HİKMET BOYUTUYLA HAC/UMRE

Bir güvenlik ve dokunulmazlık bölgesi¸ bir sit alanı olan Harem bölgesinde hacı¸ barış içerisinde yaşamanın¸ çevreyi korumanın¸ insan şöyle dursun¸ hayvan ve bitkileri bile incitmemenin ne demek olduğunu anlar ve pratik olarak bunu yaşar.
Sözlükte hac¸ "ziyârete yönelmek" anlamındadır. İslâmî literatürde ise¸ "Allah'ın evi Kâbe'yi belirli vakitlerde belirli şartlarla ve belirli şekilde ziyâret etmek" diye tanımlanmıştır. İslâm'ın dışındaki pek çok dinde kutsal yerleri ziyâret etme bir çeşit ibadet sayıldığı gibi¸ İslâm öncesi Araplar da asırlardan beri Mekke'deki Kâbe'yi ziyâret ediyorlar ve kutsadıkları bu ziyâreti “Hac” diye isimlendiriyorlardı. İslâm¸ Hz. İbrahim Peygamber'in devrinden sonra yozlaşarak süregelen bu tarihî geleneği koyduğu prensiplerle yeniden tevhîdî kimliğine bürümüş ve onu aynı ad altında daha düzenli bir hale getirmiştir.
Bu kutlu ibadet hakkında Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurulur:
” Allah¸ Haram Beyt Kâbe'yi insanlar için kıyâm aracı kıldı…” [i]
“Doğrusu insanlar için kurulan ilk mâbed¸ elbette Mekke'deki o çok mübarek ve bütün âlemlere hidâyet olan Kâbe'dir. Orda açık âyetler var. İbrahim'in makâmı var. Oraya girip sığınan emin olur. Ona yol bulabilen herkesin o beyti haccetmesi insanlar üzerine Allah'ın bir hakkıdır. Kim bu hakkı tanımazsa şüphesiz Allah'ın ona ihtiyacı yoktur. O tüm âlemlerden müstağnîdir.”[ii]
“Haccı tüm insanlara duyur. Gerek yaya¸ gerek her derin vadiden gelmekle incelmiş bir binit üzerinde sana gelsinler. Gelsinler de kendilerine ait birtakım menfaatlere şahit olsunlar.”[iii]
“Haccı ve umreyi Allah için tam yapın…” [iv]
” Hac bilinen aylardadır…”[v]
Şimdi bu âyetlerden anlaşılan mânâlardan bir kısmını sıralayalım:
1. Hac¸ Allah içindir¸ O'nun için¸ O'nun emri olduğu için¸ O'nun hoşnutluğunu kazanmak için yapılır. Nitekim âyetlerde "Yoluna gücü yetenin Beyti haccetmesi¸ insanlar üzerinde Allah'ın bir hakkıdır."[vi] "Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın."[vii] buyurulmuştur. Bir hadiste de haccın asıl amacından saptırılabileceğine şöyle dikkat çekilmiştir: "Ahir zamanda devlet adamları seyâhat¸ zenginler ticaret¸ fakirler dilenmek¸ ham sofular da gösteriş için hac yaparlar."[viii]
2. Hac; Hz. İbrahim (a.s.)'in binâ ettiği Mekke'deki Allah'ın Harem Beyti Kâbe'yi¸ Allah için¸ O'nun emri olduğu için ve O'nun hoşnutluğunu kazanmak için ziyâret etmektir. Hz. İbrahim ile başlayan haccın¸ tavaftan başka rukünleri¸ vâcib ve sünnetleri de vardır.
3. Hac¸ sevgisi ile tutuşan gönüllerin sürekli Kâbe'ye aktığı ve bu akışla sevap kazanılan kutlu bir ibadettir.
4. En eski mâbedde ve kalabalık bir cemâatle yapılması o ibadetin faziletli olmasını sağlar. Hac ibadetinde büyük bir cemâat yeryüzünün en kadîm mâbedinde bir araya gelirler. Bu şekilde onlar en faziletli ibadeti yapma şerefine ererler. Bunun için makbul bir hac¸ kişinin annesinden doğduğu gibi günahlarından arınmasını sağlar.
5. Hac ibadetinin yapıldığı Kâbe insanların kıyâm yeri/aracıdır. Onların din ve dünyaları Kâbe ile kâimdir beşeriyetin hayatının huzurlu bir düzen içerisinde geçmesi buna bağlıdır. Mekke ve Kâbe yeryüzünün hem coğrafik merkezidir¸ hem de tevhîdin merkezidir. Vahyin beşiği¸ İslâm Peygamberinin yurdu¸ ümmetin kıblesi¸ İslâm'ın ilk defa hayata yansıyarak ümmete örnekler sunduğu coğrafyadır; Mekke ve Kâbe şarj kaynağıdır. İşte hac vasıtasıyla Müslümanların o kaynağa başvurup¸ ondan kana kana dolmalarıyla İslâm'ın temsilcileri olan hacıların şahsında Tevhîd yenilenir¸ neşv ü nemâ bulur. Hac görevini yapan insanlar¸ günahlarından arınırlar¸ tekrar günaha dönmeme kararlılıklarıyla ülkelerine dönerler ve orada daha güzel bir hayatın adamı olmaya çalışırlar.
Hac Tanışma¸ Kaynaşma ve Dertleşmedir
6. Cemâat dini İslâm'ın en büyük ve örneklik açısından en anlamlı cemâati hac ibadetiyle oluşturulur. Dünyanın dört bir yanından Mekke'ye akın eden İslâm temsilcileri¸ hem birbirleriyle tanışır¸ kaynaşır¸ dertleşir¸ ilim ve kültür alışverişinde bulunurlar¸ hem de¸ bir yıllık siyâsî bir strateji belirleyerek İslâm düşmanlarına karşı bir gövde gösterisi yaparlar. Bu yüzden hacda tavaf vardır¸ tavafta omuzlan silkerek koşar adım yürüme (hervele) vardır. Yine/haccda yüksek sesle¸ haykırılan tekbir ve telbiye duaları/sloganları vardır.
7. Hac¸ yıllık¸ dinî¸ ilmî¸ politik¸ diplomatik¸ ekonomik¸ sosyal uluslararası bir kongredir. Bir çeşit askerî tatbîkâttır¸ ilmî-fikrî sempozyumdur. Ümmetin gündemini belirleyen sosyal¸ ekonomik ve siyasal büyük bir zirvedir. Onda dünyanın çok değişik yerlerinden gelen seçkin ilim adamları karşılıklı fikir ve görüş alış verisinde bulunur¸ birbirlerinin çalışmalarından haberdar olurlar. Diplomatik görüşmeler yapılır¸ yeni stratejiler belirlenir. Hac büyük bir ekonomik pazar olarak pek çok kişinin para kazandığı¸ görgüsünü-bilgisini artırdığı büyük bir panayırdır. Müslümanların yetkin ve seçkin kişileri¸ insanlığın geride bıraktığı bir yılı gözden geçirir ve gelecek bir yıla dair plan ve programlar yapar¸ birbirlerine yararlı tavsiyelerde bulunurlar.
8. Hac ibadeti aynı zamanda ekonomik bir pazardır. Âyetler¸ hacdaki insanlar için olan bir takım menfaatlere işaret ederken onun bu yönüne de dikkatlerimizi çekmektedir. Nitekim “Rabbinizin fazlından (bir ticaret) istemeniz size günah değildir.”[ix] buyurularak yegâne gâye haline getirilmemek şartıyla hacda ticarete izin verilmiştir. Yine hac ibadeti İslâmî turizm sektörünü canlı tutan en önemli unsurdur. İşte bütün sayılanlar da hac ile dünya işlerinin randımanlı bir şekilde işlemesidir. Ama elbette bütün bunlar İslâm'ın öngördüğü şekilde haccı tam anlamıyla yapmakla mümkündür.
9. Allah'ın evi olarak nitelenen ve ilahî birliğin¸ bir Allah'a boyun eğmenin¸ O'na bağlılığın bir sembolü olan Kâbe başta olmak üzere¸ diğer kutsal mekânlarla Yüce Allah'a saygı adeta somutlaştırılır.
10. Hac¸ insanı maddî ve manevî kirlerden arındıran¸ ruhî doygunluk ve dinginlik veren bir ibadettir. Hac¸ içerisinde çok büyük fedakârlık¸ ihlas¸ sabır¸ dua¸ zikir yoğunluğu olan bir ibadettir. Hacılar¸ Rahman'ın Misafirleri olarak anılır ve ağırlanırlar.
11. Hac¸ toplu dua ve ibadet coşkusunun en zirvede tadıldığı bir ibadettir. Mazlumların¸ zayıfların¸ güçsüzlerin¸ seçkinlerin dualarından yararlanılan bir ibadettir hac.
12. Hac¸ haşr ve neşire benzerliği ile insanlara Ahireti hatırlatan ve ona hazırlayan bir öte dünya' hazırlığıdır. Hac için yola çıkan kişi¸ tıpkı Ahiret yolculuğuna çıkıyormuş gibi beraber yaşadığı insanlarla helalleşir¸ çok sevdiği eşini dostunu¸ malını mülkünü geride bırakarak yola koyulur.
Tevhid Birliği
13. Hacda tarihî tevhîd birliği hatırlatılır ve yaşatılır. Zira hac¸ temeli peygamberlerin atası sayılan Hz. İbrahim (a.s.)'e dayanan¸ onun hatıralarının yaşatıldığı ve yâd edildiği bir ibadettir. Yine Hz. Peygamber (s.a.v.) ve ashâbının tevhîd mücâdelesinin geçtiği yerlerde yapılan hac¸ o seçkin kişilerin yaşadıklarını gözümüzde canlandıran¸ Müslüman olarak namazda günlük olarak yöneldiğimiz Kâbe'yi canlı olarak yerinde görmemizi sağlayan bir ibadettir. Nitekim bir seferinde Peygamberimiz¸ Mekke dağlarından ve vâdîlerinden geçerken¸ "Ben şu anda buradan Hz. Musa ve Hz. Yûnus'un hac için geçişini görür gibiyim." diyerek bu mânevî coşkuyu yaşadığını beyan etmiştir.
14. Bir güvenlik ve dokunulmazlık bölgesi¸ bir sit alanı olan Harem bölgesinde hacı¸ barış içerisinde yaşamanın¸ çevreyi korumanın¸ insan şöyle dursun¸ hayvan ve bitkileri bile incitmemenin ne demek olduğunu anlar ve pratik olarak bunu yaşar.
15. Hac¸ zengini ve fakiriyle¸ kültürlüsü ve kültürsüzüyle¸ genci ve yaşlısıyla farklı mizaç ve farklı özellikte pek çok insanla bir arada yaşamanın¸ sosyalleşmenin göstergesidir. Karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmanın yapıldığı; insanların bir tarağın dişleri gibi eşitlendiği bir gösteri alanıdır hac.
16. Hac ibadeti¸ Müslümanlara ve diğer inanç sahiplerine¸ İslâm dininin birleştiriciliğini ve İslâm toplumunun ihtişâmını gösteren¸ onların birlik ve beraberliğini¸ kararlığını simgeleyen görkemli bir gösteridir.
17. Hac¸ çok yönlü ve dolu dolu yapılan bir seyâhat olarak¸ yolculuğun maddî ve mânevî yararlarını bağrında barındıran bir ibadettir. O¸ o uğurda karşılaşılan sıkıntılara sabretmeye ve disiplinli bir hayata alıştırır. Seyâhatin sıhhat demek olduğu düşünülürse¸ hac ibadetinin insan sağlığına da katkısı olan bir ibadet olduğu söylenebilir.
18. Özellikle toplumun önderleri olan ilim adamları ve yöneticiler için¸ birden fazla hac yapmak¸ son derece önemli ve anlamlıdır. Seyâhatin bir hayli kolaylaştığı ve birçok kişinin kaçınılmazı olduğu bir dünyada¸ birden fazla hac/umre yadırganmamalı ve engellenmemelidir. İnsanlar¸ her yıl denize¸ kaplıcaya¸ tatile gitmeyi kendileri için bir gereksinim olarak algılıyorsa; neden beş/on yılda bir hac yahut umreye gitmesinler. Sahâbe ve büyük imamların çok sayıda hac yaptıkları da bu çerçevede değerlendirilmelidir.
19. Hacılar¸ mânevî dolum merkezlerinden arınarak¸ yenilenerek ve feyizlerle dolarak dönerler. O dolum merkezlerinin yetiştirdiği güzel insanların ruhlarını memleketlerine taşırlar. Onlar sâlimen giden ve gânimen dönen yolcular olarak Ebubekir¸ Ömer¸ Osman¸ Ali¸ Hatice¸ Aişe¸ Fatıma ruhlarını ülkelerine ganimet olarak getirenlerdir.
[i] 5/Mâide¸ 97.
[ii] 3/Al-i İmrân¸ 96-97.
[iii] 22/Hac¸ 27-28.
[iv] 2/Bakara¸ 196.
[v] 2/Bakara¸ 198.
[vi] 3/Al-i İmrân¸ 97.
[vii] 2/Bakara¸ 196.
[viii] Gazalî¸ İhy⸠I¸ 269.
[ix] 2/Bakara¸ 198.