15 TEMMUZ'UN 4. YIL DÖNÜMÜ... MİLLÎ VE MANEVÎ DEĞERLERİMİZ
Milletler millî ve manevî değerleriyle yaşar ve değerlere bağlı oldukları sürece ayakta kalırlar. Milletlerin tarihinde önemli olaylar vardır. İnsanlar yaşananlardan ders çıkarır ve ibret alırsa bir daha buna benzer acılar yaşanmaz. Düşman karşınızda ise korkmazsınız. Gereken tedbirleri alır ve ona göre davranırsınız. Ama düşman içinizdeyse yani senden görünüp; vatan, millet, bayrak ve kutsal değerlerini yok etmek için, gizlenmiş bir münafık ordusu varsa ve bu hainlerle mücadele ediyorsanız işiniz çok zor demektir. İşte bu ülke, 15 Temmuz 2016´da böyle hain bir olayla karşı karşıya geldi. Dış düşmanların da desteğiyle gerçekleştirilen alçak darbe teşebbüsüyle çapulcu sürüsü; kendi ülkesinin Cumhurbaşkanını öldürmeye teşebbüs etti, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bombaladı, MİT ve Emniyet Teşkilatına kurşun yağdırdı, kendi halkının üzerine bombalar yağdırdı ve korkunç vahşetlere şahit olduk. Dinî değerleri kullanarak insanları aldatmaya kalkan sapık bir zihniyet tarafından gerçekleştirilen bu şerefsiz ve kanlı darbe girişimi; sağduyulu, cesur, şuurlu bir şekilde vatansever, kahraman ve onurlu milletimiz, cesur devletimiz ve askerimiz tarafından çok şükür ki püskürtüldü. Halkımız el ve gönül birliği içinde bu millet düşmanlarına, şerefsiz işbirlikçilere karşı en gür sesle, ellerinde şanlı Türk bayrağıyla, İstiklal Marşı’yla, tekbir ve salâlarla hadlerini bildirdi. Bu aziz millet, 15 Temmuz'da devleti ve kurumlarıyla bir destan yazdı. Bu mübarek vatan için; 251 gül kokulu şehidimiz, kanlarını ve canları seve seve verdiler. Aziz şehitler, vatan size minnettardır. Ruhunuz şâd, mekânınız cennet, makamınız âli olsun. Ülkeyi kül bahçesinden gül bahçesine çevirdiniz. Bu millet sizi unutmayacak. Adınızı şerefle nesilden nesle anlatacak. Hangi tarih kitabında var ki göstermiş olduğunuz bu kahramanlık? Hangi millet yapabilmiş ki bunu? Dünya şaşkın ve söyleyemeseler de ağzı açık bir şekilde hayran kaldılar. Allah (c.c.) hepimize basiret, feraset, güç, cesaret, vahdet ve sabır ihsan etsin. Rabb’im yardımcımız olsun. Bizler millî ve manevî değerlerimiz için yaşarız. İnsanoğlunun gözü, varoluşundan beri hep üstün değerlerde olmuştur. Bu üstün değerler her devirde insanlıkla birlikte yaşaya gelmiştir. Tarih boyunca kendi özeliklerine sahip çıkan topluluklar millî olma hakkını elde etmişlerdir. Millî ve manevî özelliklerini muhafaza için mücadele etmeyenler, ya etkisizleşmiş, ya da silinip gitmişlerdir. Millet ve devletleri ayakta tutan bağlar vardır. Her milletin ve medeniyetin kendine has farklı özellikleri vardır. Onları diğer topluluklardan ayıran o toplumu meydana getiren duygu, düşünce, inanç ve hisleridir. Milletler, özünü teşkil eden hususlara sarıldıkça ayakta kalır, ayrıldıkça ayağa düşer. Türk Milleti, tarih boyunca millî olma özelliğini muhafaza etmiş, manevî değerlere sadakati neticesinde özgün bir millet olma başarısını sürdürebilmiş ender milletlerdendir. Bizler bu başarının haklı gururunu taşımaktayız. Geçmişte milletimizi ayağa düşürmek isteyenler olmuştur. Biz, bütün bu hileleri de ayakta tutan değerleri de tecrübe etmiş bir milletiz. Bizi birbirimize kenetleyen değerler etrafında birleştikçe ayakta kalmışız. Varlığımıza yönelik tehditlerden, bütünlüğümüze yönelik tehlikelerden hep millî değerlerimizde birleşerek kurtulmuşuz. Birlik ve bütünlüğümüze yönelik tehdit ve saldırılara manevî değerlerimizle, millî şuurumuzla karşı durarak bugünlere gelmişiz. Millî birlik; bütünlük, milletin ortak yolu ve ideali etrafında birleşmektir. Manevî: Mana deyince akıl ve kalp anlaşılmaktadır. Maneviyat; iç dünya, inançla ilgili, yürek, moral gücü anlamlarına gelir. Örf, adet ve gelenekler toplumlara moral gücü verir, manevî değerler toplumların sosyal yaşantılarını belirler. İnsanların duyguları, inançları onların iç dünyalarıdır. İnanç, iman, moral birliği milletin varlığının ve bekasının şartlarındandır. Her milletin millet olmasını sağlayan kendine özgü yüce değerleri vardır. Bu değerlerin başında şüphesiz inançlar gelmektedir. Daha sonra bunu hemfikir oldukları prensipler ile diğer ortak değerleri takip eder. Millî bütünlüğü sağlayıcı önemli unsurlar arasında dinden başka, dil, tarih, coğrafya, soy, kültür, örf, adet, töre, gelenek vb. unsurlar vardır. Bir millet varlığını devam ettirebilmesi için bu millî ve manevî değerlerine sahip çıkmalıdır. Bu değerlerin zaafa düştüğü ya da düşürüldüğü dönemlerde milletlerin varlıkları da tehlikeye düşmüştür. İnsanlık tarihi bunun acı örnekleriyle doludur. Geçmişte ecdadımızın da bu acı hakikati tecrübe ettiği hepimizin bildiği tarihi bir gerçektir. Bizi biz yapan, yani millet yapan ve birliğimizin teminatı olan ana unsur dinimizdir. Milletimiz İslâmiyet’le şereflendikten sonra ilim ve sanat temeli üzerine güçlü medeniyetler ve devletler inşa etmişlerdir. Milletimizin bu başarısını hazmedemeyen başka milletler, millî bütünlüğümüzün ana karakteri olan dinimize saldırarak parçalama yoluna gitmişlerdir. Millî ve manevî değerlerimiz o kadar çeşitlidir ki, kişisel olanından evrensel olanına kadar geniş bir yelpazede yer alır. İnanç, insanlık âlemi, yaratılışıyla birlikte inanma ihtiyacı duymuştur. Araştırmalar göstermiştir ki, ilk insandan bugüne; sanatsız, edebiyatsız, medeniyetsiz toplumlara rastlamak mümkün olmuştur. Vatan; ortak millî değerlerin başında gelir. Vatan: bayrak, din, dil, ırk, tarih ve kültür birliği bulunan toplumların birlikte yaşadığı coğrafyadır. Vatansız milletin yaşaması hemen hemen imkânsızdır. Vatanın bizim kültürümüzde ayrı bir yeri ve önemi vardır. Vatan; dinimizde iman ile birlikte anılır. Bayrak; bir devletin hâkimiyetini ve bağımsızlığını sembolize eder. Kısaca bayrak, milletin alameti ve tarihi hatıralarını temsil eder. Her toplumun bayrağındaki şekiller, dini, sosyal, kültürel, coğrafî yaşantılarını yansıtır. Millî Marş: Her ülkenin bir millî marşı vardır. Millî marşlar bir milletin bağımsızlığının ve hürriyetinin sembolüdür. Milletlerin millî hislerini, manevî heyecanlarını canlı tutmaları için vardır. Marşlar; millî günlerde millî hisleri, yüksek sesle, özgürce haykırma aracıdır. Aynı hislerle bestelenip çalınır, söylenir. Kutsal saydığımız bütün değerler varlığımızın garantisidir. Devletimiz; kurum ve kuruluşları ile varlığımızın bekasına hizmet etmek zorundadır. Vatandaşlar da millî değerlerin yaşatılması hususunda özverili davranmak zorundadır. Sonuç olarak; Türk milletinin fertleri olarak bizlere düşen özellikle millî ve manevî değerlerimize sahip çıkarak, millî bütünlüğümüzü korumaktır. Tefrikaya düşmemektir. Ayrılıklarımızı kendi içimizde kavgasız halletmek, ortak zeminleri arayıp, orada buluşmaktır. Kaynaklarımızı hakkaniyet üzere paylaşıp, kavgaları bir kenara itip, kardeşlik içinde yaşamaktır. Örfümüzle âdetimizle, töremizle, geleneğimizle yurdumuzda huzur ve barış içerisinde yaşamaya çalışmaktır. Bayrağımıza, sancağımıza, milletimize, devletimize, vatanımıza, diyanetimize hâsılı millî ve manevî değerlerimize saygı, hürmet ve hizmette kusur etmemektir. Gücümüzü sarsılmaz İslâm inancından alarak ülkemizi dünyanın en ileri devletlerinin önüne geçirmeye çalışmaktır. Tarihi boyunca insanlığa adaleti, temel insan haklarını yaşatan aziz ecdadımızın hatıralarını yâd etmektir. Bu mübarek vatan topraklarını bizlere emanet eden ecdadımızın emanetine sahip çıkmaktır. Onlara varis olmanın hakkını vermektir. Bütün insanlığı yeniden hak ve adaletin zirvesine taşımaya çalışma ülküsüne sahip olmaktır. Ahmet Yesevi’lerin, Seyyid Burhaneddin'lerin, Mevlanâ’ların, Hacı Bektaşî Velî’lerin, Hacı Bayram Velî’lerin, Yunus Emre'lerin, Şey Hamid-i Veli'lerin (Somuncu Baba) yolundan yürümektir. Küçük farklılıkları kin ve düşmanlık konusu değil, zenginlik olarak değerlendirmektir. İnanıyorum ki, ortak noktalarımız farklılıklarımızdan çok çok fazladır. Türk Milleti olarak bizler her zorluğu birlik beraberlik ve bütünlük içerisinde aşabiliriz. En üstün medeniyetler kurma tecrübesi ve başarısına sahip olan milletimiz için bu zor olmayacaktır. Birbirimize yaklaşalım. Kendimize gelelim. Özümüze dönelim. Millet olma özelliğimizi sağlayan unsurlara sımsıkı sarılalım. İleri medeniyetler seviyesine değil daha üstüne çıkalım. Dünya yürüyorsa biz koşalım, dünya koşuyorsa biz uçalım. Bunu yaparken birer Müslüman olarak da Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.)’ örnek alalım. Ona layık bir ümmet olmaya çalışalım. Şüphesiz ki O, bütün insanlığa kurtarıcı olarak gönderilmiştir. İnsanlığın özlemini çektiği, kurtuluş değil midir? Neden yine eskisi gibi cihanın huzur ve barışını temin etmek misyonuna sahip olmayalım? Neden yeni asır, Türk dünyasının asrı olmasın? Geceler ne de karanlık. Yıldızlar çok ama uzakta... Son günlerde kayan yıldızlar da çok. Kayan her yıldızın bir hikâyesi var. Kayan her yıldız bir şehittir. Kayan yıldızlar ne de çok... Her kayan yıldız için dua edelim. Çünkü onların her biri bir şehide işarettir. Alçak ve hainlerce şehit edilenlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa, aziz milletimize cesaret, şuur, birlik, huzur ve sabır niyaz ediyorum. Âmîn...
Ali ÖZKANLI
YazarRamazan-ı Şerif bilindiği üzere Kur’ân ayıdır. Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim’in bin aydan (83 küsur yıl) hayırlı olan Kadir Gecesi’nde indirildiğini biliyoruz. Ramazan sabır ayı olmakla beraber, aynı ...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Öğretmenler, öğrencilerine karşı hoşgörülü ve güler yüzlü olmalı. Öğrencinin başarılı olabileceği ortamları hazırlamalı. Hatalar karşısında affedici olmalı. Hatalarını kendilerinin bulmalarına yardımc...
Yazar: Ali ÖZKANLI
İnsan olarak her zaman doğruluk ve dürüstlükten yana olmalıyız. Özümüz ne ise sözümüz, sözümüz ne ise özümüz de o olmalıdır. İçi ile dışı farklı olan insanlar mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayamazlar. ...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Takvâlı gönüller en büyük eserAşk dolu yüreğe seherler eser Rabbi tanımayan ümidi keserHaktan gafil olan kendine küserTakvâlı yüreğin dik olur başıGünaha girenin zehrolur aşı Gözün karasında...
Yazar: Ali ÖZKANLI