Anadolu’nun Özge Yazarı: Şevket Bulut
İlk okunan kitaplar unutulmaz. Tanışılan ilk yazarlar da. İyi bir edebiyat okuyucusu olmak için yazarlarla, şairlerle bizzat görüşmek gerekmiyor tabii ki… Zira kitaplarını okudunuz mu zaten vicâhı bir dostluğunuz başlıyor ama bir fuarda veya bir sohbet toplantısında söz konusu yazarlar ile eskilerin tâbiriyle rûberu yani yüz yüze görüştüğünüzde bu vicâhî muârefe, şifâhî tanışıklığa dönüyor. Elbette daha sağlam bir dostluğa dönüştüğü kesin.
Bahsedeceğim yazar Şevket Bulut da benim ilk göz ağrım olan bir kalem erbâbıdır. Sanırım 1970’li yılların ortalarıydı. Henüz 15 yaşlarımdaydım. Memleketimizin o mutena kitapçısında Al Karısı kitabını görünce ilgimi çekti. Kapağı dikkat çekiciydi ve İlhan Eraydın tarafından yapılmıştı.
Anadolu insanları resmedilmişti. Eser, Hareket Yayınları’ndan çıkmıştı ve yayınevinin 35. kitabıydı. Baskı tarihine baktığımda Nisan1971 tarihini gördüm. Altta bir not; “Kitabın içindeki desenler Mustafa Kutlu tarafından çizilmiştir.” Bu isme zaten âşinâlığım vardı. Ama hikâyeci Mustafa Kutlu’nun ressam olduğunu o zaman bilmiyordum. Kitapların önyüzünden sonra arka kapağına bakılır ya ben de bu geleneğe uymuş ve şu satırları okumuştum:
“İlk kitabını yayınladığımız Şevket Bulut, Kilis 1936 doğumludur. Hâlen Maraş’ta bayındırlık teknikeri olarak çalışan hikâyecimiz, Anadolu insanını âdet, örf ve gelenekleri içinde yeni bir bakış açısıyla inceleyerek hikâyeciğimize millî bir tür getirmiştir. Yayınevimiz, Anadolucu yazarlar zincirine yeni bir halka ilâve etmekle mutluluk duyar.”
Kitabın tashihini, daha sonra Bursa’da tanışacağım merhum kitapçı Cahit Çollak yapmıştı ve kitap Ahmet Sait Matbaası’nda basılmıştı. 180 sayfalık kitabı bir solukta okumuştum. İçindeki hikâyeler arasında “Al Karısı”, “Gözleri Sulu Meryem”, “Çin’in Sırtındaki Bıçak”, “Yılancı Yusuf”, “Kuyruğu Kesilen At”, “Öfkeli Maymunlar”, “Güveyi”, “Sığıntı”, “Yumuşçu Nine”, “Nehir Yatağındaki Tarla”, “Odacı Mehmet Efendi” ve “Namus Borcu” gibi hikâyeler vardı.
Rahatlıkla diyebilirim ki bana hikâyeyi sevdiren ilk yazar Ömer Seyfettin ise, ikincisi Kemalettin Tuğcu, üçüncüsü de Şevket Bulut’tu. 1970’li, yılların ardından 80’li yıllarda da imzasını gördüğüm dergilerde hikâyelerini okudum. 90’lı yıllarda da aynen. Anadolu’da yaşadığı için yüz yüze görüşemedik ama ismi içimde hep sıcak ve güvenilir bir intiba bıraktı.
Yalnızlık Çemberi
Geçenlerde Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları arasında çıkan ve Şevket Bulut’un seçme hikâyelerinin toplandığı bir kitap elime ulaştı. Adı Yalnızlık Çemberi’ydi. O kadar sevindim ki, âdeta yeniden maziye daldım ve edibimizin ilk okuduğum Al Karısı’nı hatırladım. Bu seçme hikâyeler arasında Al Karısı’nda olan bazı hikâyeler de vardı. Yine bir çırpıda okudum toplu hikâyeleri. Yine büyük bir huzur içinde Anadolu ikliminde dolaştım.
Peki, Şevket Bulut kimdir? Doğrusunu söylemek gerekirse edebiyat dünyasında çok az anılan ve bir bakıma nisyâna terkedilen kıymetli bir edibimizdir Bulut. Bu ihmalde Anadolu’da yaşamasının sebebi var mı bilemiyorum ama kitapları da kitapçılarda pek az bulunuyor.
Dolayısıyla toplu şiirlerinin bir kitapta yer alması bana göre çok isabetli olmuştur. Bu güldestenin bir vefâ rüzgârı estirmesini dilerim. Şiire, hikâyeye, bütünüyle edebiyata, kültür ve sanata değer veren Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi yetkililerine çok teşekkür ediyorum.
Belediyemizin eski Başkanı Hayrettin Güngör’e, Genel Yayın Yönetmeni Duran Doğan’a ve Genel Yayın Koordinatörü Mesut Serdar’a gönülden şükranlarımı sunuyorum. Bu eserin bir özelliği de, yazarın kitaplarından yapılan seçmenin yanı sıra dergilerde ve daktiloda kalan hikâyelerinin de eklenmiş olmasıdır.
Eserin başında “Hikâyemizin Yerli Sesi”ni Hayrettin Güngör kaleme almış. Şu satırlar çok önemli: “Hikâyelerinde Anadolu insanının yaşayış biçimini, inançlarını, sorunlarını, Anadolu’nun gerçeklerinden kopmadan yansıtan Şevket Bulut, bir memleket hikâyecisi olarak kabul edilir.
Onun hikâyelerindeki her karakter gerçek hayattaki kadar canlıdır. Hayatının uzun bir bölümünü geçirdiği Kilis ve Kahramanmaraş başta olmak üzere Güneydoğu Anadolu ve havalisinden insanların yer aldığı hikâyelerinde kullandığı folklorik unsurlar, üslubunu belirlemekle birlikte Anadolu’nun zengin kültürünü de yansıtır.
Denilebilir ki Şevket Bulut, hikâyeleriyle başta Kilis ve Kahramanmaraş olmak üzere Güneydoğu Anadolu ve çevresinin dili ve gözü olmuş; bölge insanının kültür ve değerlerini günümüze taşımıştır.”
Bir bakıma mini bir Şevket Bulut portresinin çizildiği bu bölümde şu satırları da okumadan geçmemeli: “Şevket Bulut, bazı yazarlarda görüldüğü gibi, halkın inanç ve değerlerine ideolojik sâiklerle yaklaşmaz. O, Anadolu insanını olduğu gibi, tüm doğal ve hakîkî yönleriyle kabul eder. Halka ait bütün yerli değerler ve bu değerlerin halk nezdindeki karşılığı onun hikâyelerinin temelini oluşturur.”
Ön söz Gökhan Serdar Özakbaş’tan. Mustafa Karabulut ise “Şevket Bulut’un Hikâyeciliği”ni kaleme almış. Ve Muhammed Hüküm’ün “Yerliliğin Sınırlarındaki Adam: Şevket Bulut” yazısı. Bu metinlerin her birinde derin tahliller, kıymetli değerlendirmeler ve yazarı hakkıyla anlatan tespitler var.
Takdim yazılarının sonunda Şevket Bulut’un Hasan Şahmaranoğlu ile birlikte çekilmiş güzel bir fotoğrafı yer alıyor. Ve edebiyat ziyâfetimiz başlıyor: “Kitaplardan Seçilen Hikâyeler”… Her hikâyede bizim insanımız, bizim iklimimiz, bizim dünyamız, bizim gönül dünyamız hakkıyla anlatılıyor.
Bizden Bir Portre
Şevket Bulut sağlam bir sanatkârdır elbette. İyi bir hikâyecidir ama o aynı zamanda bizim toplumda değerleriyle yaşamış iyi bir insandır da. Halkın dilini kullanır, geleneklerini bilir ve hürmet eder. İnsanımızın günlük ve sade yaşayışını son derece başarılı bir şekilde hikâyelerine yansıtır.
Âdeta Anadolu’nun tablosunu resmeder. Anlattığı çiftçiler, memurlar, esnaf, tüccar hepsi bizim insanımız. Kadınlar bizim, çocuklar bizim… O, Nurettin Topçu’nun bir bakıma “Anadolucu” bakış açısını benimsemiş ve bu ideali edebiyatını aksettirmiştir. Şevket Bulut bu yönüyle tam bir “Anadolucu”dur. Onun ana hatlarıyla biyografisinden şöyle bahsedebiliriz:
Anadolu hikâyeciliğinin önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Şevket Bulut, 31 Temmuz 1936 tarihinde Kilis’te doğdu. Kahramanmaraş Millî Eğitim Müdürlüğü ve Bayındırlık Müdürlüğü’nde tekniker olarak çalıştı. 20 yıl boyunca Kahramanmaraş’ın bütün köylerini gezme fırsatını buldu.
Bu seyahatler esnasında bölgenin önemli şair ve yazarları Bahaettin Karakoç, Abdurrahim Karakoç, Hayati Vasfi Taşyürek, Ali Akbaş, Ahmet Çıtak gibi şair ve âşıklarla tanıştı, dost oldu. Onlarla muhabbetler etti. Bahaettin Karakoç’nun Dolunay dergisi ile birlikte yayımladığı Dolunay Yayınları’nda kitaplarını neşretti.
Halk şiiri tarzında şiirler de yazan Şevket bulut, muhtelif sanat edebiyat dergilerinde edebî çalışmalarını yayımladı. İlk ürünleri Hareket dergisinde, ilk kitabı da Hareket Yayınları’nda çıktı. “Oynaş” ve “Obalar, Atlar” isimli hikâyeleri film yapıldı ve TRT’de gösterildi. Şevket Bulut, 17 Eylül 1996 tarihinde Kahramanmaraş’ta vefat etti.
Odacı Mehmet Efendi
Şevket Bulut’un ilk edebî ürünü “Kilis’im” isimli şiirdir. 1954 yılında Genç Kilis gazetesinde çıkmıştır. 1970’te hikâyeye yöneldi ve ilk hikâyesi olan Odacı Mehmet Efendi’yi Hareket dergisine gönderdi. Bu hikâye 1970 yılında neşredildi. Yazarımız daha sonra Hisar, Türk Edebiyatı, Töre, Millî Kültür, Millî Eğitim ve Kültür, Doğuş Edebiyat, Küçük Dergi dergilerinde göründü.
Konularını, Anadolu insanının geleneklerinden, dertlerinden ve meselelerinden alan hikâyeleriyle tanındı. 1981 yılında, Kayseri Sanatçılar Derneği tarafından “yılın hikâyecisi” seçildi. Mustafa Kutlu, Bulut’un hikâyesi hakkında yaptığı değerlendirmede şöyle diyor:
“Şevket Bulut, eski lâkin huzurlu, temiz, pak, gıllıgışı olmayan hayatımızın, o tahta kepenkli arastaların, semerci ve nalbantların, yaşlı kadınların, değirmencilerin, kaçakçı ve köylülerin, küçük devlet memurlarının, kıpırtısız bir yaz öğlesini yaşayan eski mahallelerin riyâsız, yalan-dolansız, doğrudan ifadeli ve klâsik hikâyesini Pınarbaşı’nın duru ve serin suyu gibi anlatıp geçti.
Yolum ne zaman bir yaylaya düşse, ne zaman bir pınar görsem ve yanımda tek ü tenha bir çiğdem, kendisini hatırlayacağım.”
Ömer Lekesiz de Şevket Bulut’un hikâyesi için şöyle diyor:
“Şevket Bulut’un öykülerinde ‘Anadolu gerçeği’ olarak, zaman zaman abartılı bir biçimde de olsa görülür; inanç, kültür, gelenek, görenek, töre, efsane, menkıbe, mesel, halk söylenceleri; Türkler, Kürtler, Alevîler, Sünnîler, ağalar, azaplar, ırgatlar, kaçakçılar, eşkıyalar, gerçek ve sahte şeyhler, hocalar, kadınlar, erkekler, çocuklar...
hepsi de en yalın hâllerinde nasıl yaşıyorlarsa öylece öykü ve öykü kahramanları olarak yazınsallaşıyorlar. En klâsik kullanılışı ile ‘yalın ve gerçekçi üslûp’ onun öykülerini en iyi bir biçimde tanımlayacaktır sanırım.”
Şevket Bulut, edebiyatımızda kökü güçlü bir geleneğin devamıdır. Hikâyede Ahmet Mithat Efendi, Ömer Seyfettin, Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal çizgisinin uzantısıdır. Anadolu insanını seven ve okuyucularına da sevdirmeye çalışan bir yazar var karşımızda.
Şevket Bulut'un hikâyelerinde tema olarak inançlar, kültürel değişim, ağalık, eşkıyalık, halk hekimliği, misafirperverlik, çocuk meseleleri, aşk, sevgi, namus, ahlâk, ölüm, yalnızlık, tabiat, dolandırıcılık, çıkarcılık, mertlik de bulunuyor. Hikâyelerinde sağlam bir kurgu, anlatım biçimi vardır.
Sahicidir. Hadiseler, zaman, mekân ve şahıs kadrosu yerli yerindedir. Yazar titiz bir kalem erbabıdır, metni sıkı dokur. Hikâyelerinde okuyucuyu alır, sıkmadan son satırlara kadar taşır. Nehir gibi akıcı bir dile, sağlam üsluba sahiptir.
İnsanın İçini Isıtıveren Eserler
Şevket Bulut’un tamamı hikâyelerden meydana gelen eserleri şöyledir: Al Karısı (Hareket Yayınları, İstanbul 1971), Sarı Arabalar (Hareket Yayınları, İstanbul1974), Dilek Çınarı (Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, İstanbul 1975), Kefensiz Ölüler (Dergâh Yayınları, İstanbul 1984), Sınırdaki Tarla (Dolunay Yayınları, Kahramanmaraş 1996), Yıkık Minare (Dolunay Yayınları, Kahramanmaraş 1996), Baharı Göremeyen Çocuklar (Dolunay Yayınları, Kahramanmaraş 1996) Derin Kuyu (Dolunay Yayınları, Kahramanmaraş 2007)
Şevket Bulut’un adının Kahramanmaraş Onikişubat’ta bir ortaokula verilmesi sevindiricidir. Yazarımız hakkında Muhammed Hüküm’ün hazırladığı Yerliliğin Sınırından-Şevket Bulut Hikâyelerinde Yerlilik kitabı da önemli bir kaynak eser. Şevket Bulut Şiirleri kitabı ise, bize hikâyecimizin şairlik yönünü gösteriyor.
Bulut, Eshabil Karademir’in kendisiyle yaptığı röportajda edebiyat dünyasını ayrıntılı olarak anlatıyor. Bu konuşma, Öztürk Emiroğlu’nun hazırladığı Hisar’da Kültür Sanat Konuşmaları kitabında yer alıyor.
Şevket Bulut, bizim gönül dünyamızın unutulmaması gereken seçkin simalarındandır. Onu her zaman güzellikle hatırlamak, iyilikle anmak, edebiyat camiasının asli görevleri arasında yer almalıdır. Şüphesiz iyi yazarlar, ebedî âleme göç etseler de toplum tarafından asla unutulmamalı, eserleriyle ve düzenlenecek anma programlarıyla yaşatılmalıdır.
Şevket Bulut’a Cenâb-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Rûhu şad, kabri nur, mekânı cennet, menzili mübarek, makamı yüksek olsun.
Mehmet Nuri YARDIM
YazarCumhuriyet Devri Türk şiirinde çok farklı anlayışlara, dünya görüşlerine, türlü huy ve karaktere sahip şairler vardır. Diyebilirim ki onlar arasında en orijinal simalardan biri Ziya Osman Saba’dır.Ziy...
Yazar: Mehmet Nuri YARDIM
Allah’ın güzel kulları Yüce Allah’ın verdiği nimetleri kendilerine aitmiş gibi hissetmezler. Her şeyin Yüce Allah’ın mülkü olduğunu bilir, kendilerini de birer emânetçi olarak görürler. Bu bilinçle el...
Yazar: Aydın BAŞAR
Edebiyatımızda Saat/Vakit VurgusuTürk edebiyatında saat ve vakit vurgusu birçok eserde, şiirlerde, hikâyelerde, romanlarda geniş şekilde yer almıştır. Hatta bu tema, sadece bu ana türlerde değil hatır...
Yazar: Mehmet Nuri YARDIM
Seyyid Osman Hulûsi Efendi'nin Gönül Coğrafyası1914 yılında, Malatya’nın Darende ilçesi Hacılar Şeyhli Mahallesinde dünyaya gelen Seyyid Osman Hulûsi Efendi âlim, mutasavvıf ve şairdir. Babası Şeyh Hâ...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ