KORONA VİRÜSÜNÜN HAYATIMIZDAKİ İZLERİ
“Sanki virüs salgını insanlarımızın aklını, ferasetini de aldı götürdü. İnşallah bu ve buna benzer olumsuz hadiselere de insanlarımız devam etmez. Toplumsal hayatımızı derinden etkilediği gibi ileriki zamanlar için de derin yaralar bırakabilir.” İnsanlık tarihinde dünyayı kasıp kavuran böyle büyük ölçekli bir salgın vakası olmamıştır sanırım. Dünyayı çepeçevre kuşatmış olan bu virüs salgını bir ateş topu misali vurduğunu yakıyor deyim yerindeyse. Hayatın olağan akışını değiştiren ve insan olarak alışkanlıklarımıza da ket vuran bir salgın oldu bu. Elbette her zaman ümit var olmak lazım ama yakın zamanda da bu salgın hemen hayatımızdan çıkacak gibi durmuyor. Dünyanın birçok yerinde aşı çalışmalarıyla virüs salgınından kurtulabilmek adına çalışmalar canhıraş devam etmesinin yanında maske, mesafe, temizlik ve tedbir gibi konular hayatımızda uzun bir süre kalacak gibi duruyor. Okullarımız kapalı, etkinlikler yapılmıyor. Sosyalleşme adımı olarak kabul edilen etkinliklerin yapılamaması modern dünyadaki yalnızlığımıza bizi bir adım daha öteye götürüyor. Misafir olmak, misafir ağırlamak, arkadaşlarımızla çay kahve faslı ile hasbihal etmek bu dönemin riskli etkenleri arasına girdi maalesef. Okul hayatının uzaktan eğitim sistemine dönmesi ile çocukların öğrenme disiplinleri değişti ve her ne kadar hiç yoktan iyi olsa bile uzaktan eğitimin henüz gelişme çağındaki çocuklar için çok etkili olacağını düşünmüyorum. Elbette bunun yeterli olmadığının farkındalar ama öğretimden tamamen kopmamaları adına bir önlem olarak görebiliriz. Korona virüs tedbirlerine uyarken bazı insanların vurdumduymaz tavrı sadece kendilerine zarar vermiyor yaşadığı topluma da zarar veriyor. Bu konuda sorumsuzluk örneği gösteren bu insanların düşüncesini de anlamak kolay değil. Farkında değiller ama ne veballer alıyorlar. Yine bu dönemde bazı insanlarımızın anlayışsızlıkları gün yüzüne çıktı ve insanlar birbirinin kalbini kırar oldu. Sanki virüs salgını insanlarımızın aklını, ferasetini de aldı götürdü. İnşallah bu ve buna benzer olumsuz hadiselere de insanlarımız devam etmez. Toplumsal hayatımızı derinden etkilediği gibi ileriki zamanlar için de derin yaralar bırakabilir. Çocuklara daha evvel paylaşmanın güzelliklerinden bahsederken, merhametli ve şefkatli bireyler olmasını salık verirken şimdilerde başkaları ile bir şey paylaşmamalarını, başka insanlardan yiyecek vs. almamaları konusunda sıkı sıkı tembihliyoruz. Ve başka insanlara yaklaşmamaları konusunda uyarıyoruz. İnsanlar birbirinden kaçar oldu. Yetişkinler için çok fazla bir sorun olmasa da gelişim çağındaki çocuklar için bu olan biten hadiseler ileride olumsuz bir şekilde tepkimede bulunabilir. Çünkü tam olarak anlamlandıramadıkları bir durumla karşı karşıyalar. Ama yine aile içindeki eğitimlerle bu olumsuz durumun da önüne geçmek mümkün… Paylaşmanın, merhametin, şefkatin ne denli güzel olduğunu ve olması gereken insani bir duygu olduğunu mutlaka belirtmek gerekiyor ve varsa kardeşler arasında bu duygunun pekişmesi için gayret etmenin önemine dikkat çekmek istiyorum. Kitap okumak bu dönemde aslında daha çok kendini gösterdi. Belki zaman doldurma amaçlı düşünülüyor ama virüs salgınındaki olumsuz düşüncelerin de bir yana atılması ve bunun uzantısı olarak karşımıza çıkan anlayışsızlık göstergesinin ortadan kalkması için düzenli kitap okuma etkinliklerinin bireysel ya da aile içinde yapılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun pek ciddiye alınmadığını gözlemlesem de umarım birileri dikkate alır ve bu konu üzerinde biraz düşünürler. Elbette bu salgın dönemi inşallah en kısa zamanda bitecek. Hayatımız dileriz ki normale dönecek ama kırılan kalpler ne derece onarılır ve eskiye ne kadar sağlam dönebiliriz bunu tam olarak ben de bilmiyorum. O yüzden ağızdan çıkan sözü sarf etmeden önce biraz düşünmek gerektiğine inanıyorum. Geçtiğimiz koca bir yılda bir sürü afet ve salgınla geçen günler gördük inşallah önümüzdeki günler daha güzel olur diye umut ediyorum. Bizler insanız ve Allah’ın bize verdiği güç dışında olağanüstü güçlerimiz yok, elimizden gelenin en iyisini yapacak ve sonucun tecellisini Allah’a bırakacağız.
Erol AFŞİN
YazarTanıtımını yapacağımız eser, H. Hulûsi Ateş Darende Şeyhzâdeoğlu Özel Kitaplığı, Kitap No: 62, Tasnif No:297’de kayıtlıdır. 1277/1860-61’de istinsah edilen nüshanın müstensihi es-Seyyid el-Hâfız Hüsey...
Yazar: Fatih ÇINAR
Arap dilinden Türkçeye geçen ve "kardeş(im)" anlamına gelen "ahî" kelimesi, İslâmî kavramlardan biri olan uhuvvetin de tecellisidir. Ahîlik (akılık), Ord. Prof. Dr. Fuat Köprülü gibi bazı ilim adamlar...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
15 Temmuz kalkışması bağımsızlığımızı, millî iradeyi, demokrasiyi, hukuk devletini; nihayetinde birlik ve beraberliğimizi hedef almıştı. O gece; milletin ödediği vergilerle alınan devletin uçakları, t...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
“Birlik ve beraberlik”, çok sık duyduğumuz kavramlardan olsa gerek. Öğrencilik yıllarımızdan tutun, mezuniyetten sonra, askerlik görevinde, iş hayatında, kitle iletişim araçlarında, velhasıl bu toprak...
Yazar: Selçuk ALKAN