MÜJDELİ ŞEHİR: İSTANBUL

Mayıs ayı¸ aziz milletimiz için¸ müjdeler ve fetihler ayıdır. İstanbul için bayramdır. İstanbul'u gülzâr yapan müjdeli komutan Fatih; 1453'de fetih günü¸ Bizans'a giren ve Ayasofya'nın kapısında ayaklarına kapanmış insanlara: ” Ayağa kalkınız!.. Ben¸ Sultan Murad'ın oğlu Sultan Mehmed!.. Hepiniz benim teminâtım altındasınız!.." diyen hoşgörü timsalinin emanetidir
Fethin yıldönümü¸ İstanbul'lular için güzel bir gündür¸ İstanbul'un semâsı hürdür. Dünya durdukça da hür kalacaktır.
Manevi hazineleriyle¸ deniziy
Mayıs ayı¸ aziz milletimiz için¸ müjdeler ve fetihler ayıdır. İstanbul için bayramdır. İstanbul'u gülzâr yapan müjdeli komutan Fatih; 1453'de fetih günü¸ Bizans'a giren ve Ayasofya'nın kapısında ayaklarına kapanmış insanlara: ” Ayağa kalkınız!.. Ben¸ Sultan Murad'ın oğlu Sultan Mehmed!.. Hepiniz benim teminâtım altındasınız!.." diyen hoşgörü timsalinin emanetidir
Fethin yıldönümü¸ İstanbul'lular için güzel bir gündür¸ İstanbul'un semâsı hürdür. Dünya durdukça da hür kalacaktır.
Manevi hazineleriyle¸ deniziyle¸ yedi tepesiyle¸ camileri ve irfan abideleriyle bu mübârek şehir¸ Vatan'ın her karış toprağı gibi¸ gözbebeğimizdir.
Lâle devrinin büyük şâiri Nedîm bu güzide şehri şöyle tavsif eder:
Bu şehr-i Sitanbûl ki¸ bî-misl ü bahâdır
Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedâdır
Bir gevher-i yek-pâre iki bahr arasında
Hurşîd-i cihan-tâb ile tartılsa sezâdır.
Fethi takiben sür'atli bir imar hareketine girişildi. Fâtih aynı zamanda büyük bir imarcı olarak kendi câmisini¸ medresesini yaptırdı. Böylece İstanbul'daki ilk üniversiteyi kurarak pozitif ilimler tedrisatını başlattı. Çevresinde topladığı ilim ve san'at adamlarıyla sohbetler ederek ve onlardan aldığı neticeleri devlet hayatına tatbik etti. O¸ modern bir devlet adamı olmanın bütün hususiyetlerini hâizdi.
İstanbul'un fethini bir askerî zafer olarak vasıflandırmamak gerekir. İstanbul'un zaptı; meziyetin faziletsizliğe¸ üstün ahlâk ve kültürün dejenere olmuş ahlâka karşı zaferidir. Öyle ki¸ Türk ahlâk ve seciyesinin en parlak nümûnelerini fetihden sonra İstanbul yaşamıştır.
İstanbul¸ kurulduğu günden bu yana mekân olarak da¸ âbideleriyle de¸ şan ve şeref bahşeden fikir zenginlikleriyle de dünyanın en güzel şehirlerinden birisidir. İstanbul; Türk Milleti'nin bu en güzel şehri¸ ilelebed¸”bir sengine yek-pâre acem mülkünün fedâ edileceği şehir” olarak kalmalı ve bizler¸ Feth'in ve Fâtih'in gurûrunu ilelebed yaşatmalıyız. Bu şehri Fâtih'in düşündüğü gibi güzelleştirme gayretleri içerisinde olmalıyız. Bu ilmin¸ san'atın¸ ihtişâmın şehrine hizmet için gayret sarf etmeliyiz
O zarafet merkezi şimdilerde¸ güzelliklerini korumak için kendini zorlayan¸ gayret sarf eden bir şehir hüviyetindedir.
Ahmet Aydın Bolak Bey Darende'ye gönül vermiş bir İstanbul beyefendisiydi
Onun İstanbul hakkındaki şu tespitlerine kulak verelim:
“Altınboynuz” denilen Haliç'i¸ Kâğıdhâne Deresi¸ Boğaz'ı¸ o Boğaz'a akan Göksu¸ Küçüksu¸ Büyükdere ve Bebek dereleriyle süslenen; Kadıköy¸ Moda¸ Mühürdar¸ Fenerbahçe¸ Beykoz gibi nice semtleriyle yaşayan İstanbul¸ sükûnetin¸ güzelliğin¸ vakarın¸ ihtişâmın ve zarâfetin tecelli ettiği bir şehirdi. İstanbul'da konuşulan Türkçe bütün Türk illerinin en güzeliydi ve "İstanbul Türkçesi" diyerek örnek alınırdı.
Bir zamanlar Boğaziçi'nde saltanat kayığıyla gezen pâdişaha¸ kayığın baş tarafında elinde defteriyle ayakta duran Bostancıbaşı:
“..Defterdar Said Paşa Hazretleri'nin yalıları.. Yanında¸ tüccardan filanca efendi'nin yalısı…" derdi.
Kanlıca'nın yoğurdu¸ Beykoz'un paçası¸ Arnavutköyü'nün çileği¸ Bayrampaşa'nın enginarı¸ Akbaba'nın cevizi¸ Kavaklar'ın inciri¸ Yedikule'nin marulu¸ Çengelköyü'nün bâdem salatalığı¸ mevsimlerine göre aranır ve İstanbul hanımefendileriyle beyefendileri bunları yemek için sâhilhânelerden o semtlere giderler; topluca sohbet edilir¸ "Arnavutköyü çileği" yenilir veya o çilekden yapılmış reçel¸ kabûl günlerinde ikram edilirdi. Şimdi hiçbirisi yok!.."
Selam olsun Fatih'in şehri İstanbul'a İslambol'a
A PRECURSORY CITY: İSTANBUL
May is a month of good news and conquests for our country¸ it is a bairam for İstanbul. Fatih the conqueror¸ who turned İstanbul into a rose garden; on the day of conquest in 1453¸ said to the people of Byzantium who grovelled at the door of Hagia Sophia: " Stand up!… I am the son of Murad¸ Sultan Mehmed!.. You all are under my supervision!.." and showed his tolerance.
Ahmet Aydın Bolak was a gentleman from İstanbul who loved Darende very much. His findings about İstanbul were like that:
İstanbul¸ decorated with Haliç¸ called as "the Golden Horn"¸ Kağıthane River¸ Göksu flowing into Bosporous¸ Küçüksu¸ Büyükdere and Bebek rivers; and living with its districts like Kadıköy¸ Moda¸ Mühürdar¸ Fenerbahçe¸ Beykoz; is a city of tranquillity¸ beauty¸ magnificence¸ solemnity and grace. Turkish spoken in İstanbul is the most beautiful one of all Turkish cities and role modelled as "İstanbul Turkish".
Peace be upon to İstanbul¸ the city of Fatih¸ İslambol…