KARSLI İKİ ÂŞIĞIN DARENDE MUHABBETİ

"Hatip Efendi'ye: Müsaade ederseniz
oğlunuz
Hulûsi'yi Sivas'a götürüp¸
tedavi ettireyim' diyerek¸ müsaadeyi
alır sonra Sivas'a götürür. Hastalığı ile
bizzat kendileri ilgilenir; hatta Oğlum
Hulûsi¸ sen hiç üzülme¸ gömleğimi
satar¸ seni yine tedavi ettiririm der."
Anadolu; şiir ve kültürel değerlerimizin beşiğidir. Her şehirden¸ her beldeden öyle insanlar¸ öyle âşıklar çıkmıştır ki¸ onlar duygularıyla düşünceleriyle bu kültüre hizmet etmiş¸ yumak yumak sevgi dokumuş¸ aşkın kitabını okumuş¸ bülbül gibi şakımışlardır.
Edebiyatımızda halk âşıklarının ayrı bir yeri vardır. Bu âşıklar en sade halk kültüründen örnekler sunmuş¸ gelenekler ile büyümüş onlarla yaşamışlardır. Âşıkların en önemli özelliği; duyuşları¸ düşünüşleri ve sözlerinin halkın hayatının gerçeklerini yansıtmasıdır. Günlük hayatın akışında sevgiler¸ güzellikler dostluklar¸ bazen de acılar çok açık bir şekilde şiirleşmiştir.
Halk âşıkları çevrelerinde sevilen hazır cevap¸ gönül ehli kabul edilip¸ hürmet edilen insanlardır. Çünkü onların sözleri genellikle hakikati yansıtır¸ gerçekleri içerir. Onları Hakk'ın söylettiğine' inanılır.
1976 yılında ilkokula başladığım yıl; Karslı Cengiz Yiğit öğretmenimiz üç âşık davet etmişti. O dönemlerde âşıklara rağbet daha fazla idi. Okul okul gezer¸ bu kültürü yeni yetişen nesle tanıtırlardı. Yarhisar Köyü İlkokulunda halk konseri düzenlenmişti. Rüstem Alyansoğlu¸ Hakkı Viranî ve Mevlüt İhsanî'yi o zaman tanımış¸ dinlemiştim. Yıllar geçtikçe şiire olan merakımız âşıklarımıza olan ilgimizi artırdı.
Aradan yıllar geçti
2001 yılından itibaren Darende'de Vakfımızın tertip ettiği "Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Kültür Etkinlikleri" vesilesiyle¸ birçok şairimizle¸ âşığımızla tanışıp¸ dostluk kurduk. Bu yazımızda Karslı iki âşığımızın Darende muhabbetinden bahsedeceğiz.
Âşık Şeref Taşlıova
1938 yılında Kars'ta doğar. 10 yaşında şiir yazmaya başlar. İlkokuldan sonra bir süre öğretmen okuluna devam eder. Bu yıllarda da bağlama çalmayı öğrenir. Kuzeydoğu Anadolu âşıklık geleneğinin önemli isimlerinden olan Âşık Şenlik'in oğlu Âşık Kasım'a çıraklık yaparak kendini geliştirir ve yöredeki âşıklarla tanışma fırsatı bulur.
1966 yılından itibaren Kars Radyosu bünyesinde 10 yıl süreyle âşıklara ilişkin programlar hazırlar ve sunar. Ayrıca yurtiçi ve yurtdışında birçok radyo ve televizyon programına katılır. Konya Âşıklar Bayramına başından beri iştirak eder. Katıldığı yarışma ve festivallerde değişik dallarda birçok ödül alır. Kültür Bakanlığı bünyesinde çalışıp emekli olur. 2010 yılında UNESCO tarafından "Yaşayan İnsan Hazinesi" olarak ilan edilir. Yayınlanmış kitapları vardır. Hâlen Ankara'da yaşamaktadır.
Şeref Taşlıova'nın 2002 Yılında düzenlenen Şiir Yarışmasında Darende Özel Ödülü alan şiirinin iki dörtlüğü şöyledir:
Birçok şeyden örnek almak istersen
Darende'ye buyur Darende'ye gel
İlimle irfanla dolmak istersen
Darende'ye buyur Darende'ye gel
Somuncu Baba'nın ocağı burda
Ermiş erenlerin kucağı burda
İnanç ikliminin sıcağı burda
Darende'ye buyur Darende'ye gel
Ülkemizin her tarafında Darendeli görmek mümkün. Darendelinin zekî ve çalışkan müteşebbisleri başta büyük şehirler olmak üzere Çukurova¸ Denizli¸ Uşak¸ Sakarya ve yurdun diğer birçok yöresinde ticarî başarıları ile itibar görmekte çeşitli sektörlerde ülkemiz ekonomisine büyük katkı sağlamaktadırlar. Taşlıova güzellikleri şöyle sıralar:
Nice bilgin nice okumuşu var
Münevver mükemmel hepsi bahtiyar
Her yana dağılmış birçoğu tüccar
Darende'ye buyur Derende'ye gel
Toprakta bereket insanda gayret
Hoş bakışla yaşa dünyayı seyret
Geçirmek istersen huzurlu hayat
Darende'ye buyur Darende'ye gel
ŞEREF der gönlümde sevgi ışığı
Burası yurdumun altın beşiği
Dost kapısı ermişlerin eşiği
Darende'ye buyur Darende'ye gel
Halk edebiyatında yaşanmış olayları¸ toplum önderlerinin hatıralarını şiir diliyle anlatmak âşıkların en önemli maharetlerindendir. Darende ile ilgili birçok eseri tetkik eden¸ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)'nin hayatını okuyup ona karşı ayrı bir muhabbet besleyen âşığımız sevgisini şöyle dillendirir:
Sevgi pınarından dolu içmiştir
İnsanlara örnek kapı açmıştır
Hulûsi Efendi ışık saçmıştır
Darende'ye buyur Darende'ye gel
Hulûsi Efendi maharetine
Yaptığı hizmetin işaretine
Somuncu Baba'nın ziyaretine
Darende'ye buyur Darende'ye gel
İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Efendi (k.s.) hakkında söylediği bir şiirinde yaşanmış iki hatırayı manzum olarak nakletmiştir:
Bin dokuz yüz yirmi tarihi zaman¸
Darende'ye teşrif etmiş bu insan¸
Hatip Hasan Efendi'yle hoş meydan¸
Birbirine arka olmuş¸ dal vermiş.
Hulûsi Efendi Hazretleri bir sohbetlerinde şöyle nakleder: "Babam bir gün Somuncu Baba Hazretlerinin türbesine varmış. Bana zamanın sahibini¸ mürşidimi göster diye ecdadına arzuhalde bulunmuş. Aradan birkaç gün geçmiş¸ rüyasında Sivaslı İhramcızâde (k.s.) Pirimizi görmüş¸ beklemeye başlamış. Bir bahar mevsimi¸ Pir Efendimiz birkaç müridiyle Sivas'tan Darende'ye hareket etmiş. Yolda gelirken: Gardaş gittiğimiz yer evlad-ı Rasûl¸ acaba âdaplarına riayet edebilecek miyiz?' diye buyurmuşlar. Zaviye'ye gelince babam ile caminin bahçesinde buluşmuşlar. Babam bakmış ki rüyasında gördüğü zat. Koşmuş elini öpmüş¸ kucaklaşmışlar. Pir Efendimiz: Hatip Efendi gardaşım¸ rüyayı sen mi anlatacaksın¸ yoksa ben mi anlatayım?' diyerek¸ manevî vazife ile geldiğini ifade etmiş. Babamın dersini tarif etmişler. Birkaç gün Zaviye'de kalmışlar. Bir gün sohbet sırasında Efendi Hazretleri babama çayını ikram etmiş: Hatip Efendi bize bir şeyler oku.' demiş. Babam da: Bir sâkiden içtim şarap arştan yüce meyhanesi' diye başlayan ilâhîyi okumuş. Pir Efendimiz ilâhîden sonra: Hatip Efendi gardaşım gel senin dersini değiştirelim.' demiş. Babam da: Efendim dersimi yeni değiştirmiştiniz.' deyince¸ Pir Efendimiz: Olsun Hatip Efendi yine değiştirmemiz gerekiyor.' diyerek¸ babamın dersini yükseltmiş." diye buyurmuşlardır.
Taşlıova bir başka dörtlükte bir hatırayı daha canlandırır:
Hulûsi Efendi göz bebeğimiz¸
Sevgi ile çarpar hep yüreğimiz¸
Onun için feda her bir şeyimiz'¸
Diyerek inançla istikbal vermiş.
"Osman Hulûsi Efendi¸ daha çocuk denecek yaşta¸ mürşidine intisab ettikten belli bir zaman sonra hastalanır. Bunu duyan İsmail Hakkı Efendi (k.s.)¸ Hulûsi Efendi'nin babası Hatip Efendi'ye: Müsaade ederseniz oğlunuz Hulûsi'yi Sivas'a götürüp¸ tedavi ettireyim' diyerek¸ müsaadeyi alır sonra Sivas'a götürür. Hastalığı ile bizzat kendileri ilgilenir; hatta Oğlum Hulûsi¸ sen hiç üzülme¸ gömleğimi satar¸ seni yine tedavi ettiririm.' diye ona maddî ve manevî destekte bulunur. Böylece Osman Hulûsi Efendi'nin kısa zamanda iyileşmesine vesile olurlar."
Âşık Mürsel Sinan Uğursu
1956 yılında Kars'ta dünyaya gelir. Âşıklık geleneği olarak Usta Âşık Murat Çobanoğlu'ndan âşıklık eğitimi¸ Kars Halk Eğitim Merkezinde müzik eğitimi¸ askerlikte bando bölüğünde nota ve müzik eğitimi görür. Askerlik dönüşü yerleştiği İstanbul'da özel bir müzik okulunda eğitimine devam eder. Hâlen Zeytinburnu Halk Eğitim Merkezinde müzik öğretmenliği yapmaktadır.
Birçok kez katıldığı yurt içi ve yurt dışı etkinliklerde çeşitli ödüller kazanmıştır. TRT repertuarında eserleri mevcuttur. Eserleri birçok ünlü sanatçı tarafından okunmuştur.
Âşık Mürsel Sinan'ı da Darende'de Vakfımızın düzenlediği Kültür Etkinlikleri vesilesiyle tanıdım. Yetenekli bir âşığımız. Dahası Darende'yi çok seviyor. 2003 yılındaki şiir yarışmasında Hulûsi Efendi Özel Ödülü alan "Güzel Yürekli Darende" adlı şiiri şöyle başlıyor:
Ey güzel Darende erenler yurdu
Hakk'tan bin bir hikmet size verilmiş
Hakk'ı hakke'l yakîn görenler yurdu
Her türlü marifet size verilmiş.
Ulular diyarı güzel Darende
Adın ezber oldu dostta yarende
Rüya-yı âlemde seni görende
Baktım ki her kıymet size verilmiş.
Âşık Mürsel Sinan da âşık Şeref Taşlıova gibi Hulûsi Efendi Hazretlerinin hayatını okuyup¸ ondan feyz alıp¸ hatıraları şiir diliyle anlatan biridir. Osman Hulûsi Efendi¸ babası Şeyhzâdeoğlu sülalesinden Hasan Feyzi Efendi vasıtasıyla Hz. Hüseyin (r.a.)'e ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'e¸ yine annesi Fatıma Hanım kanalıyla da meşayihden Tâceddin-i Velî (k.s.)'ye¸ oradan da Hz. Hüseyin (r.a.) vasıtasıyla Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ulaşan asil bir "Seyyid"dir. 36. kuşaktan Hz. Peygamber (s.a.v.)'in nesl-i pâkinden bir torun olan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi 12. kuşaktan da "Somuncu Baba" namıyla ma'rûf Şeyh Hamîdüddin-i Velî (k.s.)'nin torunudur. Bu hususu âşığımız şöyle dile getiriyor:
Es-Seyyid-i Osman Hulûsi sizde
Hakk için âlemin kölesi sizde
Allah'ın âşığı velisi sizde
Bu sevgi bu şefkat size verilmiş.
Daha (pek) küçükken bağlandı yâra
Sıdk ile sığındı Perverdigâra
Hem âlim evliya şair şuâra
Kelâm-ı hitabet size verilmiş.
Mevla'm vermiş size en güzel huyu
Yıkamış pak etmiş bir mânâ suyu
Muhammed Mustafa Ehlibeyt soyu
Ol nasıl asalet size verilmiş.
Ol Somuncu Baba Hulûsi Ateş
Edepte ahlâkta meleklere eş
Her kulun dostudur her cana kardeş
Hoşgörü merhamet size verilmiş.
Mürsel Sinan'ın uzun şiirinin son iki dörtlüğü çok manidardır:
Ey güzel Darende! Ne mutlu sana
Bu ulu pınardan iç kana kana
Elini aç¸ gönlünü aç Sübhan'a
Şükreyle bu nimet size verilmiş.
Mürsel Sinan dilde kelâmım olsun
Yüce Yaratandan ilhâmım olsun
Hamideddin Bey'e selâmım olsun
Bu ulvî emanet size verilmiş.
Özellikle son dörtlüğü okuyunca yüreğimizde şu hatıralar canlanır:
"Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi¸ mahdumu Hamid Hamideddin Ateş Efendi'nin yetişmesine özel bir ihtimam göstermiş ve onu örnek bir şahsiyet olarak yetiştirmiştir. Birçok defa kendi yerine hizmetleri yürütmek üzere¸ oğlu Hamid Hamideddin Ateş Efendi'yi yetiştirdiğini ifade etmişlerdir.
Osman Hulûsi Efendi de: Çocukların yetişmeleri için gayret ediyorum. Onlara irfan mektebinin anahtarlarını bırakıyorum. İnşaallah benden sonra bu hizmetleri Hamid'im yürütecek." der.
"Osman Hulûsi Efendi¸ Darendeli gazeteci Emin Tatlıcı'ya bir sohbetinde Hamideddin Efendi'nin yetişmesiyle alâkalı: Oğul bende ne bilgi varsa onu¸ ona aktarıyorum.' dediği¸ hizmetlerin devamının Hamideddin Efendi maharetiyle yürütüleceğini işaret ettiği bilinmektedir."
"Bir gün Kangal emekli Müftüsü¸ Sivas'ın saygın âlimlerinden merhum Mevlüt Sarıoğlu Darende'ye ziyarete gelir. Sohbet esnasında Osman Hulûsi Efendi: Ecdâdımız Şeyh Hamid-i Velî Hazretlerine ve ihvana hizmet etmek üzere Hamidim'in yetişmesi için çalışıyoruz¸ ikinci Hamid'i yetiştiriyoruz inşaallah…!" der. Çünkü birinci Hamid "Şeyh Hamid-i Velî"dir¸ onun da asıl ismi Hamid Hamideddin'dir.
Yazımızı Mürsel Sinan Uğursu'nun bize yeni yazıp gönderdiği "Darende" şiirinin şu dörtlükleriyle bağlayalım:
Yıllar yılı hayalimde düşümde
Darende'nin muhabbeti sözü var
Ne duygudur gezer durur peşimde
Benim onda onun bende izi var
Engin toprağında bahçesi barı
Çiçeği¸ fidanı¸ gülü¸ çınarı
Hamamı¸ havuzu¸ Kudret Pınarı
Bu kaynağın Hak katında gözü var
Kadir Mevlâ'm bizi konuk seslemiş
Sofra kurmuş her bir canı beslemiş
Darende'yi gül çiçekle süslemiş
Her yanında nakış nakış özü var
Hulûsi Efendi gönül sultanı
Hamideddin Ateş canların canı
Mamur eylemiştir bu gül mekânı