GÖNÜLLERİN FATİHİ OLMAK
Geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlerimiz, öncelikle şunu çok iyi bilmeli. Gönlüne giremediğimiz öğrencimizin beynine giremiyoruz. Eğitimci kendini ve dersini sevdirerek işe başlamalı. Her zaman söylediğim gibi sevgi, bilgi ve ilgi eğitimin olmazsa olamazlarıdır. Eğitimci alanında günün getirdiği tüm yenilikleri, teknolojiyi çok iyi bilmeli ve kullanmalıdır. Yeterli bilgi birikimine sahip, mesleği ile ilgili tüm gelişmelerden haberdar olmalıdır. Genel kültür seviyesi yüksek, eğitimcilik özelliklerini taşıyan biri olmalıdır. Başarılı olabilmesi için, mesleğini, öğrencilerini sevmeli, güler yüzlü ve alçak gönüllü olmalıdır. Eğitimci; yöneticilik ve rehberlikle ilgili formasyonu bilmeli, etkileyici konuşmaya ve davranışa sahip olmalıdır. Zamanını en iyi şekilde kullanmalı, prensipli ve bilinçli olmalı, karşısındakiler ile iyi diyalog kurmalı, motive edebilmeli, problem çıkaran değil, problem çözen olmalı, öğrenciye eşit davranmalı, kendisini sürekli yenileyebilmelidir. Öğrenciye soru sorma fırsatı tanımalı, öğrenciler arasında dengeli, olumlu ve tutarlı olmalı, öğrencilerine güzel ifadelerle hitap edebilmeli, kırıcı ifadelerden uzak durmalıdır. Kendinden emin ve cesaretli olmalı, karşısındakilere güven vermelidir. Uzlaştırmacı olmalı, hatasını kabul edebilmeli, hatasında ısrar ve inat etmemeli, olaylar karşısında soğukkanlı olabilmelidir. Öğrenci başarısını ölçerken hassas ve âdil olmalı, başarıyı teşvik edici, ödüllendirici olmalıdır. Cezalarda yapıcı olmalı, aşırılıklardan kaçınmalıdır. Şiddetli münakaşalardan ve hararetli tartışmalardan uzak durmalı, sürekli tenkitçi olmamalıdır. Eleştirilere açık olmalı, okul yönetimiyle, meslektaşlarıyla, öğrenci velileri ve öğrencilerle çok iyi ilişkiler içerisinde olmalıdır. Affedici olmalı, bağışlamayı bilmelidir. Karamsar olmamalı, olumlu ve umutlu olmalıdır. Öğrencisini dinlemeli ve onlarla konuşup, derdini ve sevincini paylaşabilmeli, öğrencisini değerli görmeli, notunu hiçbir zaman silah olarak kullanmamalıdır. Karşısındakini sevmeli ve saymalı, eleştirirken öğrenciyi değil, olumsuz davranışı eleştirmelidir. Eğer mutlaka eleştirmesi gerekiyorsa, arkadaşları içinde değil, özel olarak çağırıp konuşmalı, sakin bir şekilde eleştirmelidir. Etkili ve verimli öğrenme metotlarını uygulayabiliyor muyuz? Uzman eğitimciler, gerçek öğretmeni şöyle tarif ediyorlar: "Sıradan öğretmen anlatır geçer, iyi öğretmen açıklar, yetenekli öğretmen uygular ve gösterir, gerçek öğretmen ilham kaynağı olur." Eğitimciler olarak acaba biz, hangi öğretmen tanımı içine giriyoruz? Yıllarca özenle yetiştirdiğimiz öğrencilerimizden, acaba kaç tanesine ilham kaynağı olabildik? Öğrencilerimizden kaç tanesi, ben de öğretmenim gibi çalışkan, dürüst, cana yakın, yardımsever, cefakâr, dost ve örnek insan olacağım diyebilmektedir. Bu ve buna benzer soruların cevaplarını alabiliyor muyuz? Onların kalplerinde, gönüllerinin en derin köşelerinde yer alabilmiş miyiz? Bilgiyi aktaran biz öğretmenler, bilginin önemini ve gücünü gerektiği gibi vurgulayabiliyor muyuz? Derste öğrencimizi motive edebiliyor, onun dikkatini ve merakını uyandırabiliyor, kendimizi gerçek öğretmen sınıfında görebiliyor muyuz? Gelin gerçek eğitimcilerin parolasını hatırlayalım. İnsan duyduğunu unutur, gördüğünü hatırlar, hem görüp hem duyduğunu kolay kolay unutmaz, yaptığını ise tam olarak öğrenir. Beynimizin sağ yarım küresi, öğrendiğimiz bilgilerin resim, şekil ve hareketlerin boyutlandırma merkezidir. Hafızamız şekil ve örneklerle çalışıp bilgiyi resim haline dönüştürür. Konu ile ilgili bir atasözüne kulak verelim. "Bin defa duymaktansa bir defa görmek iyidir." Gerçek öğretmenden beklentilerimiz neler olmalıdır? Öğrenmeyi öğretecek, öğrencilerinin kendilerine güven duymalarını sağlayacak, iyi motive edecek, düşünmeyi, araştırmayı, problemleri çözebilmeyi öğretecek, sadece konuşmalarıyla değil davranışlarıyla da iyi bir örnek olacak, öğrencilerindeki gelişmeleri izleyerek ilerlemelerini sağlayacak, iyi bir gözlemci olacak, doğru ve olumlu bir eğitim verecek, bu özellikleri öğrencisine kazandıran öğretmenin eli öpülür değil mi? Öğrencilerimize verdiğimiz eğitim onları kişilikli ve sorumlu yapmanın yanında, örnek davranış, ahlâk ölçüleri ve değer yargıları kazandırmalıdır. Öğrenciler sadece bilgileri ile yetinmeyip öğrendiklerini uygulayabilmelidir. Uygulamadığı bilgilerin hamalı olmamalıdır. Öğrenci öğrendiklerinin neye yarayacağını, nerede kullanacağını, önemli ile önemsizi birbirinden nasıl ayıracağını, insanlarla iyi bir iletişim kurmanın önemini kavramalıdır. Önemli olan bilgiye sahip olmak değil, bu bilgileri yerinde ve zamanında kullanabilmektir.
Ali ÖZKANLI
YazarEğitimde öğretmen-öğrenci, okul ve çevre bir araya geldiğinde istenenler yapılabiliyor. Bunlardan biri eksik olduğu zaman istenilen verimi almak zorlaşıyor. Eğitimde, öğretmen-öğrenci ilişkisinin ne k...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Eğitimci; anne-babaların kendisine emanet ettiği misk kokulu narin ve nadide çiçekleri kendi evladı gibi görmeli. Kendini sevdiren öğretmen dersini de sevdirir. Gönüllere girilmeden beyinlere girilmed...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Sevgi insanı olmak, sevgi medeniyetine ulaşmak, sevgiyle yaşamak… “Sevgi tüm varlığın yaratılış sebebidir. Kâinattaki her şeyi yaratan Allah insanı sevgiyle yaratmış, sevmiş ve sevilmeyi istemiştir.”İ...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Değerli eğitimciler ve sevgili anne-babalar. Geleceğimiz olan çocuklarımızın dünya ve âhiretini kurtarmak istiyorsak gelin elimizi taşın altına koyalım ve onları en güzel şekilde yetiştirelim.Güller u...
Yazar: Ali ÖZKANLI