BİR AŞK ŞÂİRİ ERCİŞLİ EMRAH

“Yapmacıksız bir halk Türkçesi; arı¸ duru¸ berrak¸ bir kar suyu¸ bir kaynak suyu gibi şırıl şırıl akıyor. Herkesin anlayacağı bir dil¸ son derece içten bir söyleyiş. Bu nitelikleri onun sâdece bu şiirinde mi görüyoruz? Hayır¸ bütün şiirleri böyle. Yörenin tabiat güzellikleri Ercişli Emrah'ın diline¸ şiirlerine âdetâ aksetmiş.”
Bütün dünya edebiyatları aşk mihveri etrafında döner. Türk Edebiyatı da öyle. Bizim kültürümüzde iki çeşit aşktan söz edilir: Mecazî aşk¸ Hakikî aşk. Hakikî aşk Allah aşkı¸ Mecazî aşk da insana duyulandır. Genellikle¸ hakikîsine giden yol mecazîsinden geçer. Aşkın da çeşitli ara tonları vardır: Sevgi¸ sevd⸠karased⸠muhabbet… gibi.
Yûnus Emre'den bugüne bizim edebiyatımızda da sayısız aşk şiiri söylenmiş¸ yazılmış. Bunca şâir arasında bu konuda iz bırakmak gerçekten zor. İşte¸ 17. yüzyılda yaşadığı kabul edilen Ercişli Emrah bu zoru başaran nâdir şâirlerimizden biridir. Hem de en ön planda gelenlerinden. Söze onun bir güzel semâi'si ile başlayalım. Göreceksiniz ki sözlerimde hiçbir mübalağa yoktur.
Hey ağalar dad gâziler
Dağa kar düştü kar düştü
Gurbet ilde yad ülkede
Yâda yar düştü yar düştü.
Gidin deyin anasına
El değmesin sunasına
Han Selvi'nin sinesine
Bir çift nar düştü nar düştü.
Emrah'ım gamdan seslendim
Karlı dağlara yaslandım
Emek ettim bağ besledim
Güle har düştü har düştü.
Yapmacıksız bir halk Türkçesi; arı¸ duru¸ berrak¸ bir kar suyu¸ bir kaynak suyu gibi şırıl şırıl akıyor. Herkesin anlayacağı bir dil¸ son derece içten bir söyleyiş. Bu nitelikleri onun sâdece bu şiirinde mi görüyoruz? Hayır¸ bütün şiirleri böyle. Yörenin tabiat güzellikleri Ercişli Emrah'ın diline¸ şiirlerine âdetâ aksetmiş. Adı Erciş'le ve Selvihan'la birlikte hatırlanan Âşık Emrah¸ Dedim-Dedi'li o ünlü koşma tarzındaki güzellemesinde sevgilisini şöyle tasvir ediyor:
Seherde uyanmış gözleri mahmur
Dedim serhoş musun söyledi yoh yoh
Ağ elleri boğum boğum kınalı
Dedim bayram mıdır söyledi yoh yoh
Dedim inci nedir dedi dişimdir
Dedim kalem nedir dedi kaşımdır
Dedim on beş nedir dedi yaşımdır
Dedim daha var mı söyledi yoh yoh
Âzerî Türkçesi etkisindeki Van ağzı özelliklerini temiz Türkçe'nin güzelliklerini bu şiirden süzmek mümkün.
O¸ hayatı boyunca¸ sevgilisinin resmini kelimelerle çizen bir ressam gibidir¸ şiirleri öylesine pitoresk (resimsi) nitelikler taşır.
Sallana sallana gelen sonayı
Selbi'ye benzettim güller içinde
Al kaftana yeşil kırabı takmış
Durnaya benzettim göller içinde
Han Selbi'min yanahları allıdır
Ağ elleri deste deste güllüdür
Gözel seven yiğit haldan bellidir
Melil mahzun gezer eller içinde
Emrah der ki yerden üze basmazlar
Umudunu ol Mevlâ'dan kesmezler
Gözel sevdi diye yiğit asmazlar
Bir zaman söylenir diller içinde
Ey büyük şair! Senin aşkının hikâyesi¸ 200-300 seneden beri dillerden düşmemektedir. Duygular bu kadar sahici olunca¸ aynı dili konuşan insanlar¸ bu hikâye ve içindeki şiirlerde kendi duygu düşüncelerini bulmakta¸ o yüzden de bu güzel eserler unutkanlık denizinde kaybolup gitmekten kurtulmaktadır. Âşık tarzı şiirimizde¸ seher yeli bir çeşit postacı görevi yapar. Âşık¸ sevgiliye onunla haber gönderir. Divan şiirimizde de aynı işi " bâd ı sabâ " üzerine alır. Hemen hemen aynı şey.
Bad ı sebâ sen Mevlâ'yı seversen
Eylen sana deyim ey seher yeli
Bir amanatım var sana vereyim
Götür nazlı yara ver ey seher yeli
Sen seher yelisen estin ucadan
Tohunursan pencereden pacadan
Selbi'm yuhusuzdur dünkü geceden
Oyanana geder dur seher yeli
Âşık¸ bazan da postacılık görevini turnalara verir¸ sevgilisinin huyu husu nasıldır? İşte cevabı:
Bir nâzenin bana gel gel eyledi
Varmasam incinir varsam incinir
O nâzik elinnen ince belinnen
Sarmasam incinir sarsam incinir
Gine görünüyor yârın elleri
Başımızda esen sevdâ yelleri
Yarın bahçasından gonca gülleri
Dermesem incinir dersem incinir
Şâirin " menevşeyi " redifli koşması¸ insan ve tabiat güzelliğinin¸ insan güzelliğinin tabiat unsurlarıyla anlatıldığı son derece güzel bir şiirdir:
Ellerin kırılsın hey naşi hoyrat
Sana kimler dedi boz menevşeyi
Nâzik elinnen dermiş devşirmiş
Al yanah üstüne düz menevşeyi
Menevşe derede sümbül burçtadır
Kasapların gözü dâim koçtadır
Gözel sever diye yiğit suçtadır
Bahar geçer koklar güz menevşeyi
Nice Süleymanlar tahta yerişti
Tahta yerişmedi bahta yerişti
Emrah da bir kötü vahta yerişti