bir şey yaratılmamıştır.” buyurmuştur.
- Genelde âmâ olanların çok zeki olduğuna şahit oluruz. Çünkü zekâları, göz ile yorulmamış ve fazla harcanmamıştır.
- Akıl ile bilginin iş birliğinden teknoloji, akıl ile tecrübenin iş birliğinden zanaat, akıl ile gönlün iş birliğinden sanat neşet eder.
- Yönetimde akıl, fizik gücü ve vicdan ile birlikte kullanıldığında adaletli bir otorite kurulur. Eğer fizik gücü akla hâkim olursa zulüm ortaya çıkar. Zekâ, aklın potansiyel kaynağıdır. Her zeki akıllı değildir. Akıllı kişi, zekâsını yerli yerince kullanan, zekâsını, enerjisini, zamanını, ömrünü ve ilmini israf etmeyen kişidir. Akıl ile başarı doğru orantılıdır. Her zeki başarılı olamayabilir ama akıllı olan herkes, her işte olmasa da işin birinde, mutlaka başarı gösterecektir.
- Herkes aklı, bilgisi ve ihlası nispetinde dindardır. Kişi oruç tutar, namaz kılar, hac ve umre yapar ama mükâfatını akıl, bilgi ve ihlası nispetine göre alır.
- En akıllı insan, zararın her türlüsünden ve haramdan korunan, kötü, yanlış ve çirkin işlerden uzak duran, buna mukabil iyi, doğru ve güzel işler başaran kimsedir.
- Sıradan insanlar kendi aklı ile idare ederler, akıllı insanlar ise başkasının aklından da yararlanırlar.
- Tedbir almak akıldandır.
- Akıllı insan kazandığı paranın birazını, aldığı nasihatin çoğunu bir yana koyar.
- Uyanık insan fırsatlardan yararlanır, akıllı insan ise yeni fırsatlar yaratır.
- “Kişinin aklına her geleni söylemesi, onun akıl ve kişilik zaafına işarettir.” Hz. Ali (r.a.)
- Akıllı insan, düşündüğü her şeyi söylemez; ama her söylediğini düşünür.
- Tefekkür yani hikmetli düşünce aklın ibadetidir ve bir hadis-i şerifte, bin yıllık ibadetten daha makbul sayılmıştır.
- Akıl, bütün paraya benzer; ufak şeyleri satın alabilmek için bozdurmak gerekir.