TEVAZU
Tevazu, insanın alçak gönüllü
olması, kendini beğenmişlikten ve böbürlenmekten uzak tutması, gurur ve
kibirden arınmış bir hayatı yaşam haline getirmesidir. Yaratılmış her bir
canlıya saygı, şefkat ve merhamet göstermesi, kibar davranmasıdır.
İnsan hangi mevkide olursa olsun
Allah'ın kulu olduğunu unutmamalıdır. Peygamberimiz, bu özelliği hem bizzat
üzerinde taşımış, hem de sözleriyle tavsiye etmiştir. Bir gün kendisine bir
adam getirilir, gelen şahıs korkudan titremeye başlar. Bunu gören Peygamberimiz
(s.a.v.): "Sakin ol, ben bir melik
değil, Kureyş'ten, kuru et yiyen bir kadının oğluyum." buyurmuştur.[1]
Tevazu sahipleri kendilerinden
aşağıda olanlara küçük muamelesi yapmaz, onları hor ve hakir görmezler.
Arkadaşları arasında büyüklük taslamazlar. Vakarlı yani ağırbaşlı olurlar.
Vakar sahibi kişiler mevki ve haysiyetlerinin hakkını gereği gibi korumasını
bilen insanlardır.
İnsan hem mütevazı, hem vakur
olmalıdır. İslâm tevazu ve vakar sahibi olmayı teşvik etmekle beraber, bu
hususta aşırı gitmeyi yasaklamıştır. Çünkü tevazuda aşırı gitmek insanı zillet
ve meskenete düşürür, herkesin maskarası hâline getirir ki bu doğru bir şey
değildir. Mütevazı olacak, başkalarına karşı alçak gönüllülük gösterecek diye herkesin
hakaretine, kötü davranışlarına tahammül göstermek, aşağılamalarına razı olmak
ahlâkî bir fazilet sayılmaz. Vakarda aşırılık ise insanı kibirli yapar.
Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de
şöyle buyuruyor: "Allah katında en
değerliniz Allah'tan en çok korkanınızdır."[2]
Öyleyse insanların kendilerini üstün görmeleri yanlış bir davranıştır. Başka
bir ayette de Allahu Teâlâ: “Siz
nefislerinizi övmeyiniz, kimin müttakî olduğunu Allah daha iyi bilir."[3]
buyurarak yine bize mütevazı olmamızı emretmiştir.
Bu konuda Peygamber Efendimiz de
şöyle buyurmuştur; "Muhakkak Allahu
Teâlâ, bana, sizin mütevazı olmanızı vahyetti."[4], "Her
kim Allah için alçak gönüllülük yaparsa, Allah muhakkak onun derecesini
yükseltir."[5]
Hz. Lokman (a.s.) oğluna şöyle
tavsiye etmişti: "Kibirlenip
insanlardan yüzünü çevirme. Yeryüzünde çalımla yürüme; çünkü Allah kurulup
öğünenlerin hiçbirini sevmez."[6]
Peygamberimiz (s.a.v.)’in aşağıdaki sözleri de tevazu ve vakarın insan için
önemini göstermesi bakımından dikkat çekicidir: "Allah için alçak gönüllülük
edeni Allah yükseltir, Allah'a karşı böbürleneni de Allah alçaltır."[7]
Tevazu ve vakar sahibi olmak
dinin emridir ve insan haysiyetine yakışan da budur. Hz. Peygamber: "Eğer paça yemeğine çağırılsaydım
icabet ederdim ve bana paça gönderilseydi kabul ederdim."[8]
buyurmuştur. Bu hadisi şerifle, "mütevazıyım" demekle tevazu sahibi
olunmayacağını, tevazuun bir davranış biçimi olduğunu öğrenmiş oluyoruz.
Allahu Teâlâ, “Rahmân’ın has kulları o kimselerdir ki,
yeryüzünde tevazu ile yürürler.”[9]
buyuruyor. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Kim Allah için huşûundan dolayı tevazu gösterirse, Allah onu kıyamet
gününde yüceltir. Her kim kibrinden dolayı böbürlenirse Allah da onu kıyamet
gününde alçaltır.”[10]
Kâmil bir imanın hayatımızdaki en
büyük tezahürü, salih amelle birlikte güzel ahlâk sahibi olmasıdır. Güzel
ahlâk, dünyamızı aydınlatan ve ahiretimizi cennete çeviren en kıymetli
sermayemizdir. Bizler, sonu cennet olan bir hayatın ancak güzel ahlâkla tamamlanacağına
inanırız. Rabb’imiz katında bizleri yüceltecek olan bu ahlâkî güzelliklerin
başında ise tevazu gelir. Sevgili Peygamberimiz’i kendisine örnek alan mütevazı
bir mü’min, bütün nimetlerin asıl sahibinin Yüce Rabb’imiz olduğunun
bilincindedir.
Sahip olduğu her bir nimetin aynı
zamanda kendisinin bir imtihanı olduğunun farkındadır. Mü’min, elindeki bütün
imkânları Allah’ın rızasını kazanmak için seferber eder. Makam ve mevkii,
şöhret ve zenginliği ne olursa olsun kendini diğer insanlardan farklı bir
konumda görmez. Allah katında üstünlüğün ancak takvada olduğuna inanır.
İslâm, bir yandan mü’minin ruhuna
alçakgönüllü olmayı nakşederken, diğer taraftan kibirden olabildiğince
uzaklaşmasını hedefler. Çünkü kibir, Peygamberimiz’in ifadesiyle “Hakikati inkâr etmek ve insanları küçük
görmektir.”[11]
Kibirli insan, dünyanın kendi
etrafında döndüğünü zanneder. İnsanları küçümseyerek onlardan yüz çevirir. Oysa
mü’min, hangi sebeple olursa olsun hiç kimseyi hakir görmemelidir. Rasûl-i
Ekrem (s.a.v.) bu konuda bizleri şöyle uyarmıştır: “Allah bana, mütevazı olup birbirinize karşı övünmemenizi ve
birbirinize karşı haddi aşan davranışlarda bulunmamanızı vahyetti.”[12]
Mü’min, her işinde olduğu gibi
tevazuda da aşırıya kaçmaz. Zira mü’min, tevazu içinde bir hayat yaşamakla
yükümlü olduğu kadar, kendisinin ve Müslüman kardeşlerinin şeref ve haysiyetini
korumakla da görevlidir. O, mü’minleri hakir görenlere karşı asil ve vakur
duruşunu muhafaza eder. Müslümanların şeref ve izzetini korumak için var
gücüyle çalışır. Yüce Rabb’imizin “Muhammed,
Allah’ın Rasûlü’dür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı kararlı ve
tavizsiz, birbirlerine karşı da merhametlidirler...”[13]
emrine gönülden bağlanır.
Hayatımızın her alanında tevazu
içinde olalım. Hiç kimseyi incitmeyelim. Fâni dünyanın geçici heveslerine
aldanarak birbirimizi üzmeyelim. Dünyamızı zindana, ahiretimizi cehenneme
çevirecek olan kibirden, gururdan ve riyadan sakınalım. İnsanları küçümseyerek
onlara surat asmayalım. Yeryüzünde böbürlenerek yürümeyelim. Unutmayalım ki
Yüce Rabb’imiz, kibirlenen ve kendisiyle övünen kimseleri sevmez. Rabb’im,
bizleri tevazu sahibi olanlardan eylesin. Âmin...
[1] Gazalî,
İhyâu Ulûmi'd-Din, II, 483, 484.
[2]
49/Hucurat, 13.
[3] 53/Necm,
32.
[4] Riyazu's-Salihin,
II, 37.
[5] Müslim,
Birr ve's Sıla, 69; Tirmizî, Birr, 82.
[6]
31/Lokman, 18.
[7]
Feyzü'l-Kadîr, VI, 108-109.
[8]
Riyazu's-Salihin, II, 41.
[9]
25/Furkân, 63.
[10] İbn
Hanbel, III, 76.
[11] Müslim,
Îmân, 147.
[12] Müslim,
Cennet, 64.
[13]
48/Fetih, 29.
Sümeyye Büşra YILDIZ
Yazarİç güzelliği insanlar arasında makbul, güzel olduğu gibi, Allah nezdinde dahi makbuldür, hoştur. Dış görünüş bizi aldatabilir ama iç güzellik aldatmaz. Peygamberimiz (s.a.v.), “Allah dış görünüşünüze,...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Kitabın adı: Kelile ve Dimne Yazar: Beydeba Yayına hazırlayan: Sadık Yalsızuçanlar Yayınevi: Antik Yayınları Yayın yeri ve yılı: İstanbul/2017 Sayfa sayısı: 288 Yaş aralığı: 14 İşlenen konul...
Yazar: Sait ÖZER
Yasadığımız şu fâni hayatta önemli olan, Rabb’imize iyi bir kulluk yapabilmek, insanlarla güzel geçinerek arkamızdan hayırlı dualar almak ve ebedî âleme huzur içinde gidebilmektir. Bizim için en güzel...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Toprak gibi engin olmalı gönül, Yoksa nasıl bilsin sevmeyi yürek. Tevazu bir kulun özünde yoksa Sevmeden eğilir sevdim diyerek. Gönül enginliği yüceltir kulu, Allah’a götürür selamet yolu...
Şair: Rabia BARIŞ